
Bedri Baykam
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!
Fenerbahçe Spor Kulübü’nde bir nöbet değişimi oldu. Ali Koç’un başkanlık sürecinde Fenerbahçe Türkiye ligini hiç kazanamamış olmasından dolayı kimi çevrelerden çok eleştiri almış olsa da, kendisi seçime “doğal favori” olarak girdi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Saran, 257 oy farkla Fenerbahçe Başkanı olurken Türkiye ciddi anlamda bir şaşkınlık yaşadı. O andan itibaren sesler çıkmaya başladı: Koç neden kaybetti? Saran neden kazandı? şimdi bunun neden olabileceği hangi büyük toprak kaymaları olabilir? vs…
Fakat her şeyden önce, demokrasi açısından örnek gösterilecek bir sınavdan geçildi. Genel kurulunu stadyumda yapan Fenerbahçe’den başka spor kulübü yok. On binlerce kişinin hem de bıçak sırtında kafa kafaya gidecek bir seçimde stadı doldurmaları ve bazı sözsel sataşmalar veya agresif kısa tezahüratlar dışında hiçbir olay olmadı. Ardından, oy sayımının en başında oluşan fark kendini koruyarak benzer oranlarda ilerledi. Sonuç netleşince protokolde ve yine ona yakın tribünlerde biriken Koç taraftarları doğal olarak şoka girdiler. Başkanı sonuç belli olduktan hemen sonra makam odasında Ali Karacan ile beraber kendisine kısa bir ziyaret yaptık. Koç, doğal olarak ciddi bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Yakınları da beklemedikleri bu mağlubiyete rağmen vakur ancak üzgün bir şekilde dinleniyor ya da özel eşyaları topluyorlardı. Sonra birisi geldi ve Divan Başkanı Şekip Bey’in gelip bizzat kendisini alacağını ve sahneye beraberce gidileceğini açıkladı.
DÜNYAYA ÖRNEK BİR GENEL KURUL SONU
Sonra Türkiye’nin yaşadığı sahne, stadyumun içinde beraberce kol kola yürüyen iki başkanın -hatta Şekip Beyle beraber üç başkanın- alkışlarla podyuma çıkışıydı. Ülkemizde demokrasinin hangi gerekçelerle işlemediğini hatırladığımızda, üç başkanın en sade şekilde dostluk ve evrensel bir kardeşlik havası içinde sahaya çıkmasının önemini en az benim kadar herkes bilir. Her iki başkan da birbirinden güzel konuşma yaptılar. Önce seçimi kıl payı kaybeden Başkan Ali Koç mikrofonu aldı ve özetle şunları söyledi: “Fenerbahçemizin 38. başkanı camiamıza hayırlı uğurlu olsun, bir kez daha Fenerbahçe demokrasi şölenini seçim nasıl oluru herkese gösterdik, seçim son derece medeni adil rekabet çerçevesinde yapıldı. Yolumuz açık, şansımız bol olsun, diyoruz çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Yapacak çok işimiz, verecek çok mücadelemiz var. Artık düşmanları içeride değil dışarıda aramanın zamanı. Başkanımız Saadettin Bey’in etrafında kenetlenme zamanı”. Bu zarif, olgun, kısa ama bir o kadar net konuşmanın ardından Sadettin Bey’in cevabı da aynı seviyeyi en güzel şekilde korudu: “Evet, seçimlerin sonucu gösteriyor ki, görevimiz birlik olmak. Dün de söyledim, şampiyon olana kadar bayram yok, kutlama yok. Sayın Ali Koç’un, yedi senelik başkanımızın Fenerbahçe’deki tecrübeleri bizim için çok önemli. İstiyorum ki, Fenerbahçe’nin tüm başkanları koşulsuz bir beraberlik içerisinde olsun, birlik beraberlik çok önemli. İnşallah Ali Bey ile olan dostluğumuz daha da güçlenir ve kupayı üç başkan beraber kaldırırız. Bu benim en büyük hayalim”. Türkiye’de partilerin ya da bazı spor kulüplerinin içinde yaşanan antidemokratiklikler, kumpaslar, uydurulan davalar, uçuşan sandalyelere baktığımızda, 50.000’e yaklaşan üye sayısıyla Fenerbahçe’nin herkese demokrasi dersi verdiğini görüyoruz. Gerçekten bütün camiaya bravo diyorum.
ALİ KOÇ, NEYİ YAPAMADI, NELERİ BAŞARDI?
Ali Koç, Türkiye liginde şampiyonluk kazanamadı, 7 yılda 4 kere 2. oldu. Bunun arkasındaki hakem ve federasyon marifetlerinin dökümleri ele alacağımız yer burası olamaz. (Bana sorsanız en az iki kere şampiyon oldu). Bir kere Türkiye kupası şampiyonu oldu. Basketbolda, voleybolda, boksta, yelkende, yüzmede, katıldığı tüm diğer branşlarda büyük başarılar elde etti, takım halinde Türkiye Avrupa şampiyonlukları, Avrupa ve Dünya birincilikleri birbirini takip etti. Geçen sene basketbolda Fenerbahçe Triple Crown’la Türkiye ligini, Türkiye Kupası’nı ve Euroligi kazandı. Sarı Lacivertliler, olimpiyatlara en çok sporcu gönderen kulüp olarak parladı. Tüm spor dallarında kadın ve erkek takımlarındaki performansıyla bütün objektif arama motorları tarafından “dünyanın en büyük spor kulübü” sıfatını elde etti. (Bunu bir gün sizinle ayrıca paylaşmak isterim, hangi takımı tutarsanız tutun bundan gurur duyacağınızı biliyorum). Ama bunlardan bile çok daha önemli şeyler de başardı: Atatürkçülük ve Cumhuriyet değerleri konusunda ödünsüz bir duruş sergiledi. Sürekli olarak her kutlamayı bir sevgi gösterisi ve disiplin içinde götürdü. Ülkemizin kanayan yarası olan kadın-erkek eşitliği konusunda “He for She” kampanyasıyla Türkiye’ye örnek oldu. Depreme yardım kampanyalarında büyük adımlar atıp öne geçti. Sosyal sorumluluk projelerini hep Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olma sıfatını hak ederek gerçekleştirdi. Ben şahsen kulübün bir üyesi olarak kendisine candan teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde devir teslim konuşmalarında bu kadar büyük teveccüh ve nezaket gösteren sayın Sadettin Saran da pozitif mesaj ve kulübün tüm üyelerine vermek istediği özgüven nedeniyle de büyük bir teşekkürü hak ediyor. Umarım Fenerbahçe onun döneminde de bu saydığımız başarıları aşan güzel sayfaları tarihine geçirir. Koç da bundan mutluluk duyar.
RAKAMLAR BİZE NEYİ GÖSTERİYOR?
Başkan Ali Koç, öncelikle kendisine destek vermek için genel kurula gelmeyen, fakat sözde onun arkasında olan üyeler nedeniyle kaybetti. Şöyle ki, Saran’ı destekleyen veya özellikle onu desteklemeseler bile Fenerbahçe’de artık Ali Koç döneminin bitmesini isteyen kişiler o genel kurula kararlılıkla geldiler. Hâlbuki Ali Koç’u sevenlerin çoğu ya tatilden dönmeye gerek görmediler ya da o gün tembellik edip nasıl olsa maç kazanılır diye düşündüler ve sonuçta ortaya %50 gibi çok düşük bir katılım çıktı. 2018’de Ali Koç, Aziz Yıldırım’ı büyük farkla yenerken, katılım %83,3’tü, bu rakam 2024’te %60’taydı. Katılım ½ ye düşünce, bunun bedelini eski yönetim ödedi. Başkan Ali Koç çalışkanlığı, özverisi ve iyi niyetine rağmen hatalar yaptı mı? Evet, tabi ki yaptı. Ama onların da tartışmasının yapılacağı yer burası değil. Koç’un “nasıl olsa kazanacağını” düşünen destekçileri, ona bu seçimi kaybettirdiler. Sonuçta seçim ve sonucu hayırlı olsun: Fenerbahçe sayfayı çevirecek uygarca önüne bakacak, Başkan Koç’un da istediği gibi yeni yönetime destek olacak.
KISSADAN HİSSE…
Antidemokrasi, yolsuzluk ve şiddet dolu uğursuz haberlerin bizi boğmaya çalıştığı bir ortamda, Fenerbahçe Genel Kurulu demokratik bir güneş olarak parladı.
Bu kötülüklerle kuşatıldığımız dünyada sanatla beslenmek için, 20 yıldır düzenlenen Contemporary İstanbul’u pazar akşama kadar izlemeyi ihmal etmeyin! Oradan da yine içimizi ısıtacak harika sanatsal ışınlar alacak, hayal gücünüzün gelişmesine olanak vereceksiniz. Benimle sanat-siyaset-spor ,her sohbetinizi Piramid Sanat standında (A-110) yapabilirsiniz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.