Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Hani çocuklar evcilik oynar ya? Günümüzde de koca koca devlet adamları da demokrasicilik veya savaşçılık-barışçılık diyebileceğimiz farklı oyunları sahneliyorlar.

Türkiye’de parlamentonun nasıl çalıştığını, yargı bağımsızlığını, hukukun ve ifade özgürlüğünün ne durumda olduğunu fazlasıyla biliyoruz. Hatta sergim için Paris’te olduğumdan, son 4-5 günde yaşananları siz benden daha iyi biliyorsunuz! Türkiye sürekli olarak 48 saate sığan olayların dünyaya küçük dilini yutturabileceği bir haber merkezi olmayı sürdürüyor.

Dünyada “liberal olmayan demokrasiler” diye bir kavram gelişmeye devam ediyor. Hatta daha gerçekçi olmak gerekirse “totaliter demokrasiler” diye bir ucubenin artık dünyaya yön verdiğini görüyoruz!

Bu yeni ve ilginç hükümdarlık tarzının mucitleri ve uygulayıcıları, birbirinden güç alıyorlar ve bu “stilin” gelişmesine ve dünyaya yayılmasına aracılık ediyorlar. Ortak dilleri, “Ben seçildim ve artık istediğimi yaparım. Ben halkı temsil ediyorum; elitlerin ve gazetecilerin baskılarına boyun eğecek değilim!”

Mesela Putin, 26 yıldır Rusya’yı yönetiyor; Erdoğan ise 23 yıldır Türkiye’nin başında. Trump da herhalde Türkiye’den esinlenerek yeni başkanlık dönemi başlar başlamaz bir kere daha 3. kez nasıl seçilebileceğini araştırmaya başladı. Netanyahu 16 yıldır İsrail’i yönetiyor, 1996-99 arası da başkanlık yapmıştı. Siyasete ve yaşama nasıl baktığını anlamak için söylemlerinin ötesinde iki yıldır Gazze’de süren savaşın bilançolarına göz atmak bir fikir verebilir. Bugün çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 52 bine yaklaşan Filistinli ölü sayısı, 100 binlerce parçalanmış aile ve yok olmuş yaşam anlamına geliyor. Ama bunlar Netanyahu için basit bir istatistikten ibaret.

 

Macaristan’ın “fazlasıyla muhafazakâr” başkanı Victor Orban 15 yıldır görevde ve aşırı sağ politikalarıyla dikkat çekiyor. Macaristan AB üyesi, fakat 2010 yılında yeniden seçilmesinden beri, Orban ile sürekli tartışma içindeler. AB; onu insan hakları, hukuk devleti ve azınlık hakları kriterlerin doğrultusunda hizaya getirmeye çalışıyor.

Çin başkanı ve Komünist Partisi Genel Sekreteri Şi-Cinping, 12-13 yıldır görevde. Çin Komünist Partisi dışında sekiz parti var ancak hiçbiri “muhalefet” değil! Yöresel Halk Kongreleri veya Köy Komiteleri’ne adaylık koymak isteyenlerin Çin Komünist Partisi tarafından onaylanmış olması şart. Bu sistem, eminim Türkiye’de de bazı politikacıların hoşuna giderdi! Çin’in özellikle son yıllarda yurtdışındaki muhalifleri dizginlemek ve baskıyı güçlendirmek için yoğun bir kontrol mekanizmasını nasıl yürütmeye çalıştığını, birkaç gün önce Le Monde gazetesinde Simon Leplatre, konuyu yakından takip eden uluslararası gazeteciler konsorsiyumuyla beraber yayımladı. Makalenin verdiği örnekler özellikle Uygur Türkleri ve Tibetlilerin nasıl takibe alındıklarını ve bulundukları sözde demokrat batı ülkelerinde bile o ülkelerin yasasında hiçbir anlama gelmeyen suçlamalarla nasıl takibata uğradıklarını aktarıyor.

TRUMP’IN İLK 100 GÜNÜ

“Henüz hiçbir şey görmediniz, yeni başladık” diye söze başladı, Donald Trump. “Ordumuz her zamankinden daha güçlü olacak.” Tabii, hedefi “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” değil mi? Trump’ın CIA, FBI ve Pentagon’un çeşitli mensuplarını yalan makinesi ile test etmeye yeltendiği de konuşuluyor. Yalnız ABD’li muhalifler değil, uluslararası gazetecilerin Trump’ın Amerika’yı yönetecek ekibini liyakatle seçmekten tamamen uzaklaştığı ve yalnız kendisine olan kişisel bağlılıklarını ona güven vererek deklare eden kişilerle yürüyeceğini artık herkes anladı. Bu arada ABD’nin Pasifik’teki en üst düzey askeri lideri Amiral Samuel Paparo, Çin, Kuzey Kore ve Rusya arasında derinleşen askeri işbirliğinin Hint-Pasifik bölgesinde yarattığı artan güvenlik riskleri konusunda senatörlere sert bir uyarıda bulunmuş. Bu alarm zillerinin çalması, tabii ki Ukrayna krizi ile Rusya-Batı ve NATO gerilimlerinde yeni fay hatları oluşturdu. Rusya’nın Nazizme karşı zaferini kutlama töreni ile taçlandırmak için yalnız üç günlük ateşkes önermesinin ve bunun Ukrayna ve Amerika’nın bir aylık talebiyle oluşturduğu çelişkinin sonuçlarını önümüzdeki hafta beraber göreceğiz.

Göreve geldiğinden beri çeşitli sahne şovlarıyla beraber yeni dönemine abartılı hızlı bir giriş yapan Trump, yalnız Hollywood’un değil, artık çok farklı kesimlerin de tepkisini çekiyor. Gelir gelmez, Meksika Körfezi’nin adını değiştirmesi, Kanada’yı yeni bir ABD eyaleti ilan etmeye kalkışması ağır bölgesel yaralar açtı. Yeni Kanada Başbakanı Mark Carney, “Amerikan ihanetini hiç unutmayacağız” diye özetledi düşüncelerini. Trump, ayrıca herhalde Erdoğan’ın kanun hükmünde kararnamelerle sağladığı hızdan etkilenmiş! “Başkanlık emri” diye özetleyebileceğimiz “Executive Order”larla, sayısız emir yağdırdı;

Amerikan hukuk firmalarına savaş açtı. Onun yörüngesinde kalmazlarsa devlet binalarına giremeyecekleri, devletle olan kontratlarının iptal edileceği ve güvenlik izinlerinin geri çekileceği onlara bildirildi. Ayrıca kongrenin siyasetten bağımsız olarak kurdurduğu Federal Seçim Komitesi, İletişim Komitesi ve Ticaret Komitesi’nin bundan böyle Beyaz Ev’le yakın çalışacak bürolarının açılması gerektiğini duyurdu. Musk gibi bir profile, dünyanın en zengin insanlarından birine sosyal güvenlik, ilaç yardımı ve her türlü sosyal harcamanın verimliliğinin sorgulanması görevini verebildi. Bütün devlet bağış ve bursları durduruldu, bu arada bildiğimiz gibi Harvard Üniversitesi’nin milyarlarca dolarlık fonu geri çekildi. Anne ve babanın pasaportuna bakılmaksızın doğuştan Amerikalı olma hakkını iptal etmeye çalıştı. Çin ve Kanada’yla olan karşılıklı ithalat-ihracat vergilerinde süregelen düello ise kimseyi şaşırtmadı. Trump yönetimi WHO’dan geri çekildi ve Amerikan Kongresi şu anda bu kararla da mücadele ediyor.

İşte böyle sevgili okurlarım. Aslında dünyanın çok farklı yerlerinde yaşayan insanlar, aşırı benzer şekillerde paralel ağır tahakküm sorunlarıyla yaşıyorlar. Dünya çok kötü bir imtihan vererek yaşıyor sözde demokrasi ve barış çabalarını...

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.