
Av. Namık Havutça
12 Eylül’ün Gölgesinden Bugüne
12 Eylül sadece bir darbe değildi; umutların, özgürlüklerin gençliğin ve geleceğin üzerine çöken kara bir gölgeydi. Ben de o gölgenin içinde, bir öğretmen olarak yargılandım.
“Mahkeme salonunda adım okundu: 21 yaşında genç bir öğretmen ,Sanık ayağa kalk ,Namık Havutça, 1957 doğumlu, öğretmen. O an yalnızca ben değil, bir kuşak, bir ideoloji bir ,zihniyet yargılanıyordu. ”Ve bizi yargılayan darbe faşist bir darbe zihniyetiydi.
1979 ’ların sonu … Henüz genç bir Tarih öğretmeniydim. Toplumsal barış için, adalet için ,eşitlik için Çocuklarımızın eğitimi için, TÖB-DER’in aldığı bir boykot kararına katıldım. Bir günlüğüne sınıfa girmedim. Çünkü inanıyordum: Eğitimin ve Haklılığın sesi yükselmezse, geleceğimiz karanlıkta kalırdı.
Ama darbe rejimi bu davranışı “suç” saydı.
Adana Sıkıyönetim Mahkemesi’nin Soğuk Duvarları
4 Şubat 1981’de, Adana’da sıkıyönetim mahkemesinde yargılandım. Yanımda Hasan vardı, Dursun vardı, Sevinç vardı, Ayşe vardı, Nurullah vardı … Hepimize ikişer ay hapis cezası verildi.
Bir arkadaşım o gün fısıldadı:
“Demek ki doğru yoldayız.”
Evet, doğru yoldaydık. Çünkü biz adaleti, barışı, eşitliği ,özgürlükleri insan hakkını hakkını savunmuştuk.
Mahkûmiyet mi, Onur Belgesi mi?
Aradan yıllar geçti. O gün verilen ve 1402 sayılı karar ile öğretmenlikten ihraç eden o karar hâlâ bir kâğıt üzerinde duruyor. Mühürler, imzalar, tarihler… Kâğıt üzerinde “mahkûmiyet” yazıyor.
Ama ben o kâğıda baktığımda bir onur belgesi görüyorum. Çünkü biz, haklıydık ve tarih bizi adaletin ve mücadelenin onur sayfasına sanık olarak değil baskıya ve zulme direnenler özgürlük savaşçıları arasına yazmıştı.
12 Eylül’ün Ardından
12 Eylül, bu ülkenin demokrasisine vurulmuş en ağır darbe en acımasız bir zincirdi. Binlerce insanı işkencelerden geçirdi, susturdu, yoketti, partileri, dernekleri kapattı, özgürlükleri gasp etti. Ama zincirleyemediği tek şey vardı: Umut ve bizim Özgürlüklere olan inancımız.
Bugün, 12 Eylül’ün yıldönümünde şunu tekrar söylüyorum: BİRGÜN gerçek bir hukuk devletinde tarihsel yargılamada sanık ayağa kalk denildiğinde tarihin SANIK sandalyesinde özgürlük ve barış isteyenler değil sanık sandalyesinde darbeciler olacaktır.
Çünkü Darbeler geçicidir, esas olan halkın iradesi o ise kalıcıdır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.