Tıbbi cihaz sektörü: Bitiyoruz!
Üniversite ve kamu hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen tıbbi cihaz sektörü feryat ediyor.
Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre,
Toplam 14 bin firma (yerli-yabancı) ve 250 bin çalışanı bulunan sektör, teslim ettikleri cihaz ve malzemelerin karşılığı olan, vadesi geçmiş 5 milyar liralık alacakları için mücadele ediyor. Sektör hammadde tedarik edemez, üretim ve ithalat yapamaz duruma geldiğini söylüyor.
Sektöre en son ödeme Nisan-Mayıs 2020’de yapılmıştı. Enjektörden, beyin piline, solunum destek cihazından, proteze, koltuk değneğinden katatere kadar çok farklı ve elzem tıbbi malzemeleri üreten ve ithal eden firmalar, 16 Eylül Perşembe günü Ankara Ulus Meydanı’nda seslerini sağlık ve maliye bakanlıklarına duyurmak için bir eylem yaptı. Eylemden önceki akşam, tansiyonu ve eyleme katılımı düşürmek isteyen Sağlık Bakanlığı (750 milyon lira) ve Devlet Malzeme Ofisi 250 milyon lira ödeme yaptı. Ancak bu ödeme sektörü ne meydana çıkmaktan vazgeçirdi ne de vadesi yaklaşan 3 milyar liraları için endişelenmekten.
Firmalar birer birer batıyor
Sektördeki dokuz derneğin oluşturduğu Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Ödemelerdeki düzensizlik ve sorunun üç-dört yıldır devam ettiğini belirten Delikanlı, şunları kaydetti: “Satın almalar SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) fiyatlarına, kamu ihale kanununa göre yapılıyor. Güncellenmeyen bu sistemin üstüne döviz kuru artışları, ekonomideki negatiflikler, pandemi, ilgili bakanların değişmesi de eklenince ödemelerdeki sorunlar devam etti. Kredilere mahkum ediliyoruz. Geldiğimiz noktada, taşradaki bayiler, acenteler başka olmak üzere 50’nin üzerinde firma battı, yüzlerce firmanın kredisi gecikti, çeklerini ödeyemez hale geldi, icra işlemleri başlatıldı. Maalesef intihar eden arkadaşlarımız oldu. Sektörümüzün her durum ve şartta göstermiş olduğu fedakarlıklar karşısında, hizmet sunduğu ve malzeme tedariki sağladığı kamu kurumları ve yöneticileri, aynı basiret, duyarlılık ve hassasiyeti maalesef göstermedi.”
Sektörün 2018 ve 2020’de, iki kez alacaklarından yüzde 27-25 oranlarında feragat etmeye zorlandığını hatırlatan Delikanlı, şöyle konuştu: “Bizden önce yüzde 60 oranında alacaklarımızdan feragat etmemiz istendi. Pazarlıklarla oranlar bu rakamlara geldi. Feragat eden şirketlere, ödemelerin aksamayacağı sözü verildiği için alacağımızdan vazgeçmek zorunda kaldık. Ancak sözler tutulmadı. Sağlık bakanlığı, maliye bakanlığının para vermediğini söylüyor. Maliye bakanlığı ise global bütçeden verdiğini söylüyor. ‘Tıbbi cihaz pahalı’ deniyor. Neye göre, kime göre pahalı? Biz orta ve yüksek teknolojik ürün üretiyor ya da ithal ediyoruz. Dolasıyla işin içinde sağlık, AR-GE, istihdam, gelecek var. Tıbbi cihazın neden ucuz olması bekleniyor?”
‘Millileşme, yerelleşme kürsüde kaldı’
Türkiye’deki tıbbi cihaz pazarı 3 milyar dolar. Firmaların yüzde 80’i ithalat, yüzde 20’si yerli üretim yapıyor. Tıbbi cihazlar ana sektöründe 387 üretici, yan sanayisinde 1087 üretici, 1814 ithalatçı firma var. Sektörün 10 ve 11’inci kalkınma planlarında ihracat açığını kapatacak, orta yüksek teknoloji üretebilecek, istihdam sağlayabilecek çok ciddi bir sektör olarak gösterildiğini belirten Delikanlı, şöyle konuştu: “Nitekim örneğin sadece ortopedik ürünlerde yüksek oranda yerli üretim yapıyoruz. Sektöre yarı mamul üreten ya da işleyen 100’ün üzerinde fabrika ve atölye var. Hammaddede yurt dışına bağımlıyız. Dövizdeki kur artışlarıyla birlikte, güncellenmeyen ve dinamik olmayan SUT’a tabi olduğumuz için üretim maliyetlerimiz de arttı. Dışarıda Avrupa ve diğer pazarlardaki rekabete dayanamaz duruma geldi. Dolasıyla üretim maliyetlerindeki bu artışa, iç pazardan para alınamaması da eklenince büyük sıkıntıya düştük. Millileşme, yerelleşme söylemleri kürsüde kalıyor maalesef.“
‘Bazı ameliyatlar yapılamıyor’
Hastanelere tedarik zincirini sürdürebilmek için takatlerinin kalmadığını söyleyen Delikanlı, bu sıkıntıların hastalara da yansımaya başladığını anlattı. Taraflar arasında gerginlikler yaşandığını belirten Delikanlı şunları söyledi: “Hastane yönetimleri, başhekimler, saymanlarda bu işin içine çekiliyor. Sürekli bir kavga, tartışma yaşanıyor. Hastalar direkt etkileniyor. Ortopediden örnek vereyim. 1 numaradan, 5 numaraya (ebatları) kadar ürün grubu olsun. Hangisinin kullanılacağı ameliyatta belli olur. Elimizde 1, 3, 5 numarası var. 2 ve 4 yok. Acil ameliyatta, diyelim ki aslında hasta için 2 numarası uygun. Ancak elde bulunmadığı için ya küçüğü konuyor ya da büyüğü. Böyle şey olur mu? Bu ürünün daha kısa kullanılması, daha erken değiştirilmesi demek. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın makamının arkasındaki, çok övündükleri şehir hastanesinde (Ankara Bilkent Şehir Hastanesi) total kalça protezi ameliyatı şu anda yapılamıyor. Mevcut SUT fiyatları, üretim maliyetlerini bile karşılamıyor. Parası olan hasta cebinden ödeyerek alıyor ki bu ilgili tebliğe uygun değil.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.