İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı: Mültecilerin durumu hakkında belirsizlikler var.

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı: Mültecilerin durumu hakkında belirsizlikler var.

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, mültecilerin Türkiye'nin pandemiyle mücadelesini doğrudan etkilediğini belirterek, "Sadece kayıtlı mülteciler mi aşılanıyor? Kayıtsız olanların durumu nedir? Açıklanan aşı sayılarına mülteciler dahil ediliyor mu? Toplam doz aşıda mülteciler var mı? Mültecilerin durumu hakkında belirsizlikler var." dedi.

İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, mültecilerin Türkiye'nin pandemiyle mücadelesini doğrudan etkilediğini belirterek, "Sadece kayıtlı mülteciler mi aşılanıyor? Kayıtsız olanların durumu nedir? Açıklanan aşı sayılarına mülteciler dahil ediliyor mu? Toplam doz aşıda mülteciler var mı? Mültecilerin durumu hakkında belirsizlikler var. Hastalık, en yaygın ve ağır şekilde kırılgan kesimlerde hissedilir. Mülteciler de toplumumuzun en kırılgan kesimi" dedi.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de iki doz aşı yapılma oranı yüzde 77'yi aşarken İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı'dan mülteciler konusunda dikkat çeken uyarılar geldi. ANKA Haber Ajansı'na konuşan Çamlı, aşılama konusunda mültecilerle ilgili bilinmezlikler olduğunu vurgularken şöyle konuştu:

"Ülkemizde ne kadar mülteci olduğunu bile bilmiyoruz. Kimi kaynaklara 4 milyon, kimilerine göre ise 6 milyon olduğu söyleniyor. Bunların sağlık hizmetlerinden ne ölçüde faydalandığı konusunda bilgi sahibi değiliz. Aşılandıklarına dair bilgi geliyor ama bu neye göre yapılıyor, kayıtlı olanlara göre mi? Peki kayıtsız olanların durumu nedir? Açıklanan aşı sayılarına mültecilerin sayısı dahil ediliyor mu? Toplam doz aşı miktarında mülteciler var mı? Pandemide en kırılgan kesimlerden biri olmasına rağmen mülteciler nasıl bir sağlık hizmeti alıyor? Pandemi mücadelesinde en çok korumanız gereken şey, toplumun en kırılgan kesimleridir. Çünkü hastalık, en yaygın ve ağır şekilde bu kesimlerde devam edecektir. O yüzden bu kesimlerin özel olarak yakından takip edilmesi gerekir. Türkiye'de en kırılgan kesimlerinden birini mülteciler oluşturuyor. Bu yönü ile buradaki bilgiler ve çalışmalar çok önemli."

"SAHADAN ALINAN VERİLER AÇIKLANAN İLE TUTMUYOR"

İzmir'de sahadan aldıkları vaka sayıları ile Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı arasında ciddi farklar olduğuna işaret eden Çamlışöyle devam etti:

"Sağlık Bakanlığı, İzmir'de haftalık yüz binde 48 gibi bir vaka sayısı açıklıyor. Bu da günlük ortalama 300 vakaya denk geliyor. İzmir'de son iki ayı aşkın süredir oranlar hep bu 40'lı seviyelerde. 39 da olmuyor, 51 de olmuyor. Oysa bizim sahadan aldığımız veriler, bunun 3 katı, hatta bazen 4 katı. 900, 1.200 hatta 1.500 vaka olmasına karşın, Sağlık Bakanlığı'ndan hep bu 43-46-49 sayılarını gördük. Bir kez Sayın Vali’miz (Yavuz Selim Köşger) de vaka sayılarının 1.200-1.500 olduğundan bahsetmişti. Onun ertesinde gelen Sağlık Bakanlığı açıklamasında sayıların yine bu şekilde olduğu söylendi. Yetkililere seslenmek istiyorum. Lütfen İzmir'de yapılan haftalık test ve vaka sayılarına kamuoyu ile paylaşsınlar. Gerçekten bu sayıların yüz binde 43-49 mu, yoksa 150-200 mü olduğunu hep birlikte değerlendirelim. İzmir, Aydın, Muğla ve Antalya'da sayılar yüz binde 40-50'li sayılarda iken Ankara ve İstanbul'da yüz binde 275-350. İzmir çevresindeki birçok ilde 3 haneli sayıları içeriyor. Aydın, Muğla, Antalya ve İzmir'in ne özelliği var, araştırmak gerekiyor. Neden bu illerde bu sayılar var? Bunu yetkililerin açıklaması lazım. Bu illerde nasıl bir pandemi yönetimi var ki komşu illerde 3 haneli rakamlar varken buralarda 40-50'li düzeylerde gidiyor? Bu başarıyı neye borçluyuz?"

"SAĞLIK BAKANLIĞI AŞI KARŞITLIĞI KONUSUNDA TARAF OLMUYOR"

Aşı karşıtlığı ve Türkiye'nin pandemi mücadelesindeki durumunu da değerlendiren Çamlı, sözlerine şöyle sürdürdü:

"Dünyada son üç-dört haftadaki vaka sayıları açısından Türkiye, Amerika ve İngiltere'nin ardından üçüncü sırada yer alıyor. 7 buçuk milyon vatandaşımızın hasta olduğunu, 67 bin kişinin de öldüğünü görüyoruz. Temmuzun üçüncü haftasından sonra kritik seviyeleri aştık. 4. pik dönemini yaşıyoruz. Pandemiden çıkışta en önemli iki unsur, aşı ve kurallara uymak. Aşılama oranlarının çok düştüğünü günde 300-400 bin doz yapıldığını biliyoruz. Aşılama toplumun yüzde 50'sine ulaşabildi. Toplumsal bağışıklık için gerekli yüzde 80'in çok uzağındayız. Günlük yeni aşı ortalama 70-80 binlerde. Bu veriler, aşılamaların ileriye gitmediğini, aşı tereddüdü yaşayanların sınırına geldiğimizi düşündürüyor. Bakanlık bu konuda etkin bir tavır takınmalı. İkna edici, tedirginlikleri ortadan kaldırıcı uygulamalar hayata geçirmeli. Buna rağmen yeterli başarı elde edilemiyorsa toplum sağlığını korumak adına kamusal alanlarda aşı olmayan vatandaşlar için özel düzenlemeler getirilmelidir. Aşı olmamayı bireysel bir tercih olarak gören bir kesim var. İfade özgürlüğü açısından sorun yok. İleriye sürülen argümanların bilim dışı vatandaşların aklını karıştırmaktan başka bir işe yaramadığının, ülkeyi ve sağlığı yönetenlerin en üst kademelerinden itibaren anlatılması, taraf olunması gerekiyor. Oysa aşı karşıtı mitinglerden sonra herhangi bir açıklama olmuyor, suskunluk sürüyor. Bu da vatandaşın tereddütlerinin giderilmesinde engel oluşturuyor. Kimsenin bir başkasını hasta yapma özgürlüğü olamaz. Kamusal alana çıkıldığında bu bireysel tercihten öte toplumsal bir gereklilik haline döner."

"AŞI OLAN TEDBİRLERE UYMUYOR"

Türkiye'de pandemi kurallarına uyma konusunda gerileme olduğunu dile getiren Çamlı, "Aşı olanlarda "Artık maske ve fiziksel mesafeye dikkat etmeyebilirim" gibi bir anlayış var. Bu çok yanlış. Aşı sizi hasta olmaktan korumuyor. Ağır hastalık ve vefattan korusa bile bulaşma riskini önlemiyor. Bu hastalık kapalı alanlarda daha fazla bulaşıyor. Tedbirlerin artırılarak sürmesi ve bunlara uyulmasıçok önemli" diye konuştu.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.