İçişleri Bakanı Soylu, AYM Başkanı'na meydan mı okudu şimdi

İçişleri Bakanı Soylu, AYM Başkanı'na meydan mı okudu şimdi

33 yıldır Ankara'da gazetecilik yapıyorum. İlk defa bir İçişleri Bakanı'nın, aldıkları karar nedeniyle Anayasa Mahkemesi Başkanı'na adeta fırça attığına tanık oldum.

Televizyonu zaplarken rastladım İçişleri Bakanı Soylu'nun bu çok çok sıradışı konuşmasına.

Önce sertliği dikkatimi çekti, 'Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım' dediğinde 'Kime söylüyor bunu' diye düşünecektim ki yanıtı hemen verdi: 

''Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum, kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım sen var mısın?''

Ne yapmış AYM Başkanı? Anayasa Mahkemesi, şehirlerarası karayollarında gösteri ve yürüyüş yasağını iptal etmiş. Vay sen misin bunu yapan diyor İçişleri Bakanı.

33 yıldır Ankara'da gazetecilik yapıyorum. Bu sürede onlarca İçişleri Bakanı gördüm, tanıdım. Hepsi de 1980'li yıllardan beri ülkemizin karşı karşıya kaldığı terör belası yüzünden ellerinden geldiğince terörle mücadele etti.

Yanılmıyorsam 1992 yazıydı. Ankara Küçükesat'ta polis bir örgüt evine operasyon düzenledi. Örgüt mensupları teslim olun çağrısına ateşle karşılık verince saatler süren bir çatışma yaşandı. Sonunda teröristlerin ölü ele geçirildiği operasyonu İçişleri Bakanı İsmet Sezgin olay yerine gelerek polisle birlikte bizzat yönetmişti. Ben de Hürriyet Muhabiri olarak olayı canlı izlemiştim.

Türkiye'de AKP'den önce de iktidarlar, zaman zaman yüksek mahkemelerle tartışma içine girdiler. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlar her zaman iktidarları rahatsız etti. Ama hiçbirinde bu sertlik ve meydan okuma düzeyinde bir Bakan açıklamasına tanık olmadık. Belki zaman zaman ağır sitemler gördük ama meydan okuma asla.

Zaten AYM'nin esas görevi, Meclis'in - iktidar çoğunluğunun- çıkardığı kanunlar ile CB kararlarını, -muhalefetin başvurusu üzerine- Anayasaya uygunluk açısından denetleyip gerekirse iptal etmek. Bu nedenle Türkiye, tüm eksikliklerine rağmen hala hukuk devleti diye tanımlanıyor.

Ayrıca AYM, Anayasal sistemimizde en üst yargı organı kabul ediliyor. Yani hiçbir şekilde iktidarın bir unsuru değil ve bilakis devlet piramidinde iktidarın da üstünde bir pozisyonda bulunuyor.

Yani İçişleri Bakanı dahil devletin tüm unsurları istemese de, beğenmese de AYM'ye saygı duymak zorunda. Burada adı konmamış bir alt-üst ilişkisi söz konusu. 

Yoksa İçişleri Bakanı çok çalışıp yoruluyor, bu nedenle gazeteciye de, AYM Başkanı'na da bağırıp çağırabilir diye bir düzen yok.

İçişleri Bakanı stresli ve telaşlı olabilir. İşi zor da olabilir. Hepimizin can ve mal güvenliğini sağlamak için çalışıyor da olabilir. Hepsine tamam. Ama bu kendisine haberini beğenmediği gazetecilere bağırıp sıfatlar takma, ya da kararlarını beğenmediği AYM'nin Başkanı'na meydan okuma hakkı vermez.

Son dönemde öfkeli açıklamalarıyla sıkça gündeme gelen Sayın İçişleri Bakanı'na, AYM'nin de gazetecilerin de kendisi gibi kamu görevi yaptıklarını hatırlatırız.

Şaban Sevinç

 

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.