Uzmanları yanıtladı: Depremin yarattığı hasarın finansmanı nasıl karşılanabilir?

Uzmanları yanıtladı: Depremin yarattığı hasarın finansmanı nasıl karşılanabilir?

Depremin yarattığı mali hasarın finansmanı konusunda Prof. Kozanoğlu, “Bazı çok radikal gibi görünen öneriler aslında biraz detaylarına baktığınızda çok ciddi sorunlar yaratma potansiyeli taşıyor. Bu yüzden en temelde insanların toplam servetleri ve bu servetin zaman içerisinde nasıl değiştiğine bakmak lazım” dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat ve Hatay merkezli 20 Şubat depremleri, 45 bin kişinin ölümüne neden olurken, ciddi yıkımlara da sebebiyet verdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un son açıklamasına göre, 202 binden fazla bina yıkık ya da acil yıkılması gerekiyor. Hasar tespit çalışmaları devam ederken, depremde alt ve üst yapı da ciddi hasar gördü.

Dünya Bankası’nın raporuna göre, depremle 34.2 milyar dolarlık fiziksel hasara yol açtı.

Sputnik’ten Burcu Okutan’ın haberine göre, hesaplama sonucunda ortaya çıkan hasarın maliyeti Türkiye’nin 2021 yılı gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 4’üne karşılık geliyor. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) 10 Şubat’ta yayınladığı ve Marmara Depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile hazırladığı rapor ise 84.1 milyar dolar mali hasarın olabileceğini öngörüyor. Türkiye’de 15 Şubat gecesi düzenlenen ortak yayında 115 milyar lirayı aşan yardım toplandı. Bu da 6 milyar doların üzerinde bir meblağa denk geliyor. Yapılan bu yardımların da 3’te 2’sinden fazlası kamu kurumları tarafından sağlandı.

Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremin yarattığı bu yüklü mali faturanın altından nasıl kalkılabileceğini değerlendirdi.

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, yaptığı hesaplamalarda depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar olabileceğini ve kötümser senaryo ile ise 70 milyar dolara kadar çıkabileceği öngörüyor. Kozanoğlu’na göre, aynı zamanda Türkiye’nin büyüme oranlarını yüzde 1 geriye çekilebilir ve 210 milyar liralık bir ek bütçe açığı olabilir.

“Servet vergisi uygulanabilir”

Prof. Dr. Kozanoğlu, depremlerde meydana gelen zararın finansmanının 4 kaynaktan karşılanabileceğini söyledi:

“Bir tanesi insanların kendi iradeleri ile yaptıkları yardımlar. İkincisi yurtdışından gelecek uluslararası dayanışmanın bir gereği olarak hibe, bağış ve yardımlar. Üçüncüsü bu maliyeti karşılamak için Türkiye’de yeni gelir kaynakları yaratmak. Burada ilk akla gelen Türkiye’de depremden zarar görmeyen ve zaten ülkedeki gelir ve servet dağılımını iyice bozulması sonucunda pastadan daha fazla pay alan kesimlere bir servet ya da dayanışma vergisi uygulanması. Dördüncüsü de yurtdışından borçlanma.”

Alınacak vergilerde ‘en ideal yolun’ toplam servet üzerinden bir değerlendirmeyle yapılması gerektiğini aktaran Kozanoğlu, “Bazı çok radikal gibi görünen öneriler aslında biraz detaylarına baktığınızda çok ciddi sorunlar yaratma potansiyeli taşıyor. Bu yüzden en temelde insanların toplam servetleri ve bu servetin zaman içerisinde nasıl değiştiğine bakmak lazım. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de emlak fiyatlarında İstanbul başta gelmek üzere çok büyük bir artış oldu. Borsada çok büyük bir sıçrama oldu. Döviz hesabı olanlar 2021’in sonunda TL üzerinden çok büyük bir gelir sağladı. Bunları mümkün olduğu kadar toplayıp üzerinden bir dayanışma vergisi alınabilirse depremin finansmanına çok ciddi katkıda bulunur diye düşünüyorum. Bunun dışında vergiler uygulanabilir. Servet vergisinin dışında gelir vergisi oranlarını yükselterek veya ek bir yüzde 1-2’lik vergi koyulabilir” dedi.

“Sert tedbirler gerekli”

Prof. Dr. Erinç Yeldan da servet vergisine dikkat çekerek önerilerini şöyle sıraladı:

“Türkiye’nin gelir dağılımını giderek eşitsizleştiren, çarpıklaştıran büyüme modelini tersine çevirecek, terk edecek adımlar atmamız lazım. Bir servet vergisi, üst gelir gruplarından daha yüksek bir gelir vergisi, veraset ve intikal vergi oranlarının yükseltilmesi, kurumlar vergisinin yükseltilmesi, devletin bugün taahhüt ettiği Yap-İşlet- Devret modelinin uzantıları olan ve çoğu zaman da Sayıştay denetimlerinden uzak tutulan anlaşmalardan doğan bütçe harcamalarının gözden geçirilmesi, revize edilmesi ve gerekirse bunların kamulaştırılması gibi bir dizi sert tedbir ile içeriden finansmanın yolları aranabilecektir. Bunun ötesinde Dünya Bankası gibi uluslararası bir dizi kuruluşun bu tip afetlere özel destek, kredi programları var, bunlar sonuna kadar kullanılabilir. Yeşil enerjide dönüşümü finanse edecek çok önemli meblağlar, çok önemli bir kaynak üretiliyor. Türkiye’de sanayideki ve enerjideki yeşil dönüşümü finanse edecek zaten çalışmalarımız mevcuttu, bunlar devreye girebilir.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.