Tevfik Kızgınkaya
RTE-AKP’nin Üç Kozu
Milletin derdi geçim, RTE-AKP’ninki ise seçim.
Sanki farklı bir ülkede yaşıyoruz, bu ikilemin içinde
İktidara göre her şey fevkaladenin fevkinde…
Bir elimiz yağda bir elimiz balda yaşıyormuşuz memlekette,
Ama farkında değiliz, nedense…
Öyle ki her gün yeni bir başarıyı öğrenmenin şaşkınlığı içinde,
Ne kadar unutkan ve cahil olduğumuzu görmenin hüznüyle,
Yollara dökülüp halay çekesi geliyor insanın, “çok yaşa, var ol reis” diye.
Bizleri gaz lambası ve mumla yaşamaktan kurtarıp elektrikle tanıştıran,
Evlerimizi buzdolabına, çamaşır makinesine, fırına kavuşturan,
Daha dün söylendi, ambulansı memlekete kazandıran da RTE-AKP.
Artık merakla bekliyorum,
“Bu devleti de biz kurduk” bilgisini ne zaman verecek bizlere.
*
20 yıldır devleti yönetenler,
Neden bu kadar uçuk kaçık sözler sarf ederler?
Bu sorunun yanıtı nettir,
RTE-AKP’nin derdi yeniden seçilmektir.
Yok edeceğiz dedikleri yokluğa, yoksulluğa, yasaklara boğunca bu milleti,
Muhalefeti suçlama, geçmişi karalama ile değiştirmeye çalışıyorlar gündemi.
Bu koşullarda merak edilen sorular;
İnsanlar neden görmüyorlar yaşadıkları gerçekleri?
Neden hala yüzde 30’karda geziyor iktidarın desteği?
*
Bu soruların yanıtı RTE-AKP’nin kozları.
Birincisi,
Oy tabanını büyük bölümünü oluşturanlar AKP’nin üyeleri.
Son yapılan seçime göre (31.03.2019) seçmen sayısı; 57.058.636
AKP’nin üye sayısı (03.01.2022): 11.064.747
Toplam seçmen sayısının yüzde 19,40’ı AKP’nin üyesi.
İkincisi,
Devlet yardımı alan yoksul yardımı alan kişi sayısı: 11.370.000 (Sözcü, 14.03.2022)
Ortalama yardım alanların yarısının seçmen olduğu düşünülürse,
Yardım alan yaklaşık 6 milyon seçmen iktidarın doğal destekçisi.
Toplam seçmen içindeki oranı ise yüzde 10,50.
AKP üyeleri ile yardım alanların toplamı yaklaşık 17 milyon seçmenin oranı yüzde 29,50.
Yardım alanların bir bölümünün AKP üyesi olduğunu düşünürsek,
Yüzde 24-25’in altına inmez RTE-AKP’nin desteği.
Bu tabloya bir de RTE-AKP’nin inancı öne çıkaran kimliğine inanan destekçilerini de eklersek,
Bir ölçüde de olsa görüyoruz hala yüzde 30’larda gezen iktidara desteğin nedenlerini.
İktidar gücünü kullanan RETE-AKP, kendi adına dağıtıyor yardım diye devletin kaynaklarını,
Böylece ekonomik temelde kendine bağlı tutuyor oy tabanını.
Halkın en önemli sorunu hayat pahalılığı ve yoksulluk yani ekonomi,
Yarattığı yoksulluğu yönetmek, RTE-AKP’nin siyaseti.
*
RTE-AKP için bu kadarı yeterli mi? Tabi ki hayır.
Kullandığı üçüncü koz,
Anayasa değişikliği ile (16.04.2017) elde ettiği devleti tek başına yönetme yetkisi.
Kalem tek kişinin elinde, her yazdığı yasa hükmünde bir kararname,
Karşı çıkmak kimin haddine.
Meclise gelen seçim yasası da gösterdi ki,
Karşısında görmek istemiyor kuvvetli bir ittifak,
İktidarı kaybetmemek için her yola baş vurulacak.
Seçimlere kadar gelebilir birtakım kısıtlar engeller,
Seçimin dışında kalabilir bazı siyasi partiler.
Görülen o ki,
Geçerli olmayacak demokrasinin ve hukukun olağan kuralları ve koşulları,
Ne seçimlerde ne de propaganda sürecinde,
Hedeflenen seçimlerin sonuçlanması, sandıklar açılmadan önce.
*
Bu koşulların yanı sıra,
Ekonomisi, yargısı, emniyeti başta olmak üzere,
Devletin tüm gücünü ve bürokrasisini emrinde gören RTE-AKP karşısında,
Siyasi muhalefetin ne yapacağı merak konusu.
Bu satırlarda çokça dile getirildiği şekilde,
Devam edelin gördüğümüz doğruları söylemeye.
En önemlisi, siyasi muhalefetin inanç ve benzeri söylemlerle,
RTE-AKP’nin oy tabanının çözebileceği ve bu kesimin desteğini alabileceği düşüncesini bırakması şarttır.
Çünkü, “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” sorusuna yurttaşlarımızın yüzde 70,2’sinin verdiği yanıt, ekonomidir. (Aksoy araştırma, 11.03.2022)
Ekonomi yanıtını verenlerin içinde bu kesimin de bulunduğu bir gerçektir.
Buradaki en önemli konu ise,
İki hafta önceki yazıda yer verdiğim kamuoyu yoklamasında
“Türkiye’nin sorunlarını hangi parti çözer” sorusuna
Halkın yüzde 31,8 oranında verdiği Hiçbiri yanıtıdır.
Bu oran partilere duyulan güvenin çok üstündedir.
Görülmesi gereken gerçek,
Halkın en önemli sorunu ekonomidir.
Halk hiçbir partinin ekonomiyi düzelteceğine güven duymamaktadır.
Önümüzdeki seçim sürecinin anahtarı da budur.
*
Hazine ve Maliyeye bakan atanmış bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin itibarını ayaklar altına alacak şekilde Fransa’da yabancı yatırımcılara söylediği “Bir problem mi yaşadınız… Rahat olun. Bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun. Mevzuatı da değiştiririz” sözleri ülkemiz ekonomisinin nasıl bir çıkmazda olduğunu ve tek adam yönetimiyle devletin ne hale getirildiğini açıkça göstermektedir.
Oluşturulan 6 partili ittifak siyaseten başarıdır ama bu koşullarda yeterli değildir. Sadece seçimi kazanmaya yönelik sayısal birliktelikle ülkemizin geleceği kurtulamaz.
Bugün yapılması gereken;
Siyasetin sol tarafıyla da iletişim içinde en geniş birlikteliği oluşturulmak,
Halkımızın büyük çoğunluğunu oluşturan bu düzenin mağduru çalışanların, üretenlerin ve emeği ile geçinenlerin sorunlarının nasıl çözüleceğinin, YOKLUĞUN, YOKSULLUĞUN ve YOLSUZLUĞUN nasıl yok edileceğinin politikalarını, programını ve uygulama takvimini hazırlanmak,
İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle Halkımıza anlatmaktır.
Aklımızdan çıkartmamız gereken gerçek,
Bu seçim sadece Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi değildir.
*
107 yıl önce 18 Mart’ta Çanakkale Deniz Zaferini yaratanlar,
İki üç kuşak önceki babalarımız dedelerimiz,
Her türlü yoklukta, her türlü varlığıyla gelen emperyalist devletlere karşı,
Yurdun dört bir köşesinden koşup geldiler Çanakkale’ye,
Can verdiler ama yol vermediler işgalcilere,
Yazdırdılar tarihe ÇANAKKALE GEÇİLMEZ diye…
Bugün köprü ile geçtik diyebilse de bazıları,
Kimi zaman unutsalar da Mustafa Kemal Atatürk adını,
Tarihin bu en kanlı savaşının kahramanı,
Göğüs göğse çarpıştığı Anzak askerlerinin annelerine gönderdiği mektupta yazdı,
Çanakkale Zaferinin gerçek anlamını.
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.
Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Çanakkale Zaferini yaratan Mustafa Kemal Atatürk’e, tüm şehit ve gazilerimize,
Saygıyla ve minnetle…