Halkın Sayfası
Ekmek alamıyorsak nasıl inşaat yapacağız?
İttifakın biri askıya ekmek asıyor, diğeri 'para koy, evini depreme dayanıklı yap,' diyor.
Bir kere Cumhur ittifakının dünyaları farklı, biri ekonominin geldiği yeri görüyor ama gönlünden bir parça ekmek kopabiliyor, küçük ortak, gücü de vizyonu da 'askıda ekmek' kadar.
Diğeri aslını unutmuş, o kadar unutmuş ki 'ekmek alamıyorlarsa pasta yesinler' diyen Fransa Kraliçesi Marie Antoinette misali, 'evimize ekmek götüremiyoruz' diyen esnafa, 'Bu bana abartılı geldi, al bu keyif çayını iç' diyecek kadar.
O kadar unutmuş ki halkın aklıyla dalga geçebilecek kadar. Para olsa hasarlı evlerde, kelle koltukta oturur mu insan? Çoluğunu -çocuğunu, anasını- babasını, oturtur mu, üflesen uçacak evlerde; sonra da ölür mü? Ya da kurtulduğuna sevinemez canlarını enkazdan çıkarıp toprağa koyar mı?
Sana mı sorar evini onarmayı, sana sorsa sorsa verdiği vergilerin hesabını sorar.
Deprem vergilerini sorar. Bir oyu var, o dalga geçilen aklını kullanır, günü gelince hesap sorar, sorsa sorsa!
İyi de verdiği vergiler nereye gidiyor bu milletin, deprem vergileri mesala..
Cumhurbaşkanı yönettiği ülkede yaşadığımız büyük acıların ve can kayıplarının sorumluluğunu almış değil, 1939 depreminde CHP sözcüsünün dedesi ... falan demişti.
Bu vergilerin başına gelende CHP'nin yüzünden mi?
Milletin verdiği para saray yapmaya yetiyor ama kendi evlerini deprem yönetmeliğine uygun hale getirmeye yetmiyor.
Cumhurbaşkanı, 'bu saray milletin itibarıdır' dedi, sarayı yaptırıp yerleşti milletin itibarına. İtibar önemli!
İtibarı kurtulan milletin canını kurtarmaya geldi sıra
Evleri başlarına yıkılan ölen canlar, onlar ne kadar önemli? Ve bundan sonra olası depremler için alınacak önlemler?
Cumhurbaşkanı'nın olası depremlere önlemi, 'biraz para koy yaptır, hep kamuyla olacak iş değil' biçiminde.
Saray yapımında da sadece milletin imkanlarıyla olmaz diyerek, üstüne biraz cebinden de koyarak mı sağlam bina yaptırdı acaba?
Ayıp yahu... bütün para zaten milletin, milletin parasını doğru dürüst, özellikle de DÜRÜST idare etmekten ibaret yapılması gereken.
Cumhurbaşkanı'nın 'Milletin canı hiç bir şeyden değerli değildir' cümlesi bir yanlışlıktan mı ibaret yoksa 'dervişin fikri ne ise zikri de odur' atasözünün tam anlamıyla ifadesi fikrinin zikri midir?
Cuma gününden beri tüm Türkiye gibi, enkazdan her çıkan canla nefes alıp verdik, yiten canlarıyla canımız yandı.
Cumhurbaşkanı'nın son konuşması, hiç bir şey yokmuş gibi görünen ama her şeyin sebebi olduğunu düşündüğüm bu konuşması, bu anlayış...
Riskli yapı olarak ilan ettikleri 688 bin birimin 670 binindeki tahliye ve yıkımları tamamladıklarını anlatan Erdoğan, “Devlet olarak şu ana kadar riskli yapı tespiti yapılan 1 milyon 395 bin bağımsız birimdeki kentsel dönüşüm çalışmaları için 5 milyon vatandaşımıza yaklaşık 15,5 milyar liralık destek verdik. Hiçbir meblağ insanımızın canından daha kıymetli değildir. İstanbul başta olmak üzere deprem riskinin yüksek olduğu şehirlerimizde bu süreci hızlandırmamız gerektiği anlaşılıyor” diye konuştu.
Erdoğan konuşmasını “Tabii bu sadece kamunun imkanları ile olacak bir iş değildir. Milletimizin de oturduğu binanın depreme dayanıklılığını tespit ettirmesi, şayet bu konuda herhangi bir sıkıntı varsa, gerekiyorsa kendisi de üstüne biraz para koyarak hızla sağlam bina inşası için harekete geçmesi gerekiyor.” sözleriyle sürdürdü.
Bu konuşmayı kabul etmiyorum!
Bu köşe halkın, itibarı da bizim doğru dürüstlüğü de...
Bir de baştan söyleyeyim yandaş bir köşedesiniz! Halka, doğru haber alma hakkına...
Diğer yandaşlıklarımızı her yazıdan sonra birlikte belirleyelim, yazın bana lütfen.
SELMA
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.