Muzaffer Ayhan Kara

Muzaffer Ayhan Kara

Siyasetin labirentlerinde neler oluyor?

Son dönemde acaba neden MHP’den HDP’ye ağır salvolar geliyor üst üste? MHP Genel Başkanı Dr. Bahçeli ve diğer sözcülerin yüksek perdeden ve sert çıkışlarının altında ne yatıyor?

HDP de MHP gibi anayasa ve siyasi partiler kanunu çerçevesinde faaliyet gösteren, barajı aşarak TBMM’de temsil edilen, grubu olan bir parti. HDP de tüm siyasi partiler gibi Anayasa Mahkemesi denetimine ve yasalara tabi. Yani HDP’nin kanun dairesinden çıkıp çıkmadığı şikayete bağlı olmaksızın da zaten denetleniyor, herhangi bir parti de o da o daireden çıkarsa hakkında işlem yapılır ve bu kapatmaya kadar gidebilir. Fakat, parti kapatmanın bir yararının olmadığını bizzat iktidar sözcüleri zaman zaman en üst seviyede her fırsatta dile getirdi. Bir bakıma marifet, partilerin anayasa ve yasalar dairesinde işlevini yerine getirmesini sağlamakta.

AK Parti de işin ilginç yanı, MHP’nin HDP’ye dönük salvoları sürerken sessiz kalmayı yeğliyor. Daha önce de kaleme aldığım gibi, AK Parti’nin oyun planı hep çok yönlüdür. Bu cenahta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni revize etmek fikri yanında 50+1’in rizikosundan dolayı yeniden yüzde 34 ile kendisini 2002’de iktidara taşıyan parlamenter sisteme dönüş olasılığı da hesaba katılmıyor değil. O yüzdendir ki, İYİ Parti birdenbire ‘şeytan’ olmaktan çıkarıldı ve ‘melek’ oldu. AK Parti de MHP de iltifat üzerine iltifata gark etti İYİ Parti’yi. Öte yandan, AK Parti kurmayları hem Kürt seçmene farklı bir seçenek oluşturma mühendisliği yapıyor hem de HDP’yi ‘mengeneye alırken’ bir yandan da kendi tarafına yaklaşmasa da tarafsız kaldığında ‘rahat bırakılacağı’ mesajı veriliyor.

Bu çerçevede HDP’ye salvo atışları yapan MHP’nin amacı, milliyetçi duyarlılığı yüksek İYİ Parti seçmenine ve bizatihi partideki Ülkücülere İYİ Parti’yi dolaylı şikayet ederek kendisine çekmek. Demek istiyor ki bir bakıma, “Bu HDP ile zımni işbirliğinde ne arıyorsunuz? Sizin yeriniz MHP.”

XXX

İYİ Parti ise bir yandan Millet İttifakı’nı canlı tutmaya çalışırken bir yandan da hiç de sürpriz olmayan “AK Parti ile güçlendirilmiş parlamenter sistem için masa” seçeneğini de gittikçe somutlaştırıyor. Önümüzdeki ay “güçlendirilmiş parlamenter sistem” seçeneğini kamuoyu ile paylaşacaklarını işitiyoruz.

Bu noktada İYİ Parti şunu düşünüyor olabilir: 1)AK Parti yüzde 50+1’in rizikosuna giremeyebilir ve yeniden parlamenter sisteme fit olabilir. 2)AK Parti fit olursa MHP de ister istemez fit olacaktır, olmasa da kendi bilir. 3)CHP’nin amacı da zaten iyileştirilmiş parlamenter sistem. 4)HDP de parlamenter sistemi ister.  O zaman “masa” herkesin mutabık kaldığı optimal bir dengeyi kurabilir. Geriye seçim sisteminde mutabakat kalıyor. Parlamenter sistemde mutabık kalınırsa bu noktada da mutabakat şöyle ya da böyle bir seçenekle oluşur.

Peki siyasetin labirentlerinde bu hareketlilik sürerken CHP ne yapıyor? Kılıçdaroğlu, “dostlarıyla” ilişkisini diri tutup, Millet İttifakı’nı genişleterek 11 büyükşehirdeki başarı üzerinden bir “oyun planı”nı hayata geçirmeye çalışıyor. İYİ Parti’nin “masa” önerisine nasıl bakar? Balbay’ın bugünkü Cumhuriyet’te dediği gibi “kirlenmek” midir parlamenter sistem için masaya oturmak, yoksa yüzde 50+1’i bulup seçimi aldıktan sonra mı parlamenter sisteme yönelim başlayacak?

XXX

Yeniden en başa dönersek… HDP’yi kapatmadan sistemin içinde tutma gereğini, bunun ayrılıkçılık ile topyekun mücadelenin önemli bir parçası olduğunu; tersinin ise PKK’nın ve sınır ötesi emperyal destekçilerinin elini güçlendirmek olduğunu Dr. Bahçeli herkesten daha iyi bilir! Onun için, amacı gerilim oluşturup bu gerilimden beslenmek, oy devşirmek.

Daha önce birkaç kez gerekçeleriyle yazdım; ben bir erken seçim beklemiyorum. Ancak seçime doğru siyasi gerilimin daha da artacağını ve son derece kontrast, girift bir atmosfere doğru yol alacağını belirtmek için elimizde yeterince veri var. O yüzden bu süreçte sağduyu büyük önem taşıyor.  Salgın koşullarında, bozulan ekonomide bir aşırı siyasi gerilim ve aşırı kutuplaşma kimlerin işine yarar, bilhassa iktidar cenahı meseleye bu açıdan bakmalı. İktidar da muhalefet de sorumluluğu ve sağduyuyu elden bırakmamalı.

XXX

Not: Odatv’deki “Odatv’ye veda” yazımdan sonra beklemediğim kadar telefon, mail, mesaj, dokunuşla karşılaştım. Buluşmalar ve ayrılıklar hayatta var. Hayat da zaten buluşmalar ve ayrılıların arasındaki süreçte akıp gidiyor. Önemli olan güzel buluşmalar, zarif ayrılıklar. Okurlar kalemimin mürekkebini doldurdukça yazılarım sürecek. Şimdi de bizimtv.com.tr aracılığıyla kamuoyuyla, okurlarımla buluşacağım. Bu vesileyle bana sekiz yıl yazma fırsatı veren Odatv’ye de, şimdi kapılarını açan BizimTV’ye de teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar