Hüseyin Özalp

Hüseyin Özalp

Ümmete çöl yakışır

Toma deyince aklıma, gösteriler sırasında hükümet muhaliflerine sıkılan ilaçlı-boyalı su gelirdi.

Toma deyince aklıma Cumhuriyet mitingleri, Toma denince aklıma Gezi olayları gelirdi.

Toma deyince aklıma, Güneydoğu’da kalabalığın üzerine yapılan sortiler yüzünden ezilen sabiler gelirdi.

Nasılsa yandaş kanallardan biri açık kalmış. Aylardır, günlerdir süren yangınlara çoğu zaman kayıtsız kaldıkları için yangın yerinden dron görüntüleri eşliğinde canlı yayın yaptıklarını görünce izlemeyi sürdürdüm.

Muhabir, bir Tomanın yanına konuşlanmıştı.

Maç sunarcasına büyük bir heyecanla yangın ile mücadeleyi anlatıyordu. Muhalif kanalların günlerdir yaptıkları dezenformasyonun tersine, “devletin bütün imkanlarıyla” mücadele edildiği vurgulanıyordu. Birkaç cümle arayla bir tekrarlanıyordu: Devletin bütün imkanları kullanılıyor.

En çok tekrarlanan diğer söz de Tomalar ile ilgiliydi: "Bakın Tomalar yangına nasıl su sıkıyorlar...”

Birden Tomalar ile ilgili hafızam silindi. Hatta Tomalara sempati bile duymaya başladım.

İyi ki yandaş kanallar var diye düşündüm. Çünkü kafanıza takılan bütün sorulara hemen yanıt bulabiliyorsunuz. Kafanızdaki olumsuz imaj ve düşünceler anında siliniyor.

Muhalif kanallarda “asker artık neden yangın söndürme işinde görevlendirilmiyor” sorusu mu soruluyor? Yanıtı yandaş kanalda buluyorsunuz: Bakın şimdi Jandarma da yangın yerine geldi!

Cumhurbaşkanlığı Hava Yolları’nın şu kadar uçağı olmasına rağmen yeterli sayıda yangın söndürme uçak ve helikopteri yok eleştirisi mi geldi? Yanıt hazır: “Devletin bütün imkanları kullanılıyor.”

“Avrupa’da birinci, dünyada ikinciyiz” sloganlarıyla hazırlanarak yayınlanan yangın söndürme envanterini artık ezberledik.

Yangın söz konusu olunca Bursa Büyükşehir Belediye Başkanını bile yayına aldılar. Başkan, suya sabuna hele hele hükümete hiç dokunmadan malumatlar verirken sunucu, “Siz yangın çıktığında tatilde miydiniz?” diye sorunca yayına alınmasının sebebini anlamış olduk. Başkan, tatilde değil iş gezisinde olduğunu anlatmaya başladı.

İyi ki yandaş kanallar var.

 

Şaka bir yana asıl sorgulanması gereken, bunca olanağa sahipken neden hala onlarca “kahraman personelimizi” yangın söndürme çalışmalarında şehit verdiğimiz.

Asıl sorgulanması gereken, neden yangın felaketlerindeki ölümlerde birinci olduğumuz. Bu kadar olanağa rağmen yangınların neden söndürülemediği, yangınların neden yanacak yer kalmayınca söndüğü.

Sorgulanacak şeyler o kadar çok ki…

Niyetim aslında TBMM’de kurulacak “terörsüz Türkiye” komisyonu konusunda ve ümmet tartışmalarıyla ilgili yazmaktı. Ülkenin dört yanı yangın yeriyken içimden gelmedi.

Yine de bütün bunlar birbiriyle tamamen bağlantısız şeyler değil.

Yaşadığımız yangın felaketleri karşısında neden bu kadar çaresiz kaldığımız sorusunun yanıtı, son 23 yıldır ülkeye hâkim yönetim anlayışı göz ardı edilerek verilemez.

Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilir.

Ümmet modeli, kulluğu da beraberinde getirir.

Toplumun layık olduğu yönetim gerçekten yüzyıl önce terk ettiğimiz “ümmet ve kulluk” modeline dönmek midir? Tekrar Ortaçağ karanlığına gömülmek midir?

Ümmet olmayı ve kulluğu kabul eden toplum, ülkenin yanıp kül olmasını, çöl olmasını bile sorgulamaz.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.