Türkiye’de yılbaşı yaklaşırken herkesin kafasında tek bir soru var: "Bu yıl sofrada ne olacak?" Cevap basit: Hayallerimiz ve geçen seneden kalan salçalı makarna! Çünkü ekonomik durum belli: Tavuk almak için kredi çekmeyi, çayı şekersiz içmeyi öğrendik, sıra yılbaşı planlarını sadeleştirmeye geldi.

Eskiden yılbaşı gecesi tombala oynanırdı, şimdi "Acaba hangi ürün en çok zamlandı?" diye bahis açıyoruz. Elektrik faturası mı doğal gaz faturası mı? Hangisi tombalayı yapar, büyük ikramiyeyi kapar, bilmiyoruz.

Bir de bu yıl çam ağacı süslemek isteyenler var. Kardeşim, ağacı bırak; evdeki ışıkları yakmaya cesaretin varsa zaten büyük bir kutlama yapmışsın demektir. Yeni yılın en süslü şeyi de doğalgaz faturası zaten, her renkten rakam var üstünde!

Hediye kısmına gelirsek... Bu sene en kıymetli hediye bir bidon yağ oldu. Onu da hediye paketiyle vermeye gerek yok, poşetiyle bile seviniriz. “Aman abi şişeyi geri vermeyi unutma, depozito var!” diye de tembihleriz.

Ama millet olarak moralimiz yerinde, çünkü yılbaşı gecesi ne olursa olsun eğlenmeyi biliriz. Çay var mı? Var. Sohbet var mı? O da var. E, gerisi zaten hikâye! Sofrada yiyecek az olabilir, ama inanın kahkahalarımızda kriz yok, bereket var.

2025'e girerken unutmamamız gereken tek şey: Biz bu zam dalgasında ayakta kaldıysak, her şeye rağmen umut etmek bizim genlerimizde var. Yeni yılın ilk dakikalarında ne olacağını tahmin edemeyiz ama kesin olan bir şey var: Cüzdanımız yine eski yılın en büyük kaybedeni olacak!

Hadi hayırlı yıllar, ne olursa olsun, gülmek bedava! Şimdilik…