Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Türkçe öğretmenim çok kızacak ama artık apostrofu attım

Bugünlerde İngiltere’nin küçük bir kasabasında, büyük bir ‘apostrof’ savaşı yaşanıyor.

Hani şu özel isimlerden sonra eklenen kesme işareti var ya o işte…

Mesela Ali’nin yazarken kullandığımız kesme işareti.

Her şey, North Yorkshire kasabasında yaşayan bir İngilizce öğretmeninin geçen günlerde sakin bir yoldan geçerken farkına vardığı bir yol işareti ile başladı.

İngilizce öğretmeni o yazıyı görünce çıldırdı

Burası küçük küçük bir yoldu ve girişinde de üzerinde “St Marys Walk” yazıyordu.

İngilizce öğretmeni daha ilk bakışta yazıdaki farklılığı gördü.

Mary’s yazısındaki apostrof işareti kaldırılmıştı.

Tabii ki bir İngilizce öğretmeni için asla kabullenemeyecek bir durumdu.

Öğretmen eksik apostrofu ekletmek için belediyeye başvurduğunda daha vahim bir şeyi öğrendi.

Belediyenin unutkanlığı mı, yoksa bilerek mi yaptılar?

Tabela üzerindeki basit bir unutkanlık veya yanlışlık değildi.

O küçük kesme işareti kasabanın Belediye Meclisi’nin aldığı bir kararla kaldırılmıştı.

Kasabadaki bütün tabelalardaki apostrof işaretleri kaldırılmıştı.

New York Times gazetesinde bu haberi okurken, aklıma üç hafta önce okuduğum bir başka benzeri olay geldi.

Kavga Taylor Swift’in albümü ile başladı

Taylor Swift’in yeni albümü “Tortured Poets Department” albümünün kapağında da “Poet’s” kelimesindeki apostrof da yazılmamıştı.

Amerika’nın bütün dilbilgisi muhafızları hemen konuya dalmışlardı.

Peki neden kaldırılmıştı bu kesme işareti?

North Yorkshire Belediyesi’nin bir yetkilisi “Vatandaşımızın tarihsel olarak ortaya çıkmış isimlerdeki apostroflar konusundaki hassasiyetlerini anlıyor ve takdir ediyoruz” dedikten sonra kaldırma nedenini şöyle açıklamıştı:

“Google navigasyonunda daha kolay bulun diye kaldırdık”

“Veri aramalarında, Google ve harita aramalarında kolaylık sağlayacak bir uygulama olduğu için kaldırdık…”

Özellikle yol bulmaya yarayan navigasyon sistemlerinde karmaşaya yol açmaması ve aranan verinin da kolay bulunması için bu yola gidilmişti.

Ama baskı büyük olunca, bu kararı yeniden gözden geçireceklerini söylediler.

Yahu arkadaş Shakespeare apostrofla mı yazıyordu?

Derken başkaları tartışmaya girdi.

Kesme işaretlerinin İngilizceye, 18’inci yüzyıldan sonra girdiği, Shakespeare zamanında yazım dilinde böyle işaretlerin bulunmadığı tezleri ortaya atıldı.

Haberi büyük bir ilgiyle okudum.

Çünkü benim de başım yıllardır, dil zaptiyeleriyle dertte.

Bana şu kelimeyi yanlış yazmışsın dediler mi?

Büyük çabayla, çok çalışarak bir yazı yazıyorum.

İçinde dünya kadar bilgi var.

Ama mesela bir okur anında mesaj atıyor:

“Bilmem ne kelimesini yanlış yazmışsın.”

Bunu bir de “Okura saygısızlık” olarak açıklamıyorlar mı…

İşte o zaman deliriyorum.

Okura saygı tamam da bu yazıyı yazmak için onca çalışan yazara hiç mi saygı gerekmiyor…

Yazıyla ilgili gelen ilk ve tek tepkinin, “Şu kelimeyi yanlış yazmışsın” olması, yazan insan için öylesine heves kırıcı bir etki yaratıyor ki…

Ama bu benimle ilgili psikolojik bir takıntı.

Asıl meselem başka.

Ben de kesme işaretinin gereksizliğine inanıyorum

Bize öğretilen imla kurallarında, yazım dilinde “apostrofun” gereksizliğine inananlardanım.

Bence yazıda hiç manası bulunmayan bir ekleme bu.

Konuşma dilinde kesme işaretiyle ilgili bir ses olmadığına göre, yazmada niye ihtiyacımız olsun ki…

Katılırsınız, katılmazsınız, elbette diyeceğim hiçbir şey olamaz.

Ancak günümüzün gerçeği artık çok farklı.

Artık düzgün Türkçe diye bir takıntıya da gerek yok

Artık hiçbir ülkenin “tek dili” yok…

Yanlış anlamayın, Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve öteki dilleri kastetmiyorum.

Aynı dilin, yani İngilizcenin veya Türkçenin veya Arapçanın artık tek dil olmadığını söylemek istiyorum.

Bugün artık her dilin bir ‘hip hopça’sı da var

Her dilin alt dilleri oluştu.

Mesela “hip hop dili…”

Farklı telaffuz biçimleri, uydurulmuş yeni kelimeler, bildiğimiz kelimelere farklı ve yeni anlamlar verme…

Ve en önemlisi de kestirme konuşma dilleri…

Mesela emojiler…

Serdar Turgut paragraf başlarını niye küçük harfle başlatıyor?

Kendi payıma WhatsApp mesajlaşmalarında özel isimlerin ilk harfini büyük harfle yazmayı kaldırdım artık.

Serdar Turgut ise daha ileri gitti ve artık yazılarında, paragraflara bile büyük harfle başlamayı bıraktı.

Çünkü zaman kaybı.

Virgül ve soru işareti bile artık gereksiz

Keza apostroflar…

Hatta dahi anlamına gelen -de’leri ayrı yazma…

Virgül artık hiç kullanmadığım bir işaret.

Keza soru işareti…

Cem Yılmaz sesli harflerin gereksizliğini ispat etti

CMZYZ’nin Cem Yılmaz anlamına geldiğini çoktan öğretti bize.

Kısa mesajlaşmalarda sesli harflerin gereksizliğini her geçen gün biraz daha anlıyorum ve kullanmıyorum.

“Teşekkür” yazmıyorum artık.

Sadece “Tsk” yazıyorum.

Çünkü kelimelerin kafamızdaki görsel kalıpları, aradan bazı harfler çıksa da en azından çok iyi bildiğimiz isimleri, kelimeleri rahatlıkla anlamlandırıyoruz.

Tasarruflu yazı dönemi başladı

Yani böyle bir dönemde artık, günlük yazışma ve konuşmalarda dil bilgisi kuralları, apostroflar, virgül ve noktalar, vurgular anlamlı olmaktan çıkıyor.

Tabii ki siz sıkı bir dil muhafızı olmaya devam edebilirsiniz.

“Dilimizin güzel konuşulmasını” isteyebilirsiniz.

İstemeye de devam edin.

Bize öğretilen dilbilgisi kuralları anlamsızlaştı

Ama bilin ki, dijital hafızamız artık dilleri hızla değiştiriyor ve bize öğretilen dilbilgisi kurallarını anlamsız kılıyor.

Buna yozlaşma da diyebilirsiniz, dilin günün ritmine ayak uydurması olarak da bakabilirsiniz.

Nasıl bakarsanız bakın ama çocuğun eline cetvelle vurarak, diline acı biber sürerek istediğiniz dil hizasına getirmeniz artık pek kolay değil.

Hiç düşündünüz mü “s..ir git” artık ne anlama geliyor?

Ve unutmayın…

“S..r git” lafı artık bir küfür değil… “Git aşımdan” demenin daha sempatik, daha “cool” hatta daha az kırıcı versiyonu sadece…

Veya biraz uzatarak

Söylerseniz…

“Fena çuvalladık” demenin daha etkili bir ifade biçimi olur.

Evet çağımızın bir gerçeği…

Kelimelerin sonundaki apostroflar artık gereksiz…

Siz de kaldırabilirsiniz…

Bence önce WhatsApp mesajlarından başlayın, siz de göreceksiniz.

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin hayatını kaybettiği helikopter enkazı ve cenazeler

Reisi’nin helikopterini önce Bayraktar İHA’sı, sonra bir Türk YouTuber buldu

İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopterinin düştüğü yeri Bayraktar’a ait bir Akıncı İHA’sı buldu.

Türk savunma teknolojisi bakımından gurur duyacağımız bir olay.

Herkes Akıncı’nın gece görüş imkanları ve termal kamera kabiliyeti üzerinde yoğunlaştı.

Ama daha önemlisi o hava şartlarında bu uçağın o bölgede uzun süre kalabilmesiydi.

İkinci gurur kaynağımız Türk gazetecileri oldu

Övüneceğimiz ikinci nokta ise Türk gazetecileri oldu.

Helikopterin başına giden ilk Türk gazeteci A Haber’in muhabiri oldu.

Kutlarım.

Ama beni daha çok heyecanlandıran bir Türk YouTube yayıncısının, tamamen kendi imkanları ile çok kısa zamanda enkazın başına ulaşıp, oradan yayın yapmasıydı.

YouTube yayıncısı olan Adem Metan

Gece saat 03.00’te THY’nin Tebriz uçağındaymış

Uzun süredir ilgiyle izlediğim bir YouTube yayıncısı olan Adem Metan gitti.

Dün akşam arayıp tebrik ettim.

Kazanın olduğu pazar gecesi saat 03.00’te THY’nin Tebriz’e giden uçağına binmiş.

Oradan araba ile bölgeye gitmiş.

Sonra bir buçuk saat yürüyüp helikopterin enkazının bulunduğu yere ulaşmış.

Heyecan veren bir gazetecilik olayı.

A Haber’in arkasında, iktidara yakın ve imkanları büyük bir kurum var.

Adem Metan ise tek kişilik medya.

Kendi başına karar vermiş, kendi imkanları ile gitmiş.

Bu olay da yeni medyanın zaferlerinden biri.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum