VEHİM* MUGALATAYA** Dönüştü

Bu yazıma 10 Mayıs 2004’deki “Darbe Vehmi” yazımla girmek istiyorum:

“CHP Genel Başkanı, ‘askeri darbeleri önlemek için gerekli yasal değişiklik teklifini getirin, Meclis’ten çıkaralım!’ demiş. Bu bir gazetemizde yer alan haber başlığı.

Kırk yıllık politikacı ve hukukçu Deniz Baykal’ın kendisine sorulan soruya karşılık da olsa, bu yanıtının altında yatan amacını ben anlıyorum. Yasayla darbelerin önlenemeyeceğini yaşayarak en iyi bilenlerin başında CHP Genel Başkanı gelir. 

Yine, demokrasi ile yönetilen ülkemizde, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ve bu yetkiyi halk adına seçilmiş vekillerin eliyle TBMM’nin üstlendiğini en iyi bilenlerin önünde de, Deniz Baykal vardır.

Türkiye’de hiç kimse, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Darbelerinin, ‘Anayasal Bir Hakkın Kullanımı ya da bir Yasal Yetki Sonucu’ yapıldığını söyleyemez.

Bir toplantıda, gazeteci, yazar Cengiz Çandar, ‘Türkiye’de laiklik tartışması, Cumhuriyetin Bekçisi(!) olan Askerlerin tanımına göre belirlenir, Askeri Darbelerin hepsinin de arkasında Silahlı Kuvvetlerin kendilerince benimsedikleri laiklik gerekçesi vardır’ diyor.

Bence de, ‘Dinin siyasete alet edilmesi-İrtica-Siyasal İslam tehlikesi- Laik demokrasiyi kaldırmak’ gibi nedenler, 1950’den sonra ülkede yaşanan darbelerin (28 Şubat 1997 de dahil) gerekçelerinde zaten açıkça yazılmıştır.

27 Mayıs 1960 darbesi (-İhtilal- diyeler vardır) geniş kapsamlı toplumda olumlu (1961 anayasası vb.) ve olumsuz (idamlar gibi) derin etkiler yaratan ilk askeri darbedir.

Darbeye giden yolda, İstanbul ve Ankara’da üniversite gençliğinin 28 - 29 Nisan eylemlerini CHP’nin yönlendirdiği, silahlı kuvvetler içinde darbe hazırlığı ve planları yapan subayları CHP’nin cesaretlendirdiği yalanı (gerçek dışılığı) hep gündemde tutulmuştur.

12 Mart 1971 dolaylı darbesi olduğunda CHP Genel Sekreteri Ecevit, darbenin ‘Ortanın Solu’ siyasetine karşı yapıldığını söylemiş, o yüzden İsmet Paşa’nın yakın kadrosu ile ayrı düşmüştür. O politik ayrışma, Ecevit’in CHP’ye Genel Başkan olmasının yolunu açmıştır.

12 Eylül 1980’de Demirel’in 3. Milliyetçi Cephe Hükümeti iktidarda idi. CHP mecliste, benimde aralarında olduğum en çok milletvekili sayısına sahip partiydi. Darbeyi izleyen günlerde generallerle CHP arasında, Ecevit’in hapse girmesine kadar varan gerginlikler yaşandı. 

12 Eylül 1980 Darbesinde yine en çok haksızlığa uğrayanlar, CHP ve sosyal demokrat politika çizgisindeki siyasetçilerdir. Kimi işkence gören, kimi hukuksuz yere tutuklanan milletvekilleri olmuştur. Dahası, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP kapatılmıştır. 

Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan’ın, 28 Şubat 1997’de Başbakanlık’tan gidişi de dolaylı (post-modern) bir askeri darbedir. Cumhurbaşkanı Demirel’in o olayda etkisi olduğu tartışılmıştır. Çoğunluğa göre, Demirel’in Devlet Adamlığı ustalığı olamasa, o tarihte de açık bir darbe önlenemezdi.  O dönemde, CHP Meclis’te yine muhalefette idi.

Görülüyor ki, Türkiye’de yaşanan darbelerin hiçbirinde CHP iktidarda değil. Ona rağmen, yaşanan Askeri müdahalelerinin hepsinde de, doğrudan veya dolaylı, CHP’nin parmağı olduğu savı, söylentisi ya da dedikodusu ortaya atılmıştır.

Gerçekte olayların içinde sorumlu ve yetkili durumda ve kendini bilen, dürüstlükten nasibini almış olanlar, CHP’nin yaşanan darbelerin hiç birisinin arkasında ve içinde olmadığını bilirler.

Türkiye’de ‘Darbelerin Tarihi’ yazılırken, şimdiye kadar yaşananların, muhafazakâr, laiklikten ödün verme eğiliminde olan ve sağcı, liberal- kapitalist partilerin hükümette olduğu dönemlere rastladığının altı çizilecektir. Ayni tarihin, CHP için yukarıda belirttiğim gerçeği de yazacağına inanıyorum.

Bakalım CHP üzerinden bu vehim* daha ne kadar sürecek”

                                                      xxx

Ben bu yazıyı 10 Mayıs 2004’de yazmıştım. O tarihte henüz R.T. Erdoğan çiçeği burnunda bir yıllık Başbakandı. 

Gelin görün ki, 17 yıl önceki Başbakanın darbe vehmi (aşırı, zorlu kuşku), bu gün Partili Cumhurbaşkanının darbe mugalatasına (yanıltmacasına) dönüşmüş durumda. 

Anımsanacağı gibi sonradan Ergenekon davalarına neden olan ilk darbe suçlama dosyası Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in tuttuğu günlüklerin ortaya çıkması ile başladı.

O günlüklerde, Jandarma Genel Komutanı olan Şener Eruygur’un “laikliği ortadan kaldırma çabasındaki Fetullah Gülen Hizmet Hareketinin, AKP Hükümetince korunduğu ve ilerde önlenemez duruma gelmeden müdahale(!) edilmesi” girişiminin, Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından önlendiği, sonradan kamuoyuna çıktı.

CHP’nin haksız ve temelsiz ön yargılı “Darbe Kışkırtıcısı” gösterilmesine karşı, darbelerden en çok çekmiş siyaset adamı ve özgüvenli bir laik demokratik cumhuriyetçi olarak Genel Başkan Deniz Baykal’ın, 2004’deki o açıklamayı neden yaptığı şimdi daha açık anlaşılıyor.

Ancak, 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi Ankara Kızılay meydanındaki “Adnan Menderes’in yakasına yapışma” olayında kesinlikle bulunmadığını ve bunu Meclis kürsüsünden defalarca belgeleriyle açıkladığı halde, sırf CHP’yi karalamak için 2017’ye kadar Deniz Baykal’ı “Menderesin yakasına yapışan kişi” diye suçlamayı sürdüren hem de Genel Başkan düzeyinde politikacılar vardı. 

Amirallerin açıklaması karşısında Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Bunların arkasında Bay Kemal var” derken, seçmenler indinde mağdur rolü oynamak (seçmenleri yanıltmak) için hala CHP’yi karalamaya çalışıyor. 

Ama “Nafile”*** artık halkın sabrı tükendi. Gerginlik tırmandırılarak gerçek gündemin karartıldığının, aklı azıcık da olsa bütün yurttaşlar ayırdında (farkında).

“Aş-İş-Adalet” peşindeki halk, “demokrasinin sadece sandık” olduğunu sanan Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hesabını, yine o sandıkta kesinlikle soracaktır.

Yeter ki, yerine güveneceği bir seçenek bulsun…

(*) Vehim: Şiddetli şüphe, kuruntu-TDK). Sultan II. Abdülhamid’in en belirgin özelliği olduğu tarihi belgelere geçmiştir.

(**) Mugalata: Yanıltıcı söz söyleme, Yanıltmaca  (TDK)

(***) Nafile: Yararsız, Boşuna, Boş yere. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.