Erol Çevikçe
PATRON NE DİYECEK?
İBB Başkanı E. İmamoğlu 2 ay önce, “ben rakibimin kim olduğunu biliyorum” demişti. Dediği çıktı; Ben de, İstanbul’da kimin ismi açıklanırsa açıklansın E. İmamoğlu’nun (CHP’nin) karşısına, devletin bütün güçlerini eline alan Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın çıkacağını yazageldim.
Görüldü ki, Kendisi adına 4 yıldır başta toplu konut ve kanal konusunda -emir tekrarı- yaptırdığı Murat Kurum, emanetçi adaylık yapacak.
TBMM’nin de üstündeki Partili Cumhurbaşkanının seçim arifesindeki planında, çok ağır aşağılamalarına karşı ağzından çıkacak sıradan bir kelime bahanesiyle, “Cumhurbaşkanına hakaretten” suçlayarak CHP’li Başkan İmamoğlu’nu sandıktan alıkoymak bile var olabilir.
Bu kötümser tahminimin dayanağı, Erişilmez hale gelen bir “Politikacıyı” gerçek yüzüyle ve herkesten önce nasıl tanımış olmam.
O tarihteki CHP Genel Başkan D. Baykal’ın -demokratik anlayışı gereği olduğunu bildiğim için fikren katıldığım- desteği ile 2003’te Siirt’ten milletvekili seçilip Başbakan olduğu günlerde, Kasımpaşa’dan mahalle kapı komşusu olan Sivaslı ODTÜ’lü bir genç iş adamı S. Kaplan randevulu ziyaretime geldi;
Haddi olmayarak, “R.T. Erdoğan’la ilgili tanıtıcı bilgiler vermek için geldiğini” söyledi. Aynı yaş ve ortamda tanığı olduğu çocukluk, gençlik ve erginlik dönemlerine ait bilgiler verdi, izlenimlerini aktardı;
Sonunda “Özetle şunu söyleyebilirim, bence dip aklında iki hedefi var: Kârun gibi zengin ve II. Abdülhamit gibi Halife olmak” diyerek gitti. Milli Görüş kökenlileri çok iyi tanıdığım (sandığım) için Genç İşadamının arkasından, “hayal bile edemez” dediğimi, gün gibi anımsıyorum.
2007 seçimi akşamı Balkon Konuşması yaptığı gecenin sabahı, S. Kaplan’dan “Kârun gibi zengin ve Halife olmak yolunda vites büyüttüğünü görmenizi diliyorum” e-mailini aldım. Ben yine önemsemedim, olası görmedim.
Ergenekon ve tırmanan, -kimilerinin “karşı devrim” dediği süreçte- S. Kaplan’ın bu olasılığın gerçekleşme evresine girdiğine dair uyarıları sıklaşarak sürdü. O’na göre son iki yıldan beri, şeklen (resmen ve hukuken) olmasa da, artık Hilafet, yaşanan gerçekti.
Gerçekse niye 2019 yerel seçiminde -“İstanbul’u kaybedersek Türkiye’yi kaybederiz” dediği halde bir şey yapamadı- derseniz? İmralı’dan mektuplar, Kardeş Öcalan’dan reklamlar ve kanıtsız-tanıksız gerekçelerle YSK seçim iptalleri ve medya trolleri gibi bütün güçler kullanıldı. Ama “Erişilmez Azametine” olan sonsuz güveninden ötürü, 17 yıldan sonra damarını eline aldığı yarı seçmenin aş-iş konusundaki sabrının tükendiğini göremedi.
O yüzden, 2023 Mayıs genel seçim mücadelesinde, başta CHP olmak üzere muhalefete karşı hukuksuz, gerçek dışı ve yanıltıcı her türlü algı senaryolarını kullandı. Ve -halkın ekonomik durumu daha ağır koşullarda olduğu halde- az farkla da olsa sandıktan çıktı.
Şimdi artık, 2028’kadar AK Saray’da Halife gibi “Yoluna devam” için önünde sadece, “CHP’li (E. İmamoğlu’lu) İstanbul B.Ş. Belediyesi var. Başta devlet olmak üzere emri altındaki maddi-manevi bütün güçleri kullanarak Kendi(!) Bayrağını Gezi Parkına dikmek için azmetmiş (yemin etmiş) durumda.
Göreceğiz, bakalım 31 Mart 2024 Sandığında bu kez -Selçuk Tepeli’nin her akşam Fox TV’de -siz- diyerek çağrıda bulunduğu Patron (seçmen) ne diyecek?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.