Erol Çevikçe
Öyle ise CHP Ne Yapmalı?
Millet İttifakının kurucusu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. 2018 seçimine giderken önce İYİ Parti bir süre sonra Saadet Partisi ve seçimden sonra da Demokrat Parti ittifaka katıldılar.
Anımsayalım, Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı son anda bugünkü Memleket Partisinin Genel Başkanı Muharrem İnce olduğu halde, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener -ben daha önce ilan ettim- diyerek cumhurbaşkanı adayı oldu. Ve yüzde 7,29 -boşa giden- oy aldı.
Yine anımsayalım, Millet İttifakı barajı geçti ve CHP 15 milletvekilini emanet verdiği için seçime girebilen İYİ Parti 44 milletvekili, Saadet Partisinden ise, CHP listelerinde yer alan 3 isim meclise girebildi.
Demokrat Parti (seçimden sonra Millet İttifakına katıldı), henüz İttifaka katılmayan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile birlikte 6 Parti Genel Başkanının 28 Şubatta(!) imzaladığı, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”, gelecek için halk indinde kalıcı bir umut yaratıp-yaratmadığını zaman gösterecek.
Zamana bağlı dememe neden olan bazı kaygılarımı sıralamak istiyorum:
* AK Saray (R.T.E.), ekonominin kitabını yazdığı(!) halde halkın Aşını ve İşini, perperişan ettiği için ittifak sistemi ile seçim kazanamayacağını herkesten önce görüyor.
* Bu demektir ki, bu sistemle seçime gitmemek için her önlemi alacaktır. Zaten, Haziran ayından önce seçim ve partiler yasasında değişiklik yapacaklarını açıklamış durumda.
* Bunu becerirlerse, 6 partinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” hedef birlikteliği, oy sandığına nasıl yansıtılacaktır?
* Boşa gidecek oy konusunda seçmenin çok deneyimli olduğu bilinen bir gerçektir. Ayrı partiler olarak seçime girdiklerinde, sözü edilen yüzde 6-7 barajı geçemeyeceği açıkça görülen 4 partinin, AKP ve MHP tabanından oy devşirme olasılığı çok çok düşük kalmayacak mıdır?
* Barajı geçemeyecek bu 4 partinin, imzalanan birliktelik dolaysıyla CHP ya da İYİ Parti listelerine milletvekili adayı koymaları, taraflar arasında aşılması zor pazarlık konusu olmayacak mıdır?
* İmzalanan mutabakat metninin içeriği bazı çevrelerce tartışıladursun, kamuoyunda asıl soru, cumhurbaşkanı adayının nasıl birisi, daha açıkçası kim olacağıdır; Birlikteliğin önder partisi CHP Genel Başkanının şu sözü çok değişik yorumlara açıktır, “6 parti anlaşır ve teklif ederlerse aday olurum, zaten Başbakan adayımız bellidir, Sayın Meral Akşener”.
* CHP yönetiminde hep bir ağızdan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yüksek sesle dillendirildiğine göre, bu açıklama CHP Genel Başkanının aday olmak isteğini belgelemiyor mu?
* Bence, yasa değişikliklerine bağlı olacağı için 6 parti birlikte aday çıkarabilecek mi, henüz belirsizdir. Olursa da, diğer 5 partinin başka bir aday önermeleri halinde, CHP’nin Genel Başkanı konumundaki politikacının (K.K.), seçim şansının olmadığı adeta açığa vurulmuş olmayacak mıdır?
* Bu durum, seçmen indinde CHP Genel Başkanının R.T. Erdoğan karşısında seçilme olasılığının düşük (hatta olmadığı) algısı yaratmaz mı? Bu algı parti olarak ta CHP’yi olumsuz etkilemez mi?
Bu sorulardan sonra bana şunu soracaksınız; Öyle ise CHP ne yapmalı?
* Güncel eleştirilerini yaparken, halkın birincil ve en önemli sorunu Aş ve İş konusundaki somut ve ayrıntılı çözüm önerilerine öncelik ve ağırlık verip, her kanaldan yoğun bir şekilde tırmandırmalıdır.
* Diğer muhalefet partiler ile ilişkiler olağan günlükte sürdürülse de, asıl sonuç verecek olan, CHP-İYİ Parti-HDP ilişkisini sağlamak için güçlü ve özgüvenli bir çalışma gereği üzerinde yoğunlaşmaktır.
* Elbette imzaladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ulaşmak (partili cumhurbaşkanlığı -Tek Adamlık- hükümet sisteminden kurtulmak) için İYİ Partinin, 2011 seçiminden beri İstanbul başta son yerel seçimde açıkça görüldüğü gibi HDP’ye kaymış yüzde 10 dolayında bir seçmen yurttaş gerçeğine inandırılması çok önem taşıyor.
* İYİ Partinin Genel Başkanlık düzeyinde bu gerçeğin bilindiği ve fakat geçmişten gelen siyasi ezberi bozmanın zorluğu yaşanıyor olabilir. Ancak Tek Adamlığı devirmenin tek yolunun sandıktan geçtiği ve onun da gerçekçi bir oy dağılımı hesabına bağlı olduğunu kabullenmek te akıl ve dayanıklılık gerektirir.
* Bu hem sonuç almak ama aynı zamanda laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olmak hedefine ulaşmak için tek gerçekçi çıkış kapısıdır. Bilinçli, inançlı, içtenlikli ve yürekli olunursa, halkı inandırma gücü de hızla yükselecektir.
Çok partili yaşama geçtiğimiz 1950’den beri bilinçli bir yurttaş ve 1973’den bu yana da eylemli politikacı olarak, CHP’de benzer çok olay yaşadım. 1974 CHP-MSP Koalisyonu ve 1995’deki CHP-DYP Koalisyonu dahil, partiler arası benzer görüşme, birliktelik ve ayrışmaların içinde oldum. Şimdilerdeki bu 6 partinin 1’i dışında diğerlerinin geçmişini ve geleceğini, çoklarından daha gerçekçi görebildiğimi söyleyebilirim. Dolaysıyla, değerli okurlarım, yukardaki sorularımı ve kaygılarımı bu kadar açık yazmamın nedenini, geçmişten gelen sorumluluk anlayışıma yormanızı diliyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.