KÜRESEL BENCİLLİKTE SONA DOĞRU

12 Eylül 1980’deki darbe (devrim), partim CHP ve ülkem için kökten bir değişimin başlangıcı oldu. Ancak o “1980 sonrası”, yalnız Türkiye’de değil dünyada da bütün zamanların en büyük dönüşümünün de kavşağıydı”.

Bir eski atasözü vardır, “BEN demek, insanın özündedir; ona BİZ demeyi öretmek gerek”. Bu atasözünden, kapitalizmin dünyaya niye egemen olduğu daha iyi anlaşılır.

Kapitalizmin özünde bireycilik yani “ben” gerçeğinin yattığı bilinir. Kapitalizmin babası olan Adam Smith “Ulusların Zenginliği” kitabını 1776’da yazmıştı. O kitabında Smith, ulusların zenginliğinin kaynağında, bireyin zengin olma hırsının belirleyici unsur olduğunu söyler. Daha sade bir dille, bireyin kâr hırsı ne kadar kuvvetli olursa, bireylerden oluşan ulusun da zenginliği o kadar artar ilkesi, bilimsel kapitalizmin dayanağıdır.

Adam Smith’ten yaklaşık yüzyıl sonra Karl Marx, bireyin kâr hırsıyla toplumun zenginleşmesi yerine, sermaye sahibi bir zümrenin zenginleştiğini ve bu süreçte üretimin asıl sahibi olan işçilerin sömürüldüğünü söylemişti. Bu yüzden ünlü kitabının adını “Kapital” koyan Marx, emeğiyle katma değeri, yani geliri yaratan işçilerin ayaklanarak patronların elinden fabrikalarını alacaklarını ve üretim araçlarının tümünü bireyin malı olmaktan çıkarıp toplumun malı yapacakları savını ileri sürmüştü.

Gerçekten de, son 150 yıldır kıtalar boyutunda savaşlara ve milyonların ölümüne neden olan, uğrunda çok kan akıtılan insanlığın temel çelişkisi, işte bu “Birey mi? Toplum mu?” ikileminden kaynaklanmıştır. Ancak, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hala, dünyanın genel fotoğrafı, sanki bireycilerin (kapitalizmin) kazandığını gösteriyor.

Bu fotoğrafın kalıcı bir gerçek mi, yoksa fotomontaj mı olduğunu zaman gösterecek. Savaşların yerini terörün alması bu çelişkinin bitmediğini, güç dengesinin yoksullar aleyhine bozulmasından dolayı şekil değiştirdiğini gösteriyor. Dünya nüfusunun küçük bir azınlığı, sermayenin en büyük payını eline geçirdiği için öteki asıl büyük çoğunluğu acımasızca sömürüyor.

Hızlı teknolojik gelişme aradaki farkı ve çelişkiyi artırmıştır. Çünkü birey zenginleştikçe teknolojik gücünü artırma olanağı buldu. Gelişen teknoloji ise zenginliği arttırırken sermayenin az sayıda ve belli ellerde (bireyde) toplanmasına neden oldu. Bu durum son 70 yılda bir kısır döngüye dönüştü.

Sonuçta, en zengin ülkelerin kendi içinde bile “gelir dağılımı” olağanüstü bozuldu. Amerika’da nüfusun yüzde beş en zengin kesimi, ulusal gelirin yüzde 50’sinden fazlasını alıyor. Dünya nüfusunun yüzde yirmi beşinden çoğu, yani bir buçuk milyar insan günde bir dolardan az bir gelirle yaşamaya çalışıyor.

Yoksulluk sınırının (ülkelere göre değişse de) ortalama kişi başına günlük on dolar olduğu kabul edilirse durumun korkunçluğu daha iyi anlaşılır. Terörün dinî temele oturmasının asıl nedeni de budur.

Dinler, önce insanlar arasında var olan “açlık-tokluk” dengesizliğini yok etmek için yani İlahî Adalet için gelmiştir. “Biri yer biri bakar, Kıyamet ondan kopar” atasözünün, yüzyıllardır bütün dillerde var olması bu nedenle bir rastlantı değildir.

Küreselleşmenin baskısı öncesi, yani 1980 öncesinde dünyada “Biz” demeyi öğrenen iki kuşak, kapitalizmi neredeyse yenecekti. Sovyetler Birliği gerçeği göremediği ve değişimi ve yenilenmeyi kavrayamadığı için “önce ben” diyen “teknolojik güçlere” yenildi. Moskova Komünistleri, sadece yenilmekle kalmadı, “Biz” demeye yeminli iki kuşağı da beraberinde götürdü.

Bizde ise 2003 sonrası hızla Tek Adam toplumuna zorlandıkça –bireysellik-, partizanlık ve tarikatçılık kisvesine bürünerek çoğunluğun hakkını sömürme yoluna girdi.

Ancak, 21. Yüzyılın başında insanlık, teslim olmaya zorlandığı küresel kapitalizmin karşısında yeni bir yol arıyor. Bu yol bulunmadıkça, “terörün” üstesinden zor gelinir. Ama uzun tarihin öğrettiği odur ki, er ya da geç “Biz diyen çoğunluk, Ben diyen azınlığı” yenecektir.

Örneğin Türkiye’miz için o uzun tarihin (20 yılın) sonu gözüktü gibi…Ne yaparsa yapsınlar sırtını AK Saraya veren azınlığı, hakkı yenen halk yığınları 2023’te sandıkta alt edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.