Keşke, YEN İÇİNDE KALMASAYDI

Anayasaya aykırılığı tartışıladursun, Cumhur İttifakı küçük ortağının baraj tehlikesini önlemek için yapılan yeni seçim yasası ile ve Yüksek Seçim Kurulunun hakkı olmadığı halde Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın adaylığını onaylayacağı 14 Mayıs 2023’te seçim olacak.

Kaç kere belgeli yazdım; 1950’den beri ülkemizde seçim sonuçlarını belirleyen birincil ve en önemli etmen seçmenin içinde bulunduğu Aş ve İş durumudur. Bu açıdan son bir yıldır halk (seçmen), bütün zamanların en sıkıntılı ve sahipsiz dönemini yaşıyor. 

Bunun ayırdında olan AK Saray (Tek Adam) son altı aydır var olan devlet ve partili gücünün bütün olanaklarını seferber etmiş durumda.

Yine de, 2019 seçiminde başta İstanbul Belediye Başkanlığı olmak üzere, belediye seçimlerinden dolayı düştüğü panikten kurtulabilmiş değil.

Bu gerçek duruma karşın, on sekiz aydır 6’lı Masa adını alan son seçimdeki Millet İttifakı partileri ise seçime yaklaştıkça, güvenini artırması gerekirken, her ay, her hafta ve hatta her gün seçmenin kafasını karıştırma yarışına girdiler.

Masanın asıl kurucusunun Genel Başkanı kendi adaylığını bir türlü sonuçlandıramamanın telaşı içinde arka arkaya partisinin ilke ve hedefleri ile ilgili bırakınız uyumsuz, temelden aykırı öneriler, sözler ve savlar sıralamaya devam ediyor.

Üstelik bunları medyatik yollardan ve kişisel projeler olarak açıklarken, CHP Örgütünün ve doğal tabanının güvenini sarstığının ayırdında değilmiş izlenimini veriyor.

Ayrıca son İstanbul Belediye Başkanının hukuk dışı suçlanmasından beri görüldü ki, 6’lı Masa parti Genel Başkanları ile de arasında, ciddi bir iç-güvensizlik var.

Bundan dolayı, oy gücü olmasa da Masaya ilişen İYİ Parti dışındakilerin özellikle son bir aydır medyada yıldızlarını parlatma hevesleri de zarar verir hale geldi.

İYİ Parti Genel Başkanı da -İstanbul’u 2019’da benim sayemde kazandınız, şimdi de Cumhurbaşkanı Adayı, ben kim dersem O olacak- savında ısrar ediyor.

Bütün bunlardan bizim kadar CHP Genel Başkanı da bilgi sahibi olmalı ki, seçimin asıl anahtar partisi HDP’nin yönetimi ile ilişki kurma korkusuyla, Kürt kökenli seçmenin oyunu alacağını sanarak CHP için şimdiye kadar hiçbir genel başkanının etmediği ve gelecekte de hiçbir genel başkanının etmeyeceği sözler söyledi: 

“Açık söylüyorum biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık Saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler.”

Laik demokratik hukuk düzenini özümsememiş ülkelerde, uygar demokratik ülkelerde olmayan bazı deyimler vardır:

“Kol kırılır yen içinde kalır”

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”

Yarım yüzyıldır politikanın en tepeden içindeyim. Bu ikisinin siyasal partilerde eleştiriyi yok eden gerekçe olduğunu politikaya bulaşan aklı başında hiç kimse yadsıyamaz. 

Yine bu nedenle 1980’den beri parti içi demokrasinin gittikçe yittiği ve tek adamın kararlarına teslimiyetin hâkim olduğu gerçeği yaşanıyor.

Parti içi demokrasinin olmadığı bir ülkede demokrasinin yaşayamayacağını da son 15 yıldır ülkemizdeki toplumsal yaşam açıkça belgeliyor.

Başta AKP olmak üzere, 2004’de değişen tüzükle CHP’de de üst düzey parti görevlerine gelişin artık doğrudan ya da dolaylı Genel Başkanların (Tek Adamların) atamasıyla olduğunu, herkesten daha çok milletvekilleri ve genel merkez yürütme organlarında görev alanlar bilirler.

Bakın bu günkü Genel Başkan,  “CHP geçmişte, bugün AKP’nin yaptığı yanlışların sahibiymiş! Ve daha da ötesi anti-reformcu, anti-özgürlükçü Kenan Evren kafasındaymış” diyebiliyor.

Ama üzülerek gördük ki, Kemal Anadol (Cumhuriyet Gazetesindeki yazısı ile) ve bir-kaç kişi dışında yaşayan üst düzeyli CHP’lilerin hiç biri, bu inkâra karşı bir çift söz bile etmediler.

Neymiş, “zamanı değil, kırık yen içinde kalsın imiş”. Neymiş, “partiden ihraç edilirmiş” 

Bu konuşmayı ben de, yüreğim burkularak izledim. 

Seçildiği ilk günlerde “Yeni CHP” sloganı atan, bu günlerde “eski hatalarımızı tekrar etmeyeceğiz” demekten geri durmayan bir Genel Başkan, kişisel hatalarını partiye yükleyip, olumlu gelişmeleri Ben (Bay Kemal) diye sahipleniyorsa, CHP’nin kuruluş ve varoluş ilkelerine bağlılığından kaygı (ve sorumluluk) duymamak, ancak bir beklentinin(!) sonucu olabilir.

Yen içinde kalsın diyenler bilmeliler ki, CHP’nin çeyrek yüzyıldır bir türlü tek başına iktidar seçeneği olamamasında, Genel Başkan kadar sorumludurlar.

Hatalar (Yanlışlıklar), Suçlar, İnkârlar, Kırıklar keşke Yen İçinde Kalmasaydı.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.