İLK VE ZORUNLU ADIM*

Laik cumhuriyetimizin 100. Yılının 14 Mayıs tarihindeki “Hukuklu değil, Guguklu” seçim yapılmasına, anayasaya göre tarafsız olacağına “namusu ve şerefi üzerine ant içmiş” ama Partili  (AKP’li) -Tek Adam- olan Cumhurbaşkanı karar verdi.

Ülkenin her kentinde, her köyünde ve her sokağında demokrasi rüzgârının üfür, üfür estiği 1973 seçiminde, Mustafa Kemal Atatürk’ün CHP’sinden Milletvekili seçilmenin onurunu ve gururunu yaşamış bir yurttaşım.

Yarım yüz (50) yıl sonra, “demokrasi bizim için amaç değil, hedefimiz yolunda araçtır”, “demokrasi sadece sandıktır”, “hukuk varsa guguk ta var” denilen bir seçime zorlanmanın derin hüznü içindeyim.

Bu yetmiyormuş gibi, kurucusu olduğu laik cumhuriyetin temel taşı partim CHP’nin ilke ve hedefleri konusunda Üst Yönetimin tutarsızlığı, sapmaları ve çelişkileri, benim gibi inançlı partililer için onulmaz bir kaygı yaratır oldu. Ben, bu durumda “kol kırılır, yen içinde kalır” demeyip, kendimce doğruları söylemeye kendimi görevli sayanlardanım.

Bu hafta seçime dair yazıma yakın geçmişten özetle girmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı sisteminin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni büyük oranda devre dışı bıraktığı bir gerçek. Muhalefet daha önce, başta devlet bütçesi olmak üzere, içinden seçilen hükümetin karar ve icraatını denetler, soruşturur, araştırır ve hatta gensoruyla düşürebilirdi. 

Artık bu hak ve yetkisi olmayan ve adeta görev diye eleştiren muhalefetle, meclisten tamamen bağımsız cumhurbaşkanlığı hükümetinin milletvekilleri arasındaki gerginliğin, yirmi yıl önce hiç görülmedik kadar şiddetlenmesini, sağduyulu yurttaşların anlayamadığı ve ancak umutsuzlukla izlediği bir dönem yaşanıyor.

14 Mayıs seçimine dek bu gerginlik, daha da tırmanarak sürecek. Bu gerçek, anımsayalım -şiddetin-terörün ve politik gerginliğin- zirve yaptığı 7 Haziran 2015 seçimi öncesi başladı.

Mecliste çoğunluğu (tek başına iktidarı) yitirme telaşına giren AK Saray, daha o günlerden kandırdığı Bahçeli’nin sayesinde yenilediği 3 Kasım 2015 seçimi öncesi şunları söylemişti: “7 Haziran’da 400 milletvekili çıkarsaydım,  ben de Tek Adam olsaydım, bu son tırmanan PKK terörü olmazdı”

Bu sözleriyle, MHP’yi de arkasına alarak değişen Anayasaya göre cumhurbaşkanının sandıktan çıktığı 2018 seçiminde yüzde 50+1 ile Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) oldu. 

Artık gece yarısı tek imza ile AK Saraydan yayınlanan kararnamelerle devletin her alanında ve her noktasındaki kadroları ve kararları uygulanan bir ülke durumuna gelinmişti. 

Tarih boyu halkın egemenliğini vekâleten (TBMM’ye) teslim ettiği devlet bütçesi (Hazine) bile, TEK Adamın yaptığı ve istediğinde değiştirdiği bir hesap dosyasına dönüştü.

Demokrasinin “olmazsa olmazı” kuvvetler (yasama-yürütme-yargı) ayrılığı kalkmış ve tek elde toplanmış durumda.

Son olan da, seçime üç ay kala Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına, İmam Hatip kökenli ve AKP adaylığı olduğu söylenen bir kişi atandı. (Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik demokratik cumhuriyetin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, Sayıştay Başkanının ve Danıştay Başkanının da kamuoyunca İmam Hatipli olduğu bilindiği gibi).

Ülkede estirilen bu rüzgâr, bütün dehşetiyle esen bir kasırgaya dönmüş, en tepeden tahrik edilen mezhep-ırk-bölge ayrımcılığı ve tarikatçılık yüzünden “birlik ve dirlik” yok olmuş durumda.

Bu duruma karşı, başta Aş ve İş olmak üzere, Hakkını-Hukukunu ve hatta İnsani Değerlerini yitirmiş olan Halkın elindeki silahı seçimden başka bir şey olamaz. 

Onun için de 1950’den beri her seçimde olduğu gibi, 14 Mayıs seçiminde de halk (seçmen) sandığa giderken iki şeye bakar: birincisi kendinden olduğuna inandığı bir aday (bu bakış kitlesel bir ön sezgi ve ön güven içerir). İkincisi de, o adayın sandıktan çıkmayı başaracağına olan inancı (yakın geçmişiyle yaratabildiği özgüveni ve çevre güveni).

Demek ki bu seçim için söylenecek tek söz;

Mutabakat Metnindeki 2450 vaadin hepsi gerekli olsa da, Millet İttifakının belirleyeceği adayın bu iki bakımdan seçmen için (KENDİNDEN ve KAZANACAK)  olması, bu karanlıktan kurtulmak için atılacak ilk ve zorunlu adımdır 

 (*) CHP Genel Başkanının lütfen dikkatine!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.