ENİNDE SONUNDA?

Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin, Türkiye Büyük Millet Meclisini büyük oranda devre dışı bıraktığı bir gerçek. Oysa muhalefet daha önce, başta devlet bütçesi olmak üzere, meclisten seçilen hükümetin karar ve icraatını denetler, soruşturur, araştırır ve hatta gensoruyla düşürebilirdi.

Devlet bütçesi dahil, A’dan Z’ye her alanda ve her konuda ülke, AK Saray Kararnameleri ile yönetiliyor. Yani “ben de sandıktan çıktım” diyerek TBMM’de (seçilmiş Millet Vekillerinde) olan egemenlik yetkisini Partili Cumhurbaşkanı tek başına kendine almış durumda.

Yine de pahalılık ve işsizlikle başa çıkamadığı için tekrar seçilemeyeceği korkusundan, laik demokratik cumhuriyetin 100. yılında yapılacak seçime giderken AKP Genel Başkanı, gündemi, başta CHP Genel Başkanı, karşıt partileri (muhalefeti) karalama, suçlama ve yargılama üzerine kurduğu anlaşılıyor.

Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı da partisini ve 6’lı Masayı bir yana bırakmış, -Bay Kemal- olarak, AKP’li C. Başkanı R.T. Erdoğan’la “helalleşme”, “hesaplaşma”, “meydan okuma” ve “halka yaranma” yarışında, aday olmaya uğraşıyor.

Üstelik o yolda yurt içinde yetinmiyor, çalışan sınıfları inandıracak somut bir ekonomik program yerine, küresel sermayenin finans merkezlerinde borç -temiz!-  para bulma vaadiyle geziyor?

Onların bu sorumsuzluğuna karşın, iyi ki demokrasi sevdalısı sivil toplum örgütlerinin, yazar-çizerlerin ve gerçek aydınların eleştiri ve demokratik eylemleri cesaretle ve artarak sürüyor. Halk indinde uyarıcı etkisi o düzeye çıktı ki, AK Saray son yayınladığı “dezenformasyon (sansür)” yasasıyla o kesimi susturmak istiyor..

Ancak, ne yapılırsa yapılsın gerçek aydınların ve özellikle genç kuşağın aydınlık gelecek için hiç bir engeli tanımadan savaşımını tırmandıracağı gün gibi açık. Örnek için onlardan birisi, bir televizyon haber-yorumcusu Selçuk Tepeli’nin her akşam sürdürdüğü çabanın, yoğun bir halk desteği aldığına işaret etmem gerekir.

Sanatçı G. Ç.ın gönderdiği eleştirel fotoğrafı da, yürekli bir eylem olarak ve takdirle buraya ekledim.

“Halkı diğerlerine karşı öfkelendirirsek, karınlarının açlığını unuturlar

Charlie Chaplin”

 

G. Ç. Kardeşimizin paylaştığı Şarlo’nun 1950’lerdeki bu ironisi, günümüz gerçeği olmaya devam ediyor. Özellikle bizim ülkemizde.

Yakın tarihte örnekleri çok görülen bu eğilimdeki politikacı tipleri en demokrat ülkelerde bile bir süre de olsa kitle desteğini arkasına alabilmiştir.

Kitlelerin psiko-sosyal yapısını, bir anlamda ortak kitle ruhunu irdeleyen bilimsel araştırmalar*, beyni karartılan yığınların din, mezhep ve etnik duygusallıklarının, önlenemez “tiranlar” yarattığını belgelemiştir. Acı gerçek o ki, kitle psikolojisi bu olaylar karşısında çoğu zaman hukuk dışı uygulamaları ve hatta devlet adına şiddet kullanımını alkışlamıştır. Oy hesabı yapan politikacı, kitlenin bu safça heyecanını ve duyarlığını hep kullanmıştır.

Irkçı Millici (nasyonal) sosyalist Adolf Hitler ile Faşist BenitoMussolini'nin dünyayı kana bulayan ve milyonlarca insan canına mal olan politikalarına, Alman ve İtalyan kitleler, coşku ile güç vermiştir. 1950'lerde ABD'deki McCarthy'izmin bayrağını, emekçi düşmanı beyaz ırkçı yüzbinler sırıtarak taşımıştır.

Ancak görüyoruz ki, demokrasiyi özümsemiş uygar ülkelerde olduğu gibi bizde de artık, nüfusunun çoğunluğunu içeren genç kuşaklar, erişilmez güce sahip olduğuna güvenenlerin (sananların) yaptıklarını, derin bir hüzünle ama tepkili bir sabırla izliyor. Çünkü onlar, yılların birikiminden aldıkları derslerin derinliğini, zenginliğini ve ortak sorumluluğunu özümsemiş olmanın özgüveni içindeler.

Çünkü onlar, değişim ve gelişim özgürlüğünün, “verilmediğini”, “alındığını” geçen hafta sonsuzluğa uğurladığımız CHP Gençlik Kollarında devrimci eylemleriyle tarih olmuş Süleyman Genç ve yoldaşlarının “6. Filo (Yankee) Go Home” diye haykırdığı 1960’ların ikinci yarısından beri çok iyi öğrendiler ve öğretmeye devam ediyorlar.

(*) Kitleler Psikolojisi, Gustave Le Bon, Say yayınevi 2018 - Kesin İnançlılar, EricHoffer, Olvido Yayınevi: 2019

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.