Erol Çevikçe
Dilerim, 1980 ve 2002 Öncesi gibi Olmaz!
Özellikle 2007 seçiminden sonra, toplumsal olaylar üzerine yorum yapan, o denli çoğaldı ki, doğru ve gerçek tam anlamıyla yitip gitti. Halk zaten artık hiç kimseye inanmıyor. Önem verdiği, güvendiği kişiler de, kurumlar da eriyip gittiler.
Internet yazarlığında herhalde dünya şampiyonuyuz. Aklına esen bilgisayarının başına geçtiğinde, kendisini “bir ve tek bilen” sanıyor. TV ekranlarında bağıran çağıran ve pervasızca suçlayan, yargılayan bol sayıda yıldız(!) yorumcu var.
Tarafını belirlemiş ayni yıldızlar, ekranları kimseye bırakmıyor. Bu gibiler, gittikçe saldırganlaştılar. Ve bu curcunaya da, “demokrasimiz güçlendi”, “millet iradesi vesayetten kurtuldu” deniyor.
Halk aslında bu işin içyüzünün ayırtında artık; Reyting uğruna, herkesin bir faturası olduğunu, kimlerin daha ne süre satılmaya devam edeceğini görmüş durumda. Hele ki deprem ve sonrası tırmanan hak-hukuk, ar-namus tanımayan 14 Mayıs seçim propagandası ağızları!
AKP’ye verilen oyun yüzde 90’nı üç seçimdir, sırf “aş ve işi” için sandığa gitmişti. Hatta o kadar ki, hani Tek Adam “halk bu oyu bize Anayasayı değiştirin, diye verdi” derken bile, kendisinin de inanmadığı gözlerinden okunuyordu. Öyle olmasa, enflasyonu mutfakta yüzde 150’lere tırmandırırken, 6 aydır değeri kalmamış para basarak, 14 Mayıs seçim öncesi bol keseden dağıtıp durur mu?
Dünyanın hiçbir gelişmiş demokrasisinde böyle bir “medya garabeti” yok. Sayısız televizyon, binlerce gazete, dergi ve yüz binlerce (belki milyonu aştı) yazar-çizer, uzman yorumcu… Sonuçta kötü para iyi parayı kovar misali, dağarcığı dolu olan okumuş-yazmışlar, sosyologlar ve siyaset bilimcileri bir kenara itildiler.
Nereden geldikleri ve kimin hesabına çalıştıkları bilinen-bilinmeyen bir sürü geveze, yorumcu adı altında -politika pazarının tüccarı- oldular. Her akşam yorgun-argın evine dönen yurttaşımız, Digitürk’e parası yetmediği için artık maç yerine, parti amigolarının çığırtkanlığıyla karnının şişini indiriyor ya da daha da kabartıyor.
Halkın en güvendiği kurumları, kişileri yermek, yargılamak ve de cezalandırmak, yeni yetme şöhret hastaları için gösteri fırsatı. Sonunda, en deneyimli sanılan yazarlarımız, yorumcularımız bile, ezile büzüle günah çıkararak reyting yarışında havlu attılar.
Daha da tehlikelisi, hani kitaplar öyle yazar ya, “Partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurları ve siyasi aktörleridir” diye. Artık bizde hiç de öyle değil. Demokrasimizin vazgeçilmez bir tek unsuru ve aktörü kaldı, o da Partili Cumhurbaşkanımız! “Ne yapar-yapar kalır” diyenleri görmesek te, kendi gitse bile anayasal duruma getirdiği “Tek Adam” rejimine mahkûm olunacağı gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Tüm laik demokratik cumhuriyet sevdalıları olarak tek dileğimiz ve umudumuz, 1980 ve 2002 öncesi olduğu gibi sosyal demokrat yafta altında koalisyon ortaklarıyla denenen hükümetlerin halk indinde düştüğü çaresizliğe-beceriksizliğe, bu kez de 6’lı Masa ayaklarının birbirine dolanması yüzünden CHP’li Cumhurbaşkanı düşmez!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.