Ergün Aydoğan
Vatan, Millet; Vatan elden gidecek mi?
Kontrolsüz sığınmacılar gelecekte ciddi bir tehdit oluşturmayacaksa, Yunanistan’ın sahipsiz adaların işgalini de bir tehdit olarak görmezsek ki bunlar yönetenlerce tehdit olarak görülmediğine göre, görünürde ülke bir tehditle karşı karşıya değil. E zaten komşularımızla ‘sıfır sorun’ politikası gereği düşman bir komşu ülke de kalmadığına... Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından ‘sadece 80 terörist’ kaldığı açıklaması dikkate alınacak olursa, endişeye gerek olmamalı!
Ama öyle değilmiş, tehlike çok büyükmüş!
İktidarın ve iktidar listelerinden seçime giren, ülkenin bayrağına itiraz eden, anayasanın değiştirilemez maddelerine karşı çıkan, özerklik isteyen, federasyonu savunan, birden fazla resmi dil olabilir diyen HÜDA-PAR’ın dışında kalan, CHP ve Millet İttifakını oluşturan partilerin tümü ‘Vatan ve Millet’ düşmanıymış!
Malum seçim sürecindeyiz, bir aydan az bir süre sonra sandık başına gidip ülkeyi yönetecek iktidarı seçeceğiz ama 21 yıldır yönetenlerin meydanlardaki iddialarına bakacak olursak her seçim öncesi ortaya çıkan ‘Beka’ sorunu bu sefer ‘Vatan Millet’ düşmanı partilerin iktidara gelme ihtimali karşısında dikkatli olmalıymışız! Allah muhafaza bu partiler iktidara geliverirse ‘Vatan elden gider’ Millet yok olurmuş!
Türkiye’yi büyütenlerle, Türkiye’yi satanlar karşı karşıyaymış!
Bugüne kadar birçok seçimde olduğu gibi yine bu seçim sürecinde de siyasete dair bir şey konuşulmuyor. İktidar veya iktidara talip olan partiler arasında ülkenin sorunlarına dair tartışmalar, proje yarışları olmuyor. İktidar sürekli olarak ya ‘Beka’ diyor ya da kendisi dışındakileri vatan millet sevgisi olmamak veya inançsızlıkla suçluyor. Tarihi önem atfedilen bu seçimlerde de farklı bir tablo yok. Yine aynı benzer suçlamalar üzerinden seçime gidiyoruz.
Bakın AKP tarafından kurucu genel başkanı Bülent Ecevit’e yönelik hakaretleri yok sayıp, son anda iktidar gemisine tutunan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ‘’Bu seçim geçmiş dönemlerdeki gibi sağ-sol seçimi değil. İnşallah 1 Mayıs’ta vatanımızı küffara teslim etmeyeceğiz’’ diyor.
Küffar aslında kâfir demektir. Kâfir, İslam dini terminolojisinde küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen veya hiç Müslüman olmamış kişiye denir. Türk Dil Kurumuna göre ‘’Müslüman olmayanlar, kâfirler’’ anlamına gelmektedir.
Sırf milletvekili olabilmek için kendileri dışında kalan tüm muhalefeti ‘’küffar’’lıkla suçlamak nedir Allah aşkına. Memleketin bunca sorunu derdi varken bu hakaretamiz dil kabul edilebilir mi?
Bırakınız Adalet Bakanlığından istifa etmeyi, bakanlığı seçim bürosu gibi kullanan Bekir Bozdağ, Önder Aksakal’ın aksine ‘’Bir solcuyu cumhurbaşkanı seçmek için beş tane sağcı ittifak etmiş uğraşıyor’’ diyor
Özellikle iktidar ittifakı içinde yer alan partilerin söylemlerine dikkat edin hiçbirinin gündeminde ülkenin geleceğine dair var olan yakıcı sorunların nasıl çözüleceğine yönelik ciddi hiç bir politikaları yok. Daha çok karşı ittifakı ‘’bölücülükle, ayrılıkçılıkla, vatan sevmezlikle, inançsızlıkla’’ suçlamalardan başka bir şey yok. Sanki bugüne kadar FETÖ ile en yakın işbirliği yapan, İmralı’ya düzenli seferler düzenleyen, Öcalan’ın mektuplarını Diyarbakır meydanlarında okutan bugünkü iktidar değil. Terör örgütleri onların zamanında şehirlerde tüneller kazmamış, barikatlar kurmamış gibi.
Şimdi diyecekleri ‘canım onlar çözüm sürecindeydi!’ peki, yerel seçimler öncesi bir akademisyeni özel olarak İmralı’ya gönderip mektup getirten kimdi? Öcalan’ın kardeşini TRT’ye kim çıkardı? Çözüm süreci çoktan bitmişti ama İstanbul kaybedilmemeliydi. Öcalan’ın çabaları yetmemiş olacaktı ki ‘’Sisi mi, Binali mi’’ dendi yine olmadı. Ha Öcalan terörist değil, PKK’nın kurucusu değilse o başka!
Partili cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır’da ‘’Kandil’den Bay Bay Kemal’i destekleyeceklermiş! Oradan talimat veriyorlar. Benim Kürt kardeşimi de böyle aldatacaklarını zannediyorlar.’’ Sahi İmralı’yla birlikte Kandil’e düzenli seferler düzenleyen, özel ulaklar gönderen kimdi? Biz demiyoruz, PKK yöneticisi Duran Kalkan ‘’PKK ile en çok ilişki kuran Tayyip Erdoğan oldu’’ diyor. Şaşırmadık!
Yani Kürtler iktidarın yanında olursa ‘’Kürt kardeş’’ oluyor, karşı tarafta olursa anında ‘’terörist’’ oluveriyor. Aynı şey FETÖ ile ilgili. FETÖ’ye ait Bank Asya’ya fatura ödeyen vatandaş terörist muamelesi görürken, Pennsylvania’da Fethullah Gülen’i özel olarak ziyaret edip elini öpenler ya bakan ya da en süt düzeyde kamu görevlisi oluyor.
Kimse kimseden daha vatansever, daha inançlı değildir. Kimsenin inancı veya inançsızlığı kimseyi ilgilendirmeyeceği gibi, kimsenin elinde vatanseverlik ölçer metresi yoktur. İktidarın dışında kalanların tümü ‘vatan haini, terörist’ değil, tek vatansever de iktidar değil. 21 yıldır ülkeyi yönetenlerin iktidarı kaybetme korkusu-endişesi ‘akıl ve izan’ duygularını köreltmiş.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.