Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

Siyasette görüşme trafiği, beklentiler...

                           

Mayıs seçimlerini kazanan Erdoğan ve partisi yerel seçimleri kaybetti, 22 yıl sonra ilk kez CHP karşısında ikinci oldu. Millet İttifakı DP hariç SP, DEVA, GELECEK, İYİP ittifak ortakları İstanbul’da aday çıkardı. CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu üçüncü kez sadece AKP’ye karşı değil aynı zamanda Millet İttifakına karşı İstanbul İttifakı diyerek kazandı. Millet İttifakı yerine Türkiye İttifakı diyen CHP seçimlerden birinci çıkarak belediye sayısını ciddi oranda artırdı.

Doğal olarak bu sonuçların siyasette etkileri oldu. CHP ve İYİP genel başkan ve yönetimlerini değiştirdi. Mayıs seçimlerinin etkili aktörlerinden Kemal Kılıçdaroğlu partisi 47 yıl sonra birinci parti olarak başarıl olsa bile genel başkanlık iddiasının devam ettiğini gösteren yurt gezilerine başladı, çıktığı TV programlarında adaylık iddiasını ilan etti.

Yine Mayıs sürecinin etkili siyasi aktörü Meral Akşener yerel seçimlerden sonra yapılan olağanüstü kurultayda aday olmayarak yerini Müsavat Dervişoğlu’na bıraktı.

Erdoğan’a karşı seçimleri kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu partisinin birinci parti olmasına rağmen genel başkanlık iddiasını ortaya koyması, Meral Akşener’in seçimlerden günler sonra sözde ‘çok karşı’ olduğu Erdoğan’la sarayda görüşme yapması oldukça manidardır. Her ne kadar açıklama yapılmasa bile Erdoğan Akşener görüşmesine çeşitli anlamların yüklenmesi kaçınılmazdır. Bu görüşme Akşener veya aileden birisinin ‘Devlet’te aktif görev alması mıdır yoksa İYİ Partinin yeni anayasaya destek vermesi midir; henüz belli değildir!

Ve tabi özellikle muhalif kamuoyunun en çok anlam yüklediği, merak ettiği AKP Genel Merkezinde yapılan Erdoğan Özel görüşmesinden sonra, 11 Haziran’da CHP Genel Merkezinde Özel Erdoğan arasında yapılacak görüşmedir. Yumuşama veya normalleşme olarak adlandırılan süreçle ilgili tarafların beyanları beklediği gibi yumuşama veya normalleşmeyi pek mümkün kılmıyor.

Muhalif kesimler Özel Erdoğan görüşmelerine pek olumlu yaklaşmayarak her zaman olduğu gibi süreci Erdoğan üzerinden okuyarak, seçimlerden yenik çıkmış Erdoğan’ın seçim yenilgisini unutturmak istediği, moral bozukluğunu atmaya çalıştığını ve dahası ‘’Özgür Özel’i tuzağa’’ düşüreceği yönünde kaygıların dile getirilmesi muhalif seçmenin özgüven eksikliğidir.

Oysa Özgür Özel her türlü müzakereye açık olduklarını, hem müzakere hem de mücadele edileceğini dile getirmektedir. Özgür Özel, birinci parti olmanın sorumluluğuyla siyasette diyalog sürecini sürdürürken aynı zamanda önceki anlayışın aksine yakıcı sorunlarla ilgili İstanbul Saraçhane’de ‘’ataması yapılmayan öğretmenler, Ankara Tandoğan’da emekliler, Erdoğan’ın memleketi Rize’de çay’’ konularında tematik mitingler yapması son derece doğru ve yerinde; cepheyi sağlamlaştırmadır. Yani CHP’nin sorun odaklı mitinglerle toplumsal muhalefeti meydanlara taşıması son derece doğru ve yerindedir.

Gelelim yine en çok tartışılan erken seçim isteme konusuna. Özgür Özel’in ben yerel seçimlerde seçmenden erken seçim için oy istemedim, erken seçim istersem seçmenin güvenini kötüye kullanmış olurum çıkışı bir anlamda kendi içinde tutarlı bir davranıştır. Aynı zamanda toplumsal muhalefeti sokağa, meydanlara taşıyarak, toplumda seçime dönük bir talep oluşursa bunu yüksek sesle dile getirir ve yapılacak seçimlerde partimizi iktidar yaparız demekte; CHP’yi iktidar yapamazsam bırakırım iddiasını da dile getirmektedir.

AKP’deki aşırı metal yorgunluk kendi yarattığı sorunlara çözüm üretemediğini, kitlelerde heyecan yaratmadığı, kitleleri umutsuzluğa sevk ettiğini göstermektedir. Mehmet Şimşek’in aldığı tedbirler ekonomik sorunlar altında ezilen kitlelerin sorununa çare olmamakta, emekliler, çalışan kesimlerin geçim zorluğu her geçen gün ağırlaşmaktadır. Türkiye, Mayıs ayında dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkeler Arjantin 288, Suriye 145, Türkiye 69,8, Venezuela 67,8 ilk 3’e girerken, Avrupa’da birinci sırada yer almıştır. Kitleler yönünü AKP’den CHP’ye çevirmiş, Mayıs ayında yapılan 3 anketin ortalamasına göre CHP % 32.2, AKP % 28.9’la ikinci çıkmaktadır.

Erdoğan’ın yeni anayasa yapımına CHP’yi ikna edeceğine dönük iddialar karşısında Özgür Özel’in yeni anayasadan önce var olan anayasaya uyulması gerektiği uyarısı da yerinde olduğu gibi, CHP’nin AKP’nin inşa ettiği rejimi anayasal hale getirecek yeni anayasa sürecine destek vermesi beklenemez.

Siyasette yeni dönem, yeni bir süreç başlamıştır. Muhaliflerin siyaseti AKP üzerinden okumayı, Erdoğan’ın her hareketine ‘anlam’ yüklemeyi bırakıp, CHP’ye ve kendilerine güvenmeleri yeni sürecin olumlu sonuçlanmasının önünü açacaktır…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.