CHP 38. Olağan Kurultayında, ‘’İkinci Yüzyılda Demokrasi ve Birlik’’ sloganıyla 4-5 Kasım’da, 81 ilden gelen 1367 kurultay delegesi, Cumhuriyet’in ve partinin 100. yılında yeni genel başkanı ve yeni parti yönetimini seçti. Siyasi tarihimizde benzeri çok az görülen demokratik bir yöntemle, ikinci turda 812 oy alan Özgür Özel, 13 yıllık mevcut genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu karşısında CHP’nin yeni genel başkanı oldu.

İstanbul İl Kongresinde başlayan menfaat karşılığı oy verme iddiaları kurultay sürecinde devam ettiği gibi, kurultay sonrasında da hız kesmeden özellikle sosyal medyada ‘’para, iş, cep telefonu vb menfaat’’ karşılığında oy verildiği iddialarının dozu artarak devam ediyor. İktidar çevreleri CHP’ye yönelik yapacağı eleştirilerde CHP’lilerin söylemlerini referans göstererek CHP’ye yükleniyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen Tolgahan Erdoğan kurultay sürecinde olduğu gibi kurultay sonrası da Özgür Özel ve özellikle Ekrem İmamoğlu’nun yakın çevresindeki isimlerin delegeleri çıkar-menfaat karşılığında yönlendirdiği iddiaları üzerinden  İmamoğlu'nu yıpratmaya yönelik ağır eleştiri ve saldırgan tutumunu, ispatı olmayan iddialarına devam ediyor.

Aynı şekilde kendisinin ‘değişim’ sürecinin içinde değişimin bir parçası olduğunu, bazı olaylara tanıklık ettiğini iddia eden Erkan Çakır’da isimler vererek menfaat teminine tanıklık ettiğini iddia diyor. Erkan Çakır’ın ekran profilinde ‘’2017-2020 CHP Eski Muş Gençlik Kolları Başkanı, 2018-2020 CHP Spor Kurulu Doğu Anadolu Sorumlusu, ULUMED YİK Genel Sekreteri bilgileri var.

Tolgahan Erdoğan sürekli X sayfasında çeşitli iddialar ortaya atarken, Erkan Çakır’da sürekli bu yönde çektiği videolardaki iddialarıyla sosyal medyanın gündeminde.

CHP’nin değişimini kabul etmekte zorlanan bu çevreler X Spaces Sohbet Odalarında toplanıp, CHP delegelerinin özgür iradeleriyle değil de belli menfaatler karşısında oy verdikleri iddialarını ortaya atarak, kurultaya ‘şaibe’ düştüğünü iddia ediyorlar. Ortaya atılan, adı geçen sayısız isimler bir tarafa. Bir iki gün önce tesadüfen dinlediğim X Spaces Sohbet Odası toplantısında duyduklarıma inanmakta zorlandım. İnanmamı zorlaştıran özellikle iki isim vardı, gazeteci Sevilay Yılman ve gazeteci Nuray Başaran’nın tavırları ve iddialarıydı.

Sevilay Yılman iddiaları ortaya atan Erkan Çakır’a neden savcılığa suç duyurusunda bulunmadığını, kurultayın iptali için neden dava açmadığını soruyor. Söz alan Nuray Başaran, kurultaydan önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini yurtdışından kurultaya özel olarak davet ettiğini, kurultay gecesi Kılıçdaroğlu’nun en yakınında ‘sır odasında’ bulunduğunu, o geceki yaşanan tüm olaylara tanıklık ettiğini söyleyerek. Hem hukukçu hem de gazeteci olarak konuştuğunu söyleyip, kurultayın iptaliyle ilgili dava açabilmek için delege olunması gerektiğini ama zaten bu konuda günlerdir süren bir hazırlığın olduğunu, bilgi ve belgelerin toplandığını, toplanan belgelerin yargıya teslim edileceğini.  Ve en önemlisi ise bütün bu yapılanların, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde olduğunu, önümüzdeki günlerde kurultayın usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle iptali için dava açılacağını iddia ediyor.

Kılçdaroğlu’na yakın çevrelerin iddiaları bir tarafa, yurtdışından özel davetle geldim, sır odasındaydım, o geceki tüm olaylara tanıklık ettim diyen Nuray Başaran’ın iddia ettiği gibi bütün bunlar Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde yapılıyorsa; gerçekten çok yazık ve çok vahim.

Kurultayın üzerinden geçen 15 gün boyunca sosyal medya üzerinden kamuoyu bu iddialarla çalkalanırken, Kemal Kılıçdaroğlu geçte olsa nihayet yayımladığı videoda ‘’gerek sosyal medya, gerek TV programlarında, partimizi ve delegelerimizi yıpratmak için, parti kültürümüzle asla bağdaşmayan çirkin iftiraları üzülerek takip ediyorum. Muhakkak ki bu kumpaslara yeltenen art niyetli gruplar olmuştur ya da olacaktır. Ama partimizi ve delegelerimizi kimsenin yıpratmasına asla izin vermem’’ açıklaması umarız iddia sahiplerinin iddialarına son verir, parti daha fazla yara almaz! Açıklamadaki ‘’muhakkak ki bu kumpaslara yeltenen art niyetli gruplar olmuştur, ya da olacaktır’’ cümlesine dikkat!

Siyasi tarihimizde örneğine pek az rastlanacak bir biçimde demokratik yöntemle genel başkan ve yönetim değişikliğini kabul etmekte, içselleştirmekte zorlananlar bugüne kadar ‘’aman parti yıpranmasın, ŞYZD-Şimdi yeri zamanı değil’’ diyenlerdir. Eleştirilere çok erken başladılar!

Kurultaydan hemen sonra Kılıçdaroğlu’nun, Ankara ve İstanbul’da açmış olduğu ‘ofisler’ yakında ‘ikinci bir genel merkez’ gibi olması sürpriz olmayacaktır…

38. inci Kurultaydan genel başkan olarak çıkan Özgür Özel kendisinden önceki genel başkan Kemal kılıçdaroğlu’na gösterilebilecek en yüksek ‘onur ve saygı’ yı göstermiştir. Artık, Tanju Özcan olayında olduğu gibi ‘’Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na da soracağım’’ benzeri anlayışları bırakıp, önüne, geleceğe bakmalıdır…