Dr. Girayalp Karakuş
Azerbaycan’da Diktatörlük Mü Var?
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşan ülkelerden birisi de Azerbaycan’dır. Bağımsızlığın sembol isimlerinden birisi de Elçibey idi. Elçibey, Türkçü-Turancı ve Atatürkçü dünya görüşüne sahip duygusal bir insandı. Büyük fikirleri vardı. Birleşik Azerbaycan’ı savunuyor, Rusya ve İran’a kafa tutuyordu. Zaten böyle bir yola gitmesi de sonunu getirdi ve darbe ile iktidardan oldu. Elçibey Türkiye ile birleşmeyi savunacak kadar Türkiye dostu bir insandı. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinde de Türkiye’ye büyük pay vermiştir. Ancak Elçibey darbe ile devrildikten sonra iç savaş çıkmaması için iktidardan çekilmiş ve Meclis Başkanı olarak durumu toparlaması için Haydar Aliyev’i çağırmıştır. Haydar Aliyev şaibeli bir seçimle iktidarı Elçibey’den almıştır. Şaibeli seçimdir çünkü bu seçime hiçbir muhalefet lideri katılmamıştır. Elçibey’de buna dâhildir. Aliyev iktidara geldikten sonra yaptığı ilk icraat Rusya ve İran ile ilişkileri toparlamaya çalışmak olmuştur. Bir süre Türkiye ile soğuk ilişkiler de olmuştur. Zira Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinde Türkiye’nin payını azaltmış, projeye Rusya’yı dâhil etmiştir. Haydar Aliyev Sovyetler Birliğinde görev yapmış tipik bir nomenklaturadır. (Bürokratik elit) Tecrübeli bir siyasetçidir. Kafkasya’da Rusya’yı karşısına alarak faaliyet yürütemeyeceğini bildiği için denge politikası izlemiştir. Objektif olarak bakıldığında dış politikada Elçibey’e göre daha gerçekçidir denilebilir. Ancak iç siyasette Azerbaycan’ı sultanistik-otoriteryanizm ile yönetmiştir. Muhalefet bastırılmış, basın-yayın Aliyev’in propaganda aracı hâline getirilmiş ve ülke adeta monist bir anlayışla yönetilmiştir. Tabi durumun bu şekilde gelişmesinde muhalefetin marjinal bir Türkçü siyaset izlemesinin de payı vardır. Bundan dolayı Avrupa Aliyevleri muhalefete göre ehveni şer görmüştür. Muhalefete destek vermemektedir. Aliyev dışarıda ülkenin saygın bir konuma gelmesini sağlarken demokratik kurumsallaşmayı sağlayamamıştır. Ülkeyi otoriter bir biçimde yöneten Aliyev, ölmeden önce anayasa değişikliği yaparak oğlu İlham Aliyev’i ülkenin başına getirmiştir. İlham Aliyev’de babasının yolundan gitmiştir. Dış dünyada Azerbaycan’ı tanıtırken, iç siyasette Azerbaycan’ın hukuk devleti olması yönünde adımlar atmamıştır. Son döneme kadar Azerbaycan’daki gazetelerin belli bölümünün baskıları devlet matbaalarında çıkmıştır. Özgür ve muhalif basından bahsetmemiz son derece zordur. İlham Aliyev Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirerek babasının yolundan denge siyaseti izlemiş ve dış politikada destan yazmıştır. Ancak ülkede yaşanan rüşvet, yolsuzluk ve hukuksuzluklar konusunda aynı başarıyı gösterdiğini söyleyemeyiz. Basında sürekli olarak İlham Aliyev ailesi hakkında olumsuz haberler çıkmaktadır. Örneğin; İlham Aliyev’in yurtdışında banka hesapları olduğu söylenmektedir. Ayrıca Aliyev ailesinin şatafatlı yaşamı da eleştiriler arasındadır. Azerbaycan’da halk düşük ücret ve enflasyonla mücadele ederken Aliyev ailesinin zenginlik içerisinde adeta hanedanlık kurması manidardır.
Sonuç olarak Azerbaycan yeni kurulmuş bir ülke olarak daha çok mesafe kat etmesi gerekmektedir. Özellikle demokratikleşme anlamında söylenebilir. Zira hukukun üstünlüğü ve demokratik kurumsallaşmanın sağlanmadığı monist devletlerin dış dünyada saygı kazanması son derece güçtür. Azerbaycan’a lazım olan ise ilkeli siyasetçiler tarafından yönetilmesidir.