
Bedri Baykam
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Her türlü uydurma dava ile İmamoğlu’na bağ olup sonra da akıl almaz bir kumpasla hapse attıran bu çabalar hâlâ durulmadı. Diğer hedef de büyük bir başarıyla genel başkanlık yapan Özel’i koltuğundan indirmek! Yine “Şunu duydum”, “Bu bana söylendi”, “Öyle dediler” şeklinde tipik alıştırıldığımız havada kalan şahit ifadeleriyle davayı köpürtmeye çalışıyorlar. CHP’yi birinci parti yapan, haftada en az iki veya üç mitingde milyonları bir araya getiren kadroyu durdurabileceklerine ve şevklerini kırabileceklerine inandılar. 30 Haziran tarihinde bir duruşma gerçekleşecek. Türk halkının dilinin bir türlü alışamadığı “mutlak butlan” deyimi, CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihli kurultayını “yok saymak” amacını güdüyor. CHP’nin ileri gelenleri bu davadan bir sonuç çıkmayacağını ve büyük ihtimalle ileri bir tarihe atılabileceğini düşünüyorlar.
KARARDAN NİYE ŞÜPHELİYİM...
Ben CHP yöneticileri kadar iyimser değilim ve “butlan” operasyonunun hedefine yönelik kararın çıkma ihtimali olabileceğini düşünüyorum. Nedeni basit, iktidar “tam saha press” politikası yürütüyor. Fatih Altaylı’nın tutuklanması yine çok üzdü ama şaşırtmadı. İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, MASAK raporundaki mükerrer işlemleri tespit ettikten sonra tutuklandı. Bunu kaç kere duyduk? İBB davasından Av. Yiğit Akalın ve Av. Serkan Günel benzer şeyler yaşayarak adli kontrol ile serbest kalmışlardı. İmamoğlu ve onun en doğal hakkı olan kendini savunma hakkının yargı eliyle yok sayılması yetmiyor, bunu protesto eden avukatların yürüyüş yapması yasaklanıyor! Sonuçtan niye mi şüphe duyuyorum? AKP’liler, CHP’yi gençlik ile barıştıran, enerjisi hiç bitmeyecek şekilde çalışan yeni kadronun tek bir gün kaybetmeden örgütlenmeye devam etmesini ve kendi partileri ile olan farkı yazın daha da açmasını istemezler de ondan! Umarım yanılıyorumdur... Normalde zaten hukuki olarak yeterli veriler elde yok. Temennimiz Özel’in haklı çıkması ve bu davanın yalnız CHP’yi aksatma çabasının güdük bir parçası olarak kalması...
KILIÇDAROĞLU 'YAN CEBİME KOYABİLİRSİNİZ' Mİ DİYOR?
Muhakkak duymuşsunuzdur, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeye gitti ve şayet “mutlak butlan” kararı çıkarsa ne yapacağını sordular. Aynı soru bir hafta kadar önce Özel’e de sorulmuştu ve Özel en kararlı şekilde, “Böyle bir karar çıkarsa ben bunu tanımam, parti aynı kararlılıkla yoluna devam eder” demişti. Ayrıca, milyonların mobilize olacağını ve partiye sahip çıkacağını en gür sesi ile söylemişti. İnsanlar, Kılıçdaroğlu’ndan da benzer bir kararlılığı duymak isterdi. Ama ne yazık ki olmadı. Kılıçdaroğlu, uygun bir üslup ve her tarafa çekilebilecek bir yanıt bularak “Partimi kayyuma terk edemem. Ben kabul etmesem kayyum gelecek. Kayyuma mı bırakayım? Karardan sonra Özel ile oturur, konuşuruz” deyivermiş! Kılıçdaroğlu, aylardır kendisi hakkında devam eden spekülasyonları ortadan kaldıracak değil, maalesef onları tescil edecek bir yanıt vermeyi tercih etmiş! Uzun lafın kısası, “Ben almayayım ama yan cebime koyun” demiş oluyor bu şekilde! Eski genel başkanlar ne zaman partiye davet edilse 6 Nisan olağanüstü kurultayı hariç, kendisi hiçbir zaman icabet etmedi. İmamoğlu cezaevine alınıp Özel maraton Saraçhane mitinglerini başlattığında da Saraçhane’ye gitmedi!
Ne beklerdik? Kılıçdaroğlu’nun kendisinden hâlâ “Bay Kemal” diye bahseden isimlerin dolduruşuna geleceğine, en kararlı şekilde Özel’in direnişine destek vermesini, değil mi? Ama Kılıçdaroğlu, “Tabii ki kabul edilmez, böyle bir karar çıkarsa bunu hangi yolla bertaraf edeceğimizi Özel ile konuşur, uygun çözümü buluruz” diyemedi. Ümit Erkol’un iddialarına verdiği yanıtlar ise daha beterdi, “Benim gelmemin ne zararı var?” Ardından da İmamoğlu için mitingler yapmaya devam etmenin gereksizliğini vurgulayarak “Yalnız hukuk yoluna yoğunlaşmak daha iyi” tarzında sözler söyledi. Ülkemizde demek Kemal Bey hukuka resmen güveniyor! Kendisinin 30 Haziran’dan beklentileri su yüzeyine çıktıkça son aylarda sürülen çatlak kapama boyaları fena halde dökülüyor.
PAZARTESİ NELER GÖREBİLİRİZ?
Pazartesi günü böyle bir karar çıkarsa gerçek bir liderlik yürüten Özel, “Buyurun Kemal Bey, kayyuma vermeyelim, ben size vereyim genel başkan odasını, sonra konuşuruz, çok haklısınız” filan demeyecek. Ama ne yapacağını söyleyeyim: (Bu sözlerim bir kişisel duyum değil, Özel’i çok iyi tanımama ve bugüne kadar söylediği ve yaptığı her şeyi değerlendirmeme dayanıyor) Aynen Saraçhane’deki gibi bütün partilileri genel merkeze davet ederek “Burası kalemizdir, Atatürk’ün partisidir, demokrasinin kalbidir, yurtsever insanların evidir” diyecek ve bu kabul edilemez durum bertaraf edilene kadar genel merkezde nöbet tutacak! Türkiye’nin yine gözü yaşaracak, insanlar genel merkeze akın akın gelecek. CHP ve AKP arasındaki fark en az 2-3 puan daha açılacak. Haksızlık sürdüğü müddetçe de bu fark açılmaya devam edecek. Çünkü anladığımız kadarıyla, Erdoğan’ın çevresinde kendisini sürüklendiği siyasi çöküşün farkına varıp ikaz eden kimseler yok. Kim bilir, CHP’yi bu şekilde hırpalayarak kasımda bir baskın erken seçime gitmek gibi senaryolar var akıllarında. Acaba Kemal Bey’in aklında neler var, onu artık bilemiyoruz!
Umarım yanılırım ve böyle kumpas kararları çıkmaz, pazartesi dava ertelenmesiyle yetinilir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.