
Av. Namık Havutça
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
PKK’nın kendini feshederek silah bırakma kararı alması,
Türkiye’de yıllarca herkese ,büyük acılar yaşatan terörün ,şiddetin son bulması barış ,huzur,özgürlük,ve refahın gerçekleşmesi için büyük bir umuttur.
41 yıllık PKK terörüne ve dökülen kana rağmen Türk ve Kürt halkı arasında kardeşlik ve dayanışma duygusu sarsılamamıştır. Beklenen duygusal kopuş olmamış ve kökü tarihi derinlere inen birlikte yaşama iradesi üstün gelmiştir.
Aklı başında ülkesini ve milletini seven Hiçkimse terörsüz bir Türkiye ve PKK’nın kendini feshetmesinden rahatsızlık duymaz,buna karşı çıkamaz.
Ancak barışı tesis edelim derken ,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerlerine yönelik saldırgan söylemler bu sürece hizmet etmez.
Lozan Antlaşmasının ,
Üniter yapının sorgulanması ,soykırım gibi cümleler demokrasiye ve barışa hizmet etmez.
Tarihi gerçeği bir kez daha altını çizerek söyleyelim ki Unutulmasın .Türkiye 103 Yıl önce,siyasi,sosyal ekonomik ve askeri olarak en zayıf ve en güçsüz olduğu dönemde ,Kurtarıcı Lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ,önce Dünya siyasi tarihinde bir ilk olan “Kuvayi Milliye hareketi “ ile başladığı ,halkımızın emperyalist işgale karşı yaktığı özgür ve bağımsız yaşama yani bağımsızlık ruhunu bütün Anadolu’ya yaymış ve sonra dünya tarihinde eşsiz bir mücadele örneği ile özgürlük ve bağımsızlığını kanla,onbinlerce şehit vererek kazanmış ve LOZAN’da Bütün Dünyaya bu gerçeği kabul ettirerek ,ilan ve tescil ettirmiştir.
Atılan bu sağlam temellerin Türkiye Cumhuriyeti için kıymetini görmek için aynı dönemde kurulan devletlerin bugün hangi noktada olduğuna bakmak yeterlidir.Zira Yugoslavya darmadağın olmuş ,bünyesinden yedi devlet çıkmış,Avrupa’nın gözü önünde 20. Yüzyılın en büyük soykırımı yaşanmıştır.Yine Sovyetler Birliği rejimi aynı sonu yaşamıştır.
Ama Mustafa Kemal Atatürk ‘ün temelini attığı ve ideolojisini oluşturduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti her türlü saldırıya , yaşanan badirelere rağmen dimdik ayaktadır.
PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı sonrası ,terörsüz Türkiye süreci için Kürt siyaseti adına konuşan DEM’li siyasetçilere daha büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.Konuşulan dilin ve söylemin daha özenli olması gerekmektedir .Bu sürece asla hizmet etmeyecek olan Lozan,soykırım ,jenosit vs milletimizin milli hassasiyetlerine yönelik saldırgan dil ve üslup kabul edilemez olduğu gibi yeni nefret tohumlarına yol açacağı gibi terörsüz Türkiye hedefine asla hizmet etmeyecek olmasının da bilinmez gerekmektedir.
Zira gerçek bir barış ,huzur ve mutluluk için ,etnik ve inanç ayrımı olmaksızın herkes için ,daha fazla demokrasi,hukuk devleti,adalet,temel hak ve özgürlükleri hayata geçirmek ,sosyal adaleti ve eşitliği sağlayacak,Türkiye ‘nin AB ‘ye tam üyelik için hayata geçirmek zorunda bulunduğu demokrasi ve insan hakları kriterlerini hızla hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bunun ilk adımı da kayyum uygulamalarından ve seçilerek gelmiş siyasetçilerin başta ,CHP Cumhurbaşkanı Adayı İmamoğlu olmak üzere ,Siyasi Parti liderlerinin ve sadece muhalif olduğu için gözaltına alınan ,sosyal medyada düşüncelerini ifade eden yurttaşlarımızın ve gazetecilerin soruşturma ,kovuşturma ,tutuklama uygulamasından vazgeçilmesi ile başlanabilir.
Ne diyelim ?Umut var mı ? Bence var .Yarın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ,bu güzel ve anlamlı bayramımızın 106 yol önce yaratılan ruhu ile Umutları var etmek bizim evlatlarımıza olan namus borcumuzdur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.