Demokrasi, Hukuk ve ekonomide, dünya gündeminden koptuk. Bu alanlarda siyasi iktidar kendi Dünyasını yarattı. Söz gelimi Cumhurbaşkanı fiyat artışlarını zulüm olarak tarif ediyor. Bu tarif iktisat mantığına , Bu günkü piyasa yapısına uymuyor.
İktidarın bu yaklaşım tarzı; aynı zamanda Türkiye’nin bu iktidar ile hiçbir sorununu çözmeyeceğini gösteriyor. Çünkü doğru tespit ve teşhis olmadan çözüm imkanı da yoktur. Siyasi iktidar bir istikrar programı yapmak yerine, fiyat artışlarını satıcıları suçlayarak , zulümun üzerine gideceğiz diyerek ve polisiye tedbirlerle çözeceğini zannediyor.
Ama gerçekte bu zulmü de aynı siyasi iktidar yarattı. Şimdi altında kaldı.
Piyasanın polisiye tedbirlerle disiplin edilemeyeceğini kestiremeyenler bile geçmişte yaşananlara bakarak bu yolun bir işe yaramadığını görebilirler.
1956 yılında Menderes hükümeti tarafından, olağanüstü ikinci Dünya savaşı yıllarındaki Milli Korunma Kanunu yeniden uygulamaya getirildi. Kanunun iyi tarafı piyasada fiyatları düzenleyici kurumlar oluşturuyordu. Er Balık kurumu ve Petrol Ofisi bu kanun kapsamında kuruldu. Ama aynı kanun kapsamında yapılan fiyat denetimleri kara borsayı, kayıt dışı işlemleri artırdı.
Türkiye de kanundan sonra stokçuluk daha çok arttı. Piyasada denge bozuldu. Enflasyon arttı.
1.AKP iktidarı Tarımı bitirdi ;
Siyasi İktidar , 2006 yılında ‘’Tarımsal destekleme programlarının finansmanı için Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz." diye kanun çıkardı. Ne var ki daha ilk yıl 2007 yılında tarımsal desteklerin milli gelire oranı yüzde 1'in altında kaldı, yüzde 0,67 oldu. Üstelik bu pay bugüne kadar giderek azaldı. 2009 ve sonrasında yüzde 0,6'nın altında kaldı. 2018 yılında yüzde 0,40 oldu.
Türkiye'de tarım politikasının yetersiz, hatta hiç olmaması nedeni ile tarım sektöründe ekili alanlar azaldı. 2003 yılında 40 milyon 644 bin hektar olan tarım arazisi, 2019'da 37 milyon 716 bin hektara ve aynı yıllarda ekili alanlar da 17 milyon 408 bin hektardan 15 milyon 398 bin hektara geriledi.
Türkiye'de tarım alanlarına saldırı, geçmiş hükümetler döneminde başladı. Bugünkü iktidar da endazeden çıkardı. İmar yasaları, mevzi imar planları ve TOKİ'nin tek başına imar planı yapma yetkisi, en fazla ekili alanlara zarar verdi.
Bu gün Döviz /TL kuru yüzde 38 oranında daha yüksektir. Gıda ithalatı da aynı oranda pahalıdır. Üretmeden ithal eden Türkiye de , her kur artışında gıda fiyatları da elbette artacaktır.
2.AKP iktidarı özelleştirme ile piyasada rekabeti bozdu , oligopol piyasa yapısı yarattı.
Et ve Balık Kurumu, üreticiyi istismar etmeden malı uygun fiyata alıyor, üzerine işletme maliyeti koyarak tüketiciye ucuz fiyata satıyordu. Et Balık Kurumu özelleştirildi, aracılar üreticinin malını ucuza kapattı. Hayvancılık geriledi. Aynı aracılar et fiyatını artırdı. Et ithal etmek zorunda kaldık. Toplumun et tüketimi düştü.
Yine ; Telekom bir kamu tekeli iken, özel tekel oldu. Tüketici , internet gibi araçları daha zor ve daha pahalı kullanıyor.
Kâğıt üretimi yapan SEKA özelleştirildi. Özel sektör, 2012 yılına kadar aşırı değer kazanmış olan TL nedeniyle üretim yerine ithalatı tercih etti. 2018 ve önceki birkaç yıl öncesinden başlayarak, TL değer kaybedince bu defa ithalat pahalıya geldi ve kâğıt fiyatları arttı ve aynı zamanda kağıt kıtlığı yaşıyoruz.
3) Devlet dışlandı ve Devlet-Piyasa optimal dengesi bozuldu:
Enerji, ulaştırma ve haberleşme sektörleri, tüm ülkeye yayılan altyapı yatırımları gerektirir. Ayrıca bu yatırımlar tekel niteliğinde olur. Bu tür büyük ölçekli yatırımlar için piyasa ekonomisi yeterli kaynak ayırmakta zorlanabilir. Kaldı ki yeterli sermayeye sahip olan piyasa ekonomisi üretici birimlerinin piyasada tekel olmaları muhtemeldir. Bu alanlarda devletin faaliyette bulunması ve piyasa ekonomisinin yetersizliğini telafi etmesi gerekir. Ama AKP iktidarı devleti parti devleti yaptı ve aynı zamanda piyasadan dışladı. Özel sektör de sosyal fayda değil , kar maksimizasyonu için çalışır. Elbette tek satıcı olarak fiyatları da yüksek tutacaktır.
Şimdi yandaş medya da yanlış yapıyor. Erdoğan’ı götürmek isteyenlerin suni fiyat artışı yarattıklarını yazıyor. ‘’ O zaman halk ta ‘’arada biz ezildik …Madem öğle Erdoğan gitsin de bu fiyat zulümundan kurtulalım ‘’ diyecektir.
Özetle AKP kendi yanlışları altına kalmıştır. Ama mesele halkın bu yanlışların bedelini daha ne kadar süre daha ödeyeceğidir ?