“Türkiye, kutsal kitaplara da geçen Sodom ve Gomorra kentleri ve Lût kavmi gibi anormallik ya da cinsel sapıklık örnekleriyle toplumların ahlâkî çöküntülerine, giderek devletlerin yıkılmasına yol açan ilişkilerin günümüzde yeniden yaygınlaşmaya başlaması karşısında kaygılıdır. Doğru olan normaldedir, kadın ve erkeğin birbirine tamamlamasındadır. Anayasa’mızda belirtildiği gibi ‘Aile, Türk toplumun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.’ (m. 41/I)”
Tıp fakültelerinin mezuniyet törenlerinde genç doktorlara okutulan Hekimlik Andı metninde hastalar arasında ayırım yapılmayacağını belirten somut nedenlere “cinsel yönelim” ibaresinin eklenmesi, uygulamada yol açtığı farklılıklarla tartışma konusu olmaya devam ediyor. Dünya Tabipler Birliği’nin Eylül 1948’de Cenevre’de yapılan 2. Genel Kurul toplantısında kabul edilen, zaman içinde çeşitli değişikliklere uğrayan, son olarak Ekim 2017’de Chicago’da yapılan 68. Genel Kurul toplantısında Türk Tabipler Birliği’nin de katkılarıyla güncelleştirilen Hekimlik Andı’na söz konusu ibarenin de eklenmesi hakkında eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir hukukî değerlendirme yaptı.
“Tıp biliminin babası olarak bilinen eski Yunanlı hekim Hipokrates’in geliştirdiği ahlâkî ilkeler, zaman içinde yapılan bazı değişikliklerle Hipokrat veya Hekimlik Andı olarak geçerliğini koruyor. Bu konudaki kitap ve ansiklopedilerde özgün veya özet metinleri verilen Hekimlik Andı, Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’nin 2017’de güncellenen metninin Türkçe çevirisiyle şöyledir:
‘Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbî bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve meslekî yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit edilsem bile, tıbbî bilgimi, insanlık haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine ant içerim’.
Hekimlerin uzmanlık alanları içinde hastaları arasında hiçbir nedenle ayırım yapmaksızın onları muayene ve tedavi, gerektiğinde ameliyat etmeleri, iyileştirmeye çalışmaları mesleklerinin gereğidir. Cenevre Bildirgesi’ne 2017’e eklenen ‘cinsel yönelim’ ibaresi öncesinde de durum böyleydi. Tıp biliminin babası Hipokrates’in başlattığı, günümüze kadar gelen ve ileride de devam edeceğine kuşku bulunmayan gelenek budur. Hipokrat veya Hekimlik Andı bunu güçlendiriyor. Anayasa’mızın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi de bunu gerektirir. ‘Cinsel yönelim’ ibaresinin hiç gereği yokken Hipokrat veya Hekimlik Andı’na konulmasının sakıncası, eşcinsel birlikteliklere, bazı ülkelerde kabul edilmeye başlayan eşcinsel evliliklere giden yol için zemin oluşturabilmesidir.
O nedenle Türkiye, kutsal kitaplara da geçen Sodom ve Gomorra kentleri ve Lût kavmi gibi anormallik ya da cinsel sapıklık örnekleriyle toplumların ahlâkî çöküntülerine, giderek devletlerin yıkılmasına yol açan ilişkilerin günümüzde yeniden yaygınlaşmaya başlaması karşısında kaygılıdır. Doğru olan normaldedir, kadın ve erkeğin birbirine tamamlamasındadır. Anayasa’mızda belirtildiği gibi ‘Aile, Türk toplumun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.’ (m. 41/I)”