“TL’nin son yıllardaki değer kaybı, özellikle dar ve sabit gelirli insanların, toplumun geniş kesimlerinin ezilmesi, yoksullaşması demektir. Siyasî iktidarın onların ezdirilmeyeceği söylemi lâfta kalmamalıdır. Ekonomi ve maliye bilimlerinin gereklerine uygun, fiyat istikrarını sağlayacak, sosyal adalet ilkelerine ters düşen sonuçlar vermeyecek gerçekçi politikalar izlenmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından biri olan, o nedenle adında ‘Cumhuriyet’ sözcüğü yalın hâli ile yazılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın günümüzdeki en önemli görevi budur.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün (20 Haziran 2024) Chatham House tarafından düzenlenen Londra Konferansı 2024’te yaptığı konuşmada “Piyasa, ortaya koyduğumuz programın enflasyonu düşüreceğine ikna olmaya başladı” diyerek, enflasyonun yıl sonunda “yüzde 30-40’lı seviyelere, 2025 yılında yüzde 10 seviyesine ve 2026’da tek haneli rakamlara ineceğini” belirtti. Bu konuda eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir değerlendirme yaptı:
“Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek tarafından yapılan açıklama umut verici, ama gerçekçi görünmüyor. 2024 yılı ortasında, Haziran ayındayız. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Mayıs 2024 ayının Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) üzerinden belirlenen yıllık enflasyon oranı % 75.45. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in hesabına göre bu rakam, 2024 sonuna kadar % 75.45 – 30.00 = % 45.45 veya daha iyimser bir tahminle % 75.45 – 40.00 = % 35.45; 2025’te % 45.45 – 35.45 = % 10.00 veya % 35.45 – 25.45 = % 10.00; 2026’da tek haneli olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın da orta vadede hedeflediği % 5’e inecektir. Ne var ki, son zamanlardaki gelişmeler bu yönde olmadı. Örneğin Nisan 2024’te yıllık enflasyon oranı % 69.80 idi.
Akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından Mayıs 2024 için hesaplanan yıllık enflasyon oranı yıllık % 121.98’dir.
Her durumda Türkiye, enflasyon sorununa bir çözüm bulmak zorundadır. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, 21. yüzyılda 6. yüzyılda konmuş naslara göre yürütülen, Merkez Bankası’nı sürekli faiz indirimine zorlayan, politika faizi oranını % 8.5’e kadar indirten bir malî politika devraldı; bunun ‘rasyonel’ (akılcı) olmadığını söyledi. Ama henüz kendisinden bekleneni de veremedi. Bu arada Merkez Bankası iki başkan (guvernör) değiştirdi. Tekrar yükseltilen politika faiz oranı hâlen % 50’dir.
Ulusal para birimimiz Türk Lirası (TL), faiz indirimi zorlamalarından ve önlenemeyen enflasyondan olumsuz etkilendi; satın alma gücünü kaybetti; yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybına uğradı. TL’nin değer kaybı, özellikle dar ve sabit gelirli insanların, toplumun geniş kesimlerinin, memur, işçi ve emeklilerin ezilmesi, yoksullaşması demektir. Siyasî iktidarın onların ezdirilmeyeceği söylemi lâfta kalmamalıdır. Ekonomi ve maliye bilimlerinin gereklerine uygun, fiyat istikrarını sağlayacak, sosyal adalet ilkelerine ters düşen sonuçlar vermeyecek gerçekçi politikalar izlenmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından biri olan, o nedenle adında ‘Cumhuriyet’ sözcüğü yalın hâli ile yazılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın günümüzdeki en önemli görevi budur.”