Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tıp fakültelerinin kontenjanlarını her geçen yıl artırıyor. Bu yılki kontenjanın 18 bin 18’i devlet ve vakıf tıp fakültelerine verildi. Ek olarak devlet üniversitesi tıp fakültelerine bin 795, vakıf üniversitesi tıp fakültelerine 2 bin 137 yabancı öğrenci kontenjanı açıldı.
Tıp fakültesi sayısı ve kontenjanların fazlalığının, nitelikli tıp eğitimini giderek kötüleştirdiğini belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB), paylaştığı yazılı açıklamada, “Bu kadar tıp fakültesine ihtiyaç olup olmadığı ve niteliğin sürdürülüp sürdürülemeyeceği daha fazla tartışılmalı ve değerlendirilmeli” ifadelerini kullandı.
Diken'in yer verdiği bilgilere göre; Sağlık Bakanlığının kendi insan gücü planlama raporunda 2017’den itibaren toplam tıp fakültesi kontenjanının yıllık 5 bin 250’ye düşürülmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak 2023’e gelindiğinde öngörülen sayının neredeyse dört katı kontenjan arttırıldığı görülüyor. Tıp fakültelerindeki toplam öğrenci sayısı 2022 itibarıyla 112 bin 58 olduğunu hatırlatan TTB açıklamada, “Nitelikli hekim yetiştirme olanaklarından uzağız. ‘Giderlerse gitsinler’ anlayışıyla her geçen ay artan hekim göçünün kontenjan artışları ile telafi edileceği düşünülüyor. Fakat tam tersi bir tablonun oluşacağı ve eğitim niteliğinin düşmesinin daha fazla hekimin yurt dışına gitmesine yol açacağı görülüyor. Yurtdışına beyin göçü bu şekilde devam edecek ve bu durum ülkemiz adına gelecek açısından çok ciddi bir kayıp olacak” dendi.
Sadece İstanbul’da 30 tıp fakültesi var
Türkiye Avrupa’da en çok tıp fakültesi olan ülke. Avrupa’da nüfusça Türkiye’ye yakın ülkeler olan Britanyya ve İrlanda’da toplam 61, Fransa’da 54, İspanya’da 44, İtalya’da 47 ve nüfusu yaklaşık aynı olan Almanya’da ise sadece 43 tıp fakültesi var. 2023 itibariyle Türkiye’de 128 tıp fakültesi bulunuyor. Bunların 91’i devlet, 37’si vakıf üniversitelerine bağlı. Bu tıp fakültelerinin 76’sı mezun veriyor. En çok tıp fakültesi, yine üç büyük ilde açıldı. İstanbul’da 30, Ankara ‘da 13, İzmir’de sekiz tıp fakültesi bulunuyor. 11 ilde iki ila dört arasında tıp fakültesi var. Başka bir deyişle, 60 ilimizde tıp eğitimi veriliyor. İki tıp fakültesi de Türkiye sınırları dışında Suriye ve Özbekistan’da.
Dört tabela tıp fakültesi
TTB tespitlerine göre tıp fakültelerinin 87’si bu yıl öğrenci alacak. Dört tıp fakültesi ise (Hacettepe Üniversitesi Beytepe, Suriye Çobanbey, Özbekistan İbn-i Sina, Türkiye Uluslararası İslam Bilim Üniversitesi tıp fakülteleri) kontenjan açmamış tabela tıp fakültesi konumunda. Mevcut 37 vakıf tıp fakültesinin 33’ü ilk kez bu yıl öğrenci alacak. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi tıp fakülteleri de öğrenci almıyor. Yanı sıra 14 tıp fakültesinde eğitimin bir kısmı ya da tamamı başka bir tıp fakültesinde yürütülüyor Bu tıp fakülteleri altyapı, eğitici insan gücü ve olanakları açısından henüz eğitime hazır değil.
'Yeterli öğretim üyesi yok'
Devlet tıp fakültelerinin 32’sinin kendi hastanesi yok. Bunların Sağlık Bakanlığı hastaneleriyle ortak kullanım işbirliği protokolleri var. Bir tıp fakültesi ise kendi hastanesine ek olarak Sağlık Bakanlığı hastanesiyle ortak kullanım işbirliği protokolü yapmış. Vakıf tıp fakültelerinden 10’unun özel hastanelerle işbirliği protokolleri olup, uygulama eğitimleri için öğrencilerini devlet hastanelerine gönderiyor.
TTB’nin üzerinde durduğu tıp eğitimiyle ilgili diğer aksaklıklar şöyle:
*Tıp fakültelerin çoğunda, insan gücü ve altyapı olanakları nitelikli eğitim verilebilmesinin önünde önemli bir engel. Yeni açılan fakültelerin öğrencileri başka fakültelerde eğitim aldıklarında, bu yükü üstlenen fakültelerdeki öğrenci sayılarında önemli artışa yol açıyor. Bu da tıp eğitimindeki birebir ve küçük gruplarla yapılan özellikle hasta başı eğitimlerinde daha çok öğrencinin bulunmasına ve öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayılarını çok artırıyor. Eğitimin niteliği düşüyor.
*Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı devlet tıp fakültelerinde ortalama 7,51 iken vakıf tıp fakültelerinde bu oran 4. Ancak bu veri tek başına yetmiyor. Tıp fakültesinin eğitim ortamı için hasta bakımından idari personeline, bütüncül bir çalışma yürütülmesi gerekiyor. Türkiye’de internlerin kendilerine ‘intahdem’ diyerek eğitim dışı hangi faaliyetleri yapmak zorunda bırakıldıklarına da işaret ettikleri düşünüldüğünde eğitim niteliği açısından akademik kadro sayı ve dağılımındaki sorunların ötesinde bir kuruluş sorunu olduğu görülüyor. Sadece tıp eğitimi ile sınırlı olmasa da, öğretim üyelerinin niteliği de tartışma konusu. Çoğu tıp fakültesinde akademik geçmişi ve yeterli uzmanlık deneyimi olmayan doktorlar öğretim üyesi kadrosuna alınarak ders veriyor.
Kriterleri uymayan fakülteler açılıyor
*Yeni açılan devlet veya vakıf tıp fakültelerinin birçoğu YÖK’ün ilgili asgari koşullarına uymuyor. Bu nedenle de akredite edilmiyor. Kriterlere uymayan tıp fakültelerinin açılması veya bunların eğitime uygun olup olmadığının denetlenmemesi ise niteliksiz tıp eğitimini ortaya çıkaran önemli etkenlerden.
*Bazı vakıf üniversiteleri, tıp fakültelerinin özel sağlık kurumlarıyla afiliye olarak eğitimlerini sürdürüyor. İlgili kanuna göre, vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerine eğitim ve öğretim hizmetlerinin sunumu için asgari 200 yatak kapasitesine sahip ve YÖK’ün kriterlerine uygun bir hastaneleri olması koşulu var. Hatta iki yıl içinde bu yükümlülüklerini yerine getiremeyen vakıf üniversiteleri tıp fakültelerinin kapatılacağı ve YÖK tarafından kendilerine öğrenci kontenjanı verilmeyeceği hükmü var. Ancak en az 200 yataklı hastanesi olan sadece 12 adet vakıf tıp fakültesi bulunuyor. Diğerleri çeşitli özel hastanelerle anlaşarak sorunu çözmeye çalışıyor.
*Bu kadar yaygın tıp fakültesi olduğu halde, altyapısı yetersizliğine rağmen öğrenci almaya devam eden, eğitimin tamamı ya da bir bölümü başka yerlerde olan tıp fakülteleri bulunuyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesinde farklı şehirlerde 11 tıp fakültesi var. Bunlardan sadece ikisinde temel tıp eğitimi kendi fakültesinde veriliyor. Kalan dokuz fakülte temel tıp eğitimi için öğrencilerini başka fakültelere gönderiyor. Dünyada bir üniversiteye bağlı 60 civarında eğitim araştırma hastanesi ve 11 tıp fakültesinin olduğu ancak yüzde 90’ında temel tıp eğitiminin verilemediği başka bir ülke yok.
*Devlet ve vakıf üniversitelerinin tümü değerlendirildiğinde; İstanbul’da 280, Ankara’da 104, İzmir’de 65, diğer illerde 370 olmak üzere toplam 819 tıp fakültesi öğretim üyesi kadrosu boş.
Parayı veren daha düşük puanla giriyor
*Devlet ve vakıf tıp fakülteleri açısından bir diğer önemli fark vakıf tıp fakültelerine giren öğrencilerin sınav sonuçlarına göre düzeyleri arasındaki farklılıklar. Vakıf tıp fakültelerine burslu olarak yüksek puanla öğrenci alınıyor. Ancak ücretli olarak alınan öğrenciler vakıf tıp fakültelerinde oldukça düşük puanla kabul ediliyor. Örneğin 2022’de en yüksek taban puan olarak 536.20 ile öğrenci alan bir tıp fakültesinin, ücretli olarak aldığı grupta taban puanı 427.53. Aradaki 108 puan farkı oldukça büyük. Başka bir fakültede en yüksek taban puan 500.86 iken, taban puan 414.69. Burada da aradaki fark 86.17 puan. Öğrenci niteliğindeki bu fark, eğitim niteliğini de etkiliyor. Vakıf tıp fakültelerinde taban puan açısından değerlendirildiğinde en düşük devlet tıp fakülteleri ile aralarında en az 35-40 puan gibi bir fark mevcut.
*Bir diğer önemli konu tıp fakültelerinin akreditasyonu. Bu konuda Tıp Eğitimi Programlarını Değerlendirme Ve Akreditasyon Derneği (TEPDAD) Türkiye’de tıp fakültelerinde eğitimin değerlendirilmesinde önemli bir kurum. Dernek Türkiye’deki tıp eğitimi programlarının ulusal ve uluslararası ölçekte akreditasyonunu sağlıyor. TEPDAD tarafından devlet tıp fakültelerinin 36’sı, vakıf tıp fakültelerinin 8’i akredite edildi. Başka bir deyişle Türkiye’deki her üç tıp fakültesinden ikisi akredite değil.
*Sağlık sistemindeki özelleştirme, tıp eğitimini de giderek içine alıyor. Her geçen yıl vakıf adı altında özel tıp fakülteleri açılıyor. Başarılı, dereceye girmiş öğrencileri bursla alırken diğer öğrencilere parayla eğitim veriyorlar. Bu yıl tıp fakültelerinin yıllık ücretleri 530 binlere ulaştı. Bu tıp fakültelerinin bazıları ekonomik gücünü de kullanarak köklü tıp fakültelerinin öğretim üyelerini kadrosuna alarak ve öğrencilere diğer burs, yurt ve ekonomik yardımlarla dereceye giren öğrencileri bünyesine kazandırmakta zorluk çekmiyor. Bu durum devlet tıp fakülteleri ile vakıf tıp fakültelerindeki tercih oranlarını da gittikçe tersine çeviriyor.
TTB tıp eğitiminde yaşanan sorunların çözümü için şu önerilerde bulundu:
*Tıp fakültelerinin kontenjanlarının her geçen yıl azalması gerekirken arttırılmasına son verilmeli. Bu nitelikli eğitimin önündeki en büyük engel olarak durmaktadır.
*Gecekondu tıp fakültesi açılmasına son verilmeli. Yeni açılan tıp fakülteleri hem fiziki koşullar hem de insan gücü birleştirilerek daha nitelikli duruma dönüştürülmeli.
*Devlet tıp fakültelerine ekonomik destekle birlikte araştırmanın ve eğitimin niteliği arttırılmalı.
*Devlet ve vakıf adı altında özel tıp fakülteleri arasındaki her türlü ayrıma son verilmeli.
*Eğitim ücretsiz, ulaşılabilir, eşit ve adil olmalıdır.
*İletişim becerilerinden toplumcu ve bütüncül yaklaşıma sağlığın tüm belirleyicilerini de gözeten ve etik değerlerin kazandırıldığı nitelikli bir tıp eğitimi olmalı.