Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, bunun nedenlerini ve Delta varyantının beyne etkilerini şöyle açıkladı:
Nörolojik açıdan Covid 19’un gerek epilepsi nöbeti, gerekse beyinde enfeksiyon yapabileceğinin daha önce bilimsel platformlarda da konuşulduğunu anlatan Prof. Dr. Uludüz, hastalığın inme (felç) riski de yarattığına dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu:
“Biz Covid’de şunu öğrendik. Hasta bize bazen hiçbir enfeksiyon bulgusu göstermeden inme tablosu ile gelebiliyor. Oysa bir kişinin inme geçirmesi için birtakım risk faktörleri taşıması gerekiyor. Tansiyon, şeker, kolesterol, ileri yaş, kalp hastalıkları gibi faktörler inmeyi tetikliyor. Ancak bu hastalarda hiçbir risk faktörü olmadan direkt inme ile geliyor. Genellikle de genç hastalar bunlar. Covid teşhisi alanlara tedavi sırasında pıhtılaşma faktörüne de bakılır ve kan sulandırıcı ilaç da verilir tedavide. Ama ‘asemptomatik’ dediğimiz, hastalığı hiç belirtisiz ya da hafif geçirenler bu anlamda kontrolsüz bir süreç geçiriyor.
Bu kişilerin serum antikor düzeyleri de daha düşük oluyor. Yani hastalığa karşı güçlü bir bağışıklık gelişmiyor. Bu da tekrar Covid’e yakalanma riskini yükseltiyor. İlk enfeksiyonda akciğerde bir hasar kalmışsa, uzun vadede zararı daha yüksek olabiliyor. Tekrar Covid geçirme riski daha yüksek bu kişilerin. İşte bu kişiler, üstelik genç hastalar, Covid’den değil, inme yüzünden hastanelik oluyor. O nedenle ‘Nasıl olsa ben bunu geçirdim’ ya da ‘Ben gencim, bana bir şey olmaz’ dememek gerekiyor. Şu anda yoğun bakıma gençler daha çok girmeye başladı.”
“GRİP İLE COVİD BİR ARADA GÖRÜLÜRSE İNME RİSKİ KATLANIR”
Prof. Dr. Derya Uludüz, Eylül ve Ekim aylarında beklenen influeanza (grip) sezonu ile birlikte inme vakalarının daha da artabileceğine işaret ederek şu uyarılarda bulundu:
“Kışa gireceğiz ve grip dönemi gelecek. İkinci dalgadan bahsediyoruz ama hala birinci dalganın etkisinden kurtulmuş değiliz. İngiltere’de yapılan bir başka araştırmaya göre yaklaşık 2 bin vaka incelendi ve Koronavirüs’ün grip virüsünden çok daha yüksek oranda inmeye yol açtığı ortaya kondu.
100 Korona hastasından 2 ila 3’ünde inme görülüyor. Bu, oldukça yüksek bir rakam aslında. İnfluenza dediğimiz grip mikrobunda ise inme riski binde 5 civarında. Yani Covid, 6 kat daha yüksek riskli inme açısından. Ama grip ve Covid bir arada görülürse, inme riski çok çok daha fazla artacaktır. O nedenle grip mevsimi de başlamadan önlemlerimizi sıkılaştırılmalı kişisel olarak korunmayı ciddiye almalıyız.”
“BELİRTİSİZ GEÇİRENLERİN ALZHEİMER RİSKİ DE YÜKSEK”
Prof. Dr. Derya Uludüz, Covid 19 geçiren hastaların ileride Alzheimer, demans gibi nörolojik hastalıklarla da karşı karşıya kalabileceğini anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: “Covid geçiren birinin akciğerlerinde oluşan lezyonun uzun vadede nasıl bir etki bırakacağı konusu bilim dünyasını endişelendiriyor. Yine İngiltere'deki bir çalışmaya göre bundan 2- 3 sene sonra vakaların yüzde 33’ünde Alzheimer ya da demans gibi tabloların görülebileceği öngörülüyor. Çünkü daha öncesinde SARS ve MERS virüslerinde bu deneyimlendi. O hastaların bir kısmında uzun vadeli Alzheimer ve demans gelişti.
Çünkü akciğer lezyonu olduğunda, eğer sekel olarak orada kalırsa, ki Koronavirüs gerçekten ciddi akciğer problemleri yaratıyor, hastanın oksijen kapasitesi olumsuz etkileniyor. Bu da ileriki dönemlerde beynin yeterince oksijen alamamasına, bazı hafıza bölgelerinin hasarlanmasına yol açıyor. Bu da uzun vadede demans ve Alzheimer’ı beraberinde getiriyor.
Öyleyse biz aslında bu virüsten korunarak ileriki yıllarda gerek akciğer gerekse beyin sağlığımızı da korumuş olacağız. Asemptomatik geçirenlerin yüzde 65’inde akciğerde lezyonlar saptanmış. Bu kişiler sadece inme değil, uzun vadede Alzheimer için de riskli hale geliyor. Demek ki semptomatik vs farketmiyor, hepimiz risk altındayız ve korunmaya çok dikkat etmemiz gerekiyor.”
ŞİKAYETLER FARKLI VE DAHA ŞİDDETLİ
■ Çoğalma hızı, ilk ortaya çıkan Covid-19'dan 1000 kat daha hızlı,
■ Bulaşma hızı yüzde 60 daha fazla,
■ Hastaneye yatış gereksinimi daha sık,
■ Gençlerde ve çocuklarda görülme sıklığı çok yüksek,
■ Şikayetler farklı ve daha şiddetli,
■ Aşıların etkinliğini azaltıyor.
Birlikte ele alındığında, araştırmalarla elde edilen veriler şu anlama geliyor… Tüm aşılar, Delta'ya karşı diğer türlerden daha az etkinlik gösteriyor. 2 doz aşılama, Delta'ya karşı en iyi korumayı sağlıyor. Tek doz, korumayı azaltıyor, enfeksiyon riskini artırıyor. mRNA aşıları, 2 dozda diğer aşılardan daha etkili oluyor. Tek doz Sinovac inaktif aşısı, oldukça etkisiz ama 2 dozda ciddi Covid-19 şikayetlerinden koruyor. İlaç şirketleri, bu veriler ışığında dolaşımdaki varyantlara karşı etkinliği artırmak için destek dozları geliştirmeye başladı. Pfizer, Delta varyantına karşı daha güçlü etki sağlaması beklenen bir destek doz için FDA onayı almayı planlıyor. Bu arada maske-mesafe ve hijyen de etkili bir koruma sağlamaya devam ediyor.
En fazla Delta varyantının görüldüğü Hindistan'da bir kardiyolog, eskiden yılda dört hastada küçük kan pıhtılarının kangrene yol açtığını, şimdi ise bu durumun her hafta bir kişide görüldüğünü söyledi. Delta varyantıyla birlikte, küçük kan pıhtıları ile tıkanan damarlar kangrene, şuur kaybına, felce, kalp krizine yol açabiliyor. Ayrıca, karın ağrısı da Delta varyantının yaygın bir belirtisi ve nedeninin bağırsakları besleyen kan damarlarında oluşan kan pıhtılarından kaynaklandığı düşünülüyor. Delta varyantında çok büyük bir sorun ve aniden gerçekleşen ölümlerin çoğunun altında bunun yattığı düşünülüyor. Genellikle bacaklarda başlayan ve daha sonra kalbe veya akciğerlere doğru ilerleyen kan pıhtıları, damarlarda kan akışını kesiyor.
İngiltere'de her gün güncellenen ‘Zoe Covid Study' uygulaması, klasik Covid belirtilerinin değiştiğini gösteriyor. Artık nefes darlığı ve ateş gibi belirtiler, ilk 5'te bile yer almıyor. Ancak en yaygın görülen belirti baş ağrısı. Bu baş ağrısı, ağrı kesicilere karşı dirençli ve şiddetli, zonklayıcı, baş-boyun hareketleriyle tetiklenen tarzda. Delta varyantıyla artan baş ağrıları, sistemik iltihaplanmaya ek olarak burun boşluğu içindeki koronavirüslerden kaynaklanıyor. Diğer en yaygın belirtiler sırasıyla, burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı yer alıyor. Delta varyantı çok hızlı yayıldığı için beyni tutma ihtimali de çok yüksek… Şuurumuzu, solunumumuzu ve tansiyonumuzu kontrol eden beyin sapını tutan varyant, şuur kaybına yol açabilir. Uzun vadeli Alzheimer ve demans tablosunu ortaya çıkarabilir.