Cumhuriyet'te yer alan habere göre,
90’lı yıllardaki terör eylemleriyle belleklere kazınan Hizbullah’ın 2000’deki Beykoz operasyonuyla terör eylemlerine son verilmişti. Ancak Hizbullah; söz konusu operasyonun ardından Mustazaflarla Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) adıyla dernekleşti.
Dernek 2012’de kapatılınca Hizbullah, propaganda olanağını arttırmak için 2013’te HÜDA PAR adıyla partileşerek siyasallaştı. HÜDA PAR, AKP’nin desteğiyle Meclis’te siyasi faaliyetlerini sürdürüyor. Hizbullah bir taraftan da Ürdün’e uzanan medrese ağı İttihad’ul Ulema ve MEB yapılanması olarak bilinen PSP ile de dini eylemlerine devam ediyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Yeni bir paralel yapının milli bünyemize sızmış olup olmadığını derhal sorgulamak gerekmektedir” çıkışı dikkat çekmişti. Bahçeli’nin ardından basın danışmanı Yıldıray Çiçek’in de bu ifadeye ilişkin 15 Temmuz anımsatması yaparak, “Devlet yapısı içinde hiç kimse, kendi saplantıları, takıntıları yahut birilerinin hücresel hesapları uğruna ülkenin milli kadro genetiğini değiştirmeye kalkışmamalı” ifadesiyle siyaset hareketlendi. Türkiye’nin referans gazetesi Cumhuriyet; “tarikat-siyaset-ticaret” sistemiyle Türkiye’yi kıskaç altına alan yeni paralel yapılar cemaatleri mercek altına aldı.
‘DOMUZBAĞLI’ TERÖR: HİZBULLAH
Cumhuriyet; iktidarın gözdesi Menzil cemaatindeki iç çatışmayı, Nurcular ve Süleymancıların kamudaki güçlerini, eğitimdeki Erenköy kuşatmasını deşifre etti. Türkiye’deki cemaat kuşatmasındaki bir tehlike ise dernekleşen ve siyasallaşan Hizbullah... Hizbullah; 1979’da Hüseyin Velioğlu’nun elebaşılığında “İslam Alimleri Cemaati” adıyla Batman’da ortaya çıktı. İlim Kitabevi etrafında gelişen oluşum; cami merkezli “hücresel bir örgütlenme” modeline gitti.
Eylem bölgesi olarak kendisine Güneydoğu Anadolu bölgesini belirleyen örgüt; Velioğlu’nun liderliğindeki İlim grubunun “cihatçı” anlayışının örgütte ağır basmasıyla “İlim ve Menzil” olarak ikiye bölündü. Hizbullah adını alan İlim grubu; 1991-2001 yıllarında arasında PKK terör örgütüne, Menzil grubuna, Türkiye genelinde ikna edemediği dini kişi ve çevrelere yönelik terör eylemleri gerçekleştirdi. Bu dönemde örgüt, özellikle “domuzbağı cinayetleri” olarak anılan cinayetlerle ön plana çıktı.
Soldan sağa: Velioğlu'nun yardımcılarından ve Hizbullah'ın mevcut elebaşısı Edip Gümüş, Hizbullah silahlı kolu sorumlusu Cemal Tutar, Hizbullah'ın yetkilileri Mehmet Sudan ve Hacı Bayancuk.
‘UMUT DAVASI’ BAŞLATILDI
Örgüt, 17 Ocak 2000’deki “Beykoz Operasyonu” ile çökertildi. Velioğlu bu operasyonda yaşamını yitirirken terör örgütünün arşivi de ele geçirildi. Bu arşiv katledilen Cumhuriyet yazarları Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı başta olmak üzere 22 faili meçhul cinayetin görüldüğü “Umut Davası” ile “Hizbullah Çatı Davası”nı başlattı. Hizbullah’a yönelik 17 bin civarında tutuklama gerçekleşti.
Beykoz Operasyonu’nda gözaltına alınan örgütün yönetim kadrosundaki Cemal Tutar; mahkemeye sunduğu 240 sayfalık son savunmasında; Türkiye’yi “İslam dışı bir memleket” olarak niteleyip, Müslümanların Türkiye’de cemaatleşmesinin dini zorunluluk olduğunu, terör örgütünün de bu zorunluluğu yerine getirmek için kurulduğunu savundu.
DEVLETİ BERTARAF ETMEK İÇİN HAREKET ETTİLER
Türkiye’nin “laik rejimine” yönelik terörist Tutar; savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Devlet rejimi gayrî İslami bir rejimdir. Bize göre bu sistem zulüm sistemidir. Hizbullah cemaati bu zulmü mümkünse bertaraf etmek ya da en azından asgari saviyeye düşürmek için Müslüman halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine inanır” ve “Cihat ancak ‘canın, malın, ırzın ve vatanın müdafaası’ ve ‘Allah’ın dinine yönelik yapılan davete engellerin kaldırılması’ halinde caiz olur. Hizbullah cemaati ancak bu iki durumdan dolayı şiddete başvurmuştur. Yaptıklarımızdan iftihar ediyoruz.”
‘TEKRAR ŞİDDETE BAŞVURMA POTANSİYELİNE SAHİP ÖRGÜT’
Diyanet’in tarikatlar raporunda “Mustazaflar Hareketi (Hizbullah)” başlığıyla söz konusu yapı için dikkat çeken bir uyarı da bulunuluyor. Raporda “Hareket, tarihinde yaşananlardan dolayı kimilerine göre tekrar şiddete başvurma potansiyeline sahiptir. Hareket yoğun bir şehitlik vurgusu üzerinden kendi bağlılarını aksiyoner hale getirmekte ve onların harekete bağlıklıklarını bu şekilde diri tutmaktadır. Hareketin İran’la olan ilişkisinin son tahlilde hangi nitelikte olduğu bilinmemektedir” deniliyor.
DERNEKLERİ MUSTAZAF-DER, PARTİLERİ HÜDA PAR
Diyanet’in gizli tarikatlar raporunda terör örgütünün Beykoz Operasyonu’nun ardından varlığını hala sürdürdüğü de belirtiliyor. Raporda bu süreç: “Dağılan hareket 2004’te Mustazaflarla Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) adıyla dernekleşerek, hem mağdur kabul ettiği tutuklu müntesiplerine ve onların yakınlarına sahip çıkmak suretiyle toparlanmaya başlamış, hem de legal (yasal) alanda faaliyette bulunmayı tercih etmiştir. Her ne kadar ‘tağûtî’ (hak yoldan saptıran) sistem ve ‘darülharb’ (savaşılacak memleket) kabul ettikleri devletin denetimine girerek faaliyetlerine devam eden dernek; 2012’de Hizbullah’ın devamı olma gerekçesiyle kapatılmıştır” sözleriyle aktarılıyor.
NASIL PARTİLEŞTİ?
Mustazaf-Der’in kapatılmasının ardından ise örgütün faaliyetlerini yine yasal yolla sürdüğünün vurgulandığı raporda bu süreç “Derneğin kapatılmasından sonra propaganda imkanı derneğe göre daha iyi olmasından dolayı hareket partileşme kararı almış ve 2013’te Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) adıyla partiye dönüşmüştür” ifadeleriyle anlatıldı. Mustazaf-Der’in başkanlıklarını yapan İshak Sağlam ve Mehmet Hüseyin Yılmaz, HÜDA PAR’da da genel başkanlık görevi yapmıştı. Bu iki isim halen partide aktif rolde bulunuyor.
ÖRGÜTÜN AMAÇLARI PARTİ PROGRAMINA EKLENDİ
Bu kapsamda örgütün partileşmesiyle fikirlerini siyasi alanda yayma olanağı geliştirdi. HÜDA PAR’ın parti programında; “sistemi toplumun inanç değerleriyle uyumlu hale getirmek”, “medreseleri ihya edip zorunlu eğitim programına sokmak” ve “karma eğitimi kaldırmak” hedefleri yer alırken; “Laik eğitim, bireyi maneviyatından uzaklaştırdığı için kız çocuklarının okumasına engel oluyor”, “anayasada Türklük vurgusu yapılmamalı” ve “miras paylaşımının dini kurallara göre yapılmasını sağlayacak düzenlenme getirilmeli” önerilerine yer verildi.
AKP’NİN ELİYLE MECLİS’E GİRDİLER
AKP; Mayıs 2023 genel seçiminde Cumhur İttifakı’nı genişletmek için HÜDA PAR’ı ittifaka dahil etti. Böylece Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı olarak seçimlere AKP’nin listesinden giren parti “şeriat istemli” bir seçim bildirgesi yayınladı. “İnşallah cumhuriyet, üzerinde kurulup geliştiği topraklara ruh veren aziz İslam’ın değerleriyle bihakkın yeniden buluşacak, bu değerleri özümsemiş temsilciler eliyle de geleceğini şekillendirecektir” denilen bildirgede; inanç değerleriyle örtüşen sivil bir anayasanın hazırlanması, kadını şiddete karşı koruyon 6284 sayılı yasanın değiştirilmesi, süresiz nafaka uygulamasına son verilmesi ve karma eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması için faaliyetlerde bulunulacağı belirtildi. 2023 seçimlerinin sonucunda AKP listelerinden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu İstanbul Milletvekili, Serkan Ramanlı Batman Milletvekili, Faruk Dinç Mersin Milletvekili ve Şehzade Demir Gaziantep Milletvekili olarak Meclis’e girdi. 4 isim milletvekilliği yemin töreninin ardından AKP’den istifa ederek kendi partilerine geçti.
Zekeriya Yapıcıoğlu, milletvekili seçimlerinin ardından Meclis kaydını yaptırırken, sağ işaret parmağını kaldırıp "Hizbullah" ile özdeşen "Allah birdir" işareti yapmıştı.
CUMHURİYETİN KURUCULARINA ‘DARBECİ’ YAFTALAMASI
AKP desteğiyle Meclis’te temsil edilen HÜDA PAR milletvekilleri yaptıkları her açıklamada cumhuriyetin laik ve bölünmez bütünlüğünü hedef aldı. Laiklik Meclisi’nin çeşitli aylardaki yayımladığı laiklik ihlalleri raporlarında HÜDA PAR’ın dikkat çeken laiklik karşıtı eylemleri sıralandı. Bu eylemlerin başında HÜDA PAR Batman Milletvekili Ramanlı’nın partisinin 29 Ocak 2024’te düzenlediği “Ana dilimi seçiyorum” panelinde cumhuriyete “darbe rejimi”, kurucu kadroya da “darbeci” yaftalamasında bulunduğu olay geliyor. Ramanlı, “Bundan 100 yıl önce darbe yapanların, devlete düşman ettirdiği halklardan biri Kürtlerdi. Gayeleri İslam’ı bölgeden silmekti. Hem Kürt hem Müslüman olmamız dolayısıyla düşmanlık ettiler” dedi.
HÜDA PAR milletvekilleri. Soldan sağa: Serkan Ramanlı, Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu, Faruk Dinç, Şehzade Demir
LAİK DÜZENİ HEDEF ALAN ÇALIŞTAY
Bir diğer eylem ise HÜDA PAR tarafından 15-16 Şubat 2025’te Diyarbakır’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” oldu. Söz konusu çalıştayda cumhuriyetin “ulusu ve yurduyla bölünmezliği” ve “laik yapısı” hedefe kondu. Çalıştayın sonuç bildirgesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılının toplumsal travmalar, katliamlar, kıyamlar, isyanlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla geçtiği iddia edilerek, şu taleplerde bulunuldu:
“Kürt meselesinin çözümünün ancak ulus devlet paradigmasının ve ırkçı/kavmiyetçi bakışın terk edilmesi suretiyle mümkün olabilir. Devlet, çözüm için bu iradeyi ortaya koymalıdır. Ulusçu resmi ideolojinin inkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmelidir. Şeyh Said gibi Kürt âlimlere yapılanlar başta olmak üzere, bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır. Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitimin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımlamasından vazgeçilmelidir.”
ERDOĞAN’IN İMZASIYLA HİZBULLAHÇILAR AFFEDİLDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla birçok Hizbullah hükümlüsünün kalan cezası affedildi. Erdoğan; Hizbullah elebaşısı Hüseyin Velioğlu’nun sağ kolu ve kuryesi Mehmet Emin Alpsoy’un cezasını “kocama hali” gerekçesiyle Mayıs 2023’te kaldırdı. Emin Alpsoy’un 3 kişiyi işkenceyle öldürdüğü, kurbanlarını Ankara Etimesgut’taki kardeşi Hasan Alpsoy’un evinin deposuna gömdüğü dönemin DGM Mahkemeleri’nde kayda geçmişti. Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de 29 Mart 2025’te yayımlanan kararla da bu kez Emin Alpsoy’un oğlu Şeyhmus Alpsoy ile Hamit Çöklü affedildi. Şehmuz Alpsoy da babasının sorgusunda ölenleri aracıyla gömüldükleri yerlere götüren kişi olduğu suçlamasıyla yargılanmıştı. Çöklü ise İslamcı feminist yazar Konca Kuriş ve kapatılan HEP milletvekili Mehmet Sincar’ın da aralarında bulunduğu 24 kişiyi öldürmekten hüküm giymişti.
Erdoğan'ın affettiği Hizbullah hükümlüleri Alpsoylar. En soldaki Şeyhmus Alpsoy. En sağdaki ise babası Mehmet Emin Alpsoy.
ÜRDÜN’E UZANAN HİZBULLAH MEDRESE AĞI: İTTİHAD’UL ULEMA
HÜDA PAR’ın yanı sıra Hizbullah’ın birtakım “dernek” yapılanmaları da aktif konumda. Bunların başında ise Hizbullah’ın medrese yapılanması olarak bilinen ve başkanlığını Hizbullah’ın İran sorumlusu Enver Kılıçarslan’ın yaptığı Alimler ve Medreseler Birliği (İttihad’ul Ulema) geliyor. Yapının; Diyarbakır’ın Bismil, Sur, Yenişehir, Ergani, Hani, Çınar ilçeleri ile Batman ve Bingöl’de 8 erkek; Diyarbakır, Batman, Bingöl, Elazığ, Kayseri, Gaziantep ile Van’daki 2 medreseyle toplam 8 de kız medresesi bulunuyor.
Hizbullah medreselerindeki kız öğrenciler
Birliğin medreselerinde yaklaşık 3 bine yakın öğrenci eğitim görüyor. Birlik, medrese öğrencilerine yurtdışı eğitim olanağı da sağlıyor. Birliğin, Ürdün Uluslararası İslami İlimler Fakültesi ile anlaşması bulunuyor.
Hizbullah eski İran Sorumlusu ve İttihad'ul Ulema Başkanı Enver Kılıçarslan
HİZBULLAH’IN MEB YAPILANMASI: PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI
Hizbullah’ın STK’laşma sürecinde kurulan derneklerin birleşerek oluşturduğu Peygamber Sevdalıları Vakfı/Platfortmu (PSP) ise aktif olan bir diğer yapılanma. PSP’nin onursal başkanı Hizbullahçı Mehmet Göktaş iken, mevcut başkanlığını halihazırda İttihad’ul Ulema’nda da görevli olan Mehmet Beşir Şimşek üstleniyor. Yapı; Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda her yıl düzenlediği “siyer yarışmalarıyla” tanınıyor. Bununla birlikte; vakfın birçok üyesi aynı zamanda MEB’de görevli öğretmenlerden oluşuyor. Bunun yanı sıra “Cenk, cihat, şehadet” sloganlı Gazze eylemleri de düzenleyen yapı, ihvancı örgüt HAMAS’ın Türkiye’de etkin olmasında da aracılık ediyor. Yapının nisan ayında İslamlık elçisinin doğumu gerekçesiyle düzenlediği mitinglerde ise Gaffar Okkan suikastının talimatçısı Hizbullahçı Mehmet Beşir Varol’u (Molla Mizgin) sahneye çıkartmıştı.
KOMİSYONDA DİNLENEN HİZBULLAHÇI
PSP Başkanı Şimşek, 2. Çözüm Süreci kapsamında Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun 18 Eylül 2025’te düzenlenen 11. toplantısında İttihad’ul Ulema’nın müderris birliği olan “İslami Tebliğ Tedris İlim ve Hareket Adamları Derneği”nin (İTTİHAD) temsilcisi sıfatıyla dinlendi. Şimşek’in ifadeleri Meclis’te tepkilere neden olurken, DEM Parti milletvekilleri komisyonu terk etti.