Faruk Bildirici: AA, Hakan Fidan’ı habire düzeltiyor!

Faruk Bildirici, "Anadolu Ajansı editörleri, bir süredir kendilerine yeni bir iş edindi; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmalarındaki sivri sözcükleri, iktidar için sorun yaratabilecek cümlelerini haberlerden ayıklamak, yayımlanmadan önce düzeltmek…" dedi.

Anadolu Ajansı editörleri, bir süredir kendilerine yeni bir iş edindi; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmalarındaki sivri sözcükleri, iktidar için sorun yaratabilecek cümlelerini haberlerden ayıklamak, yayımlanmadan önce düzeltmek…

Son örnek, Fidan’ın, New York’taki basın toplantısında, ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar nedeniyle KAAN uçağının üretiminin durduğunu vurguladığı cümleleriydi:

“...İşte almayı beklediğimiz KAAN’ın motorları var, şu anda bekliyor Amerikan Kongresi’nde. Onların lisansı durmuş durumda. Yani onların lisansının da hayata geçip motorların gelmesi lazım ki KAAN’ların üretimi başlayabilsin.”

Fakat AA’nın haberinde Fidan’ın bu cümleleri yoktu. KAAN uçakları sadece “ABD Kongresi'nde, F-35 ve KAAN Milli Muharip Uçağı'nın motorları gibi teknik konuların beklediğini dile getiren Fidan, şöyle devam etti” cümlesinde geçiyordu. Uçakların üretiminin durdurulması cümleleri ayıklanmıştı konuşmadan. Hatta habere eklenen videolarda bile o bölüm yoktu. AA’nın tersine, Dışişleri Bakanlığı, web sayfasında böyle bir temizliğe gerek duymadı.

Fidan’ın bu cümlelerinin muhalefet partilerinin ve muhalif medyanın dikkatini çekmesi kaçınılmazdı. Eleştiri dalgası büyüyünce de Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Fidan’ın sözlerini yalanlamak, iktidar medyası da KAAN’a yerli motor üretileceğine dair kampanyaya başlamak zorunda kaldı. Fidan da TRT Haber’e çıkarak sözlerini düzeltmeye çalıştı.

AA editörlerinin, Fidan’ın konuşmalarında yaptıkları ayıklamaların “sistematik” olarak devam ettiğini kanıtlayan başka örnekler de var:

Yunanistan’da “ucuz siyaset”: Fidan, 28 Ağustos’ta katıldığı TGRT yayınında Türkiye'nin Yunan iç siyasetinde “bir numaralı belirleyici konu” olduğunu vurgulayarak “Bu çok ucuz bir siyaset” dedi. Ama bakanlık sitesindeki metinde de olan bu nitelendirme AA’nın haberinde yoktu. Eksiği fark eden Cumhuriyet’in bu ayıklamaya dair yaptığı habere AA’dan yanıt gelmedi.

Mısır’da “zalimin zulmü”: Fidan, 9 Ağustos’ta, El Alameyn kentinde Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdellaty ile ortak basın toplantısında “Zalim zulmüyle beraber tarihten silinecektir. Yani bunun Netanyahu’nun da başına geleceğini göreceksiniz” dedi. Anadolu Ajansı’nın, “Fidan: İsrail'in Gazze'yi tamamen işgal etme niyetini sonuna kadar reddediyoruz” başlıklı haberinde ise bu cümleler temizlenmişti.

Oysa bu cümleler önemliydi; nitekim Mehmet Yılmaz, T24’te “Hakan Fidan, “İsrail tarihten silinecek” sözlerini bilinçli olarak söylediyse, bu Türkiye’nin İsrail politikasının tamamen değiştiğine işaret ediyor olmalı” diye yazdı. Haber Global de “İsrail tarihten silinecek” başlığıyla haberleştirdi.

AA’nın haberlerindeki bu ayıklama ve düzeltmelerin habercilik kaygısıyla yapıldığı söylenemez. Burada gazetecilik kaygılarını aşan bir durum olsa gerek. Zira bir Dışişleri Bakanı’nın konuşmalarından sözcükler, cümleler ayıklamak, düzeltmek gazetecinin işi olamaz.

Acaba AA editörleri, iktidar açısından sıkıntı yaratmaması için kendiliklerinden mi yapıyorlar bu ayıklamaları, yoksa başka birileri mi devreye giriyor?

 

NTV’nin feda ettikleri

Hüseyin Günay, NTV’nin, “ekran kazaları” nedeniyle açıklama bile yapmadan feda ettiği ilk gazeteci değil.

Mikrofonun açık olduğunu fark etmeyen Oğuz Haksever, kendi kendine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yassıada demiyorum yaslıada” sözleri üzerine “Neresi yaslı be canına okumuşsun” diye söylenmişti. Yılların televizyoncusu Haksever, bu sözlerinin yayında duyulması üzerine ekrandan geri çekildi; iki ay geçtikten sonra, Temmuz 2019’da emekliye ayrılmak zorunda kaldı.

Ahmet Yeşiltepe de geçen yıl İran’ın, İsrail’e yönelik füze saldırısıyla ilgili canlı yayında, İsrailli sivillerin de zarar görmesinden endişe ettiğini söyleyince sosyal medya lincine uğradı. NTV, Dış Haberler Müdürü Yeşiltepe’nin işine son verdi.

NTV, şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başkan Trump ile görüşmesinden Türkiye’nin kazançlı çıkmadığını argo sözcüklerle dile getirmesi nedeniyle Hüseyin Günay’ı işten çıkardı. Elbette Günay’ın o ifadelerinin ekrana yansıması hoş bir tablo oluşturmadı. Ama bunları Beyaz Saray’ın bahçesinde AA Kameramanı Yasin Öztürk ile özel sohbeti sırasında söylüyordu. Associated Press’in sabit kamerasının konuşmasını kaydettiğinin de farkında değildi. Bu kaydı kim arayıp buldu da sosyal medyada yaydı bilmiyorum ama asıl kötü niyetli olan onlar.

Bu ekran kazalarının ortak noktası, üçünün de siyasi iktidara yönelik olması ya da iktidar çevrelerini rahatsız etmesi. AKP ile ilişkiler söz konusu olunca NTV yöneticileri, kim olduğuna bakmadan deneyimli isimleri hemen harcıyor. Hal böyle olunca programcılar, gazeteciler ne kadar bağımsız ve özgür yayın yapabilirler ki…

 

Bilim haberciliği rehberi

Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Mesut Yücebaş’ın yürüttüğü proje kapsamında “Bilim İnsanları İçin Medya Rehberi” ve “Gazeteciler İçin Bilim Haberciliği Rehberi” başlıklı iki rehber kitap hazırlandı. Amaç bilim haberciliğine katkıda bulunmak.

“Bilim Haberciliği Rehberi”nde bilim haberciliği yapacak gazetecilere, bilim insanlarıyla ilişkiler, bilimsel kaynakların değerlendirilmesi, bilim haberlerinin sunumu konusunda yol yordam gösteriliyor. Bilim haberlerinde şüpheciliğin, kaynağın çeşitlendirilmesinin önemi vurgulanırken, akademik ve bürokratik üslubun terk edilmesi, sade dil kullanılması öneriliyor:

“Bilim gazetecileri, tercih ettikleri üslupla ciddi, akıcı olmayan ve okuru metne dahil etmeyen teknik ve rapor dilinden uzaklaştıkları takdirde çekiciliği artırabilirler. Bilim gazetecisi bilimi kendi için olduğu kadar okurlar ve izleyiciler için de şenlikli bir bilime dönüştürebilir.”

Rehberde “bilim insanlarının kendi alanları dışında fikir beyan etmeye zorlanmamaları” da öneriliyor. Ama bu tabii sadece gazeteciler değil, bilim insanlarının da benimsemesi gereken bir yaklaşım. Zira alanları dışında konuşan o kadar çok öğretim üyesi ile karşılaşıyoruz ki…

İlgili gazeteci arkadaşlar rehberleri üniversitenin internet sayfasından bulabilir. Umarım bu rehberler, medyamızda bilim haberciliğinin gelişmesine katkıda bulunur.

Madenciler medya atağında

Maden şirketleri, medya kampanyasına başladı. İlk adım da “Akbelen’de zeytin ağaçlarının kesildiğini” yazan Sözcü gazetesi oldu. Yeniköy Kemerköy Enerji, Sözcü’ye gönderdiği açıklamada, “ağaçların kesilmediğini, 82 bin ağacın taşınacağını” savundu.

Hemen ardından da aynı şirket, iktidar yanlısı Akşam, Dünya, Milliyet, Sabah, Türkiye, Yeni Şafak gazetelerinden gazetecileri bölgeye götürdü; Milas’tan taşınan 151 ağacın “bir haftada filiz verdiği” haberleri yayımlattı. Haberlerde, yüzde 100 budanmış, sadece gövdesi taşınmış zeytin ağaçları da yeşillenmiş gibi görünüyordu, ama aslında fotoğraflar, arkadaki yeşil zeytin ağaçlarının dalları budanmış ağaçların üzerindeymiş gibi yanıltıcı biçimde çekilmişti.

Milliyet gazetesi de bu hafta Erzincan İliç’de dokuz kişinin ölümüne yol açan depolanmış toprak kaymasından sonra kapatılan altın madeninin yeniden açılmasını savundu. Hem de tam iki sayfa! Eleştirel yaklaşım içermeyen, tek yanlı bakışla hazırlanan sayfaların sponsoru belirsizdi!

Haberlerde emeğe saygı

Karar yazarı Prof. Dr. Uğur Emek, “Çocuk yoksulluğu” yazısında  Türkiye’de çocukların yüzde 35.3’ünün yani 7 milyon 39 bin çocuğun yoksul olduğunu vurguladı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanarak, et-balık yiyemeyen, yeni kıyafet alamayan, tatile gidemeyen, oyuncağı olmayan, okula gidemeyen çocukların oranlarını ve sayılarını tek tek sıraladı.

İki gün sonra da Halk TV’de Ece Üner’in sunduğu ana haber bülteninde “Türkiye’de 7 milyon çocuk aç” haberini izledi. Haberde kaynak verilmeyince sosyal medyadan bana yazarak, “emek hırsızlığı” yapıldığını savundu ve Medya Ombudsmanı olarak konuyu incelememi istedi.

Ben de önce Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’a sordum; o da “Halk TV olarak emeğe saygı duyan, kaynaklara mutlaka referans veren bir kanalız” dedi. “Uğur Emek saygı duyduğumuz, konuk olarak ekranımızda ağırladığımız saygın bir ekonomisttir. Fakat zikrettiğiniz haberimizin kaynağı Sayın Emek değil, ANKA haber ajansıdır” bilgisini verdi.

Ben de kontrol ettim, gerçekten de Halk TV’nin haberi, Uğur Emek’in 21 Eylül’deki yazısından değil, ANKA’nın ekonomi yazarı Zülfikar Doğan imzasıyla 23 Eylül’de servise konulan “Türkiye’nin beşeri sermayesi hızla eriyor” başlıklı yazısından alınmış.

İki yazıda da benzer oranlar üzerinden hesaplanan hemen aynı sayısal veriler var, ama örneğin, Uğur Emek, “3.8 milyon çocuğumuz, yaşlarına uygun kitap okuyamıyor” diye yazmış; Zülfikar Doğan ise “Yaklaşık 4 milyon çocuk yaşına uygun kitap, roman, öykü, dergi, çizgi roman vb. okuyamıyor, bu tür kültürel-eğitsel aktivitelere erişimi yok” demiş. Halk TV’nin haberinde de Zülfikar Doğan’ın cümlesi yer alıyor.

Bu bulgulardan sonra Zülfikar Doğan ile de konuştum; o da bana “TÜİK verilerini esas alarak beşeri sermaye ve çocuk araştırmalarını birlikte analiz ettim ve kendi yorumlarımı kattım” dedi ve Uğur Emek’in yazısından alıntı yapmadığını söyledi.

Bu vesileyle kaynak göstermemenin sıradanlaştığını da belirtmeden geçemeyeceğim. Sadece TV’lerde değil, gazete ve haber sitelerinde de haberlerin çoğunda kaynak ve mahreç verilmiyor. Hele abone olunan ajanslar tümüyle atlanıyor. Çok yanlış, haksız, adaletsiz bir uygulama…

 

   Tek cümleyle:

  • Yeni Şafak, Marmara depremi haberini yazdırdığı yapay zekânın “İstersen bu haberi daha korkutucu, uyarı odaklı ya da daha bilgilendirici, sakin tonda da yeniden düzenleyebilirim. Hangisini istersin?” notunu haberden silmeyi unuttu. (Musa Özuğurlu)
  • Ordudan atılan teğmen Ebru Eroğlu’nun sivil giysili fotoğrafını yayımlayan Yeni Akit, “Kalbindeki tüm duygular yüzüne yansımış”, Ensonhaber sitesi ise “Yüzün gözün açılmış kız” yazarak hakaret etti.
  • Yeni Şafak, TOGG’un Almanya’da Türkiye’den daha ucuza satılacağını yazdı ama Sabah’ın, “TOGG Ocak 2026’da Almanya yollarında” haberinde bu bilgi eksikti.
  • Günaydın yazarı Yüksel Aytuğ, “Uğruna katil oldukları Afet erkek çıktı” haberinin geçen yıl yayımlandığını ve asılsız çıktığını fark etmeden yeni gibi yazdı; hem de yazının başlığı “gaf kürsüsü” idi. (Rahmi Yıldırım)
  • Türkiye gazetesi, Ekrem İmamoğlu’nun yazısının Le Monde’da yayımlanmadan önce servis edilmesi yanlışını “Sahte makale komedisi” diye haber yaptı ve “bu saatten sonra yayınlayıp yayınlamayacağı merak konusu oldu” dedi ama yazıyayımlanınca da haber vermedi.
  • Sabah, Star, Takvim, TVNET, Yeni Asır, Yeni Şafak ve Süper Haber, “Hz. Musa ve Hz. İsa peygamberlere hakaret etti” kampanyası yürüterek komedyen Egemen Şimşek’i tutuklattı.
  • Hürriyet’ten Yasemin Salih, bir Türk şirketinin İtalya’daki defilesini davetli olarak izledi; “Önce fabrikayı açtı sonra podyuma çıktı” diye yazdı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Ticaret Bakanlığı'ndan 'emlak ilanlarına' denetim: Binlerce kişiye milyonluk ceza!
Vedat Milor'dan özel okul isyanı! 'Fizik dersine Newton girsin'
Akaryakıt fiyatları ne kadar oldu? İşte güncel fiyatlar
Gelinliğe boncuk gibi işlemişler! Kilolarca uyuşturucu ele geçirildi
Everest'te kar fırtınası: Yaklaşık 1000 kişi mahsur kaldı