Mısır bir rakip olarak yükselir ve müşterilerin tercihleri Çin’e kayarken, Türkiye’deki birçok tekstil firması kapanıyor ya da iflas ediyor. Binlerce kişi işsiz kalma tehlikesi yaşarken, bu işçilerin çoğu kayıtdışı veya kötü koşullar altında çalışıyor.
Inside Turkey’den Pelin Akdemir’in haberine göre, İpek Yolu’nun önemli duraklarından biri olan Bursa, milattan önce 550 yılı civarında Çin’den ilk ipek sevkiyatı geldiğinden beri ülkenin tekstil merkezi konumunda. Osmanlı döneminde dokumacılığın merkezi olan kent hala Türkiye’nin tekstil ruhunu yansıtıyor. Ancak kentteki işçilerin çoğunu az ücret karşılığı zor koşullarda çalışan kadınlar oluşturuyor.
Türkiye Eylül 2024 itibarıyla dünyanın en büyük yedinci tekstil tedarikçisiydi. Avrupa’da ise üçüncü en büyük tedarikçi konumundaydı. Ülkede kayıtlı 59,546 tekstil ve giyim şirketinden 4,100’ü Bursa’da yer alıyor.
Enflasyon, artan enerji fiyatları ve kur oynaklığı sebebiyle Türkiye’de imalat maliyeti artarken yerli ürünler de, Çin’de daha ucuz alternatif bulabilecek yabancı alıcılar için cazibesini yitiriyor. Türk üreticiler de maliyetlerini düşürmek için operasyonlarını Mısır’a taşıyor.
Bu durumun sonucunda da Türkiye’de bir iflas dalgası oluştu. 2024 yılının ilk 11 ayında büyük firmaların da aralarında bulunduğu 86 şirket iflas ilan etti. 2023 yılında bu rakam 240 kadar yüksekti. Son iki yılda 4,504 tekstil firması kapanırken sektörde istihdam da 2024’ün ilk yarısında 4,000 kişi azaldı.
Hala sektörde barınabilen işçiler ise güvensiz koşullar altında ya da kayıtdışı çalışıyorlar. Sektördeki sendikalı işçi oranı yalnızca %8.49 olsa da, sendikalı işçilerin sık sık işlerine son veriliyor.
Öznur Mantarcı da bu işçilerden biri. Altı yıl boyunca bir tekstil firmasını yün departmanında çalıştıktan sonra bir sendikaya üye olduğu için işten çıkarılmış. Mantarcı yalnızca 30 dakikalık bir ara almasına izin olan 7.5 saatlik mesailerde çalıştığını ve bunun fiziksel olarak ne kadar zorlayıcı olduğunu anımsıyor.
“Ben alın terimi vermişim oraya. Senin bana yaptığın şeye bak. Tek suçum sendikaya üye olmak,” diyor Mantarcı.
Öz İplik-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Ekrem Saraçoğlu da firmaların sektördeki daralmadan dolayı Mısır’a gittiğini söylüyor. Boyahanelerin %80’inin 12 saat çalıştığını söyleyen Saraçoğlu, sabah 7’de evden çıkan işçilerin akşam 9’da eve dönebildiğini belirtiyor. Sosyal yaşantıları yok denebilecek kadar az olan işçilerin çoğunlukla geçinebilmek için Pazar günleri ek mesai yaptığını söylüyor Saraçoğlu.
Sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan, haklarını hukuki yollardan arayan işçilerin davaları ortalama 2 yıl sürüyor. Kanun bu davaların 2 ayda biteceğini yazsa da uygulamada durum farklı. İki yıl süren dava sonucunda işçi ihbar, kıdem tazminatı hakkını 2 yıl önceki maaşı üzerinden alıyor.
Örneğin bir firmada, 16 maaş hakkı kazanan işçilerin tazminatları geriye dönük ücret üzerinden hesaplandığı için işçilere daha az ödeme yapılmış. Bir başka firmada da 150 işçi sendika üyesi oldukları için işten çıkarılmış. Bu işçilerin 55’i yasal yollara başvurmuş ve sendikal tazminatlarını almış.
Tekstil sektöründe istihdam imkanları azalırken, ülke ekonomisinde büyük bir istihdam krizi yaşanacağına da dikkat çekiyor Saraçoğlu.
“İstihdamın yoğun olduğu tekstil sektöründe açılacak boşluğu dolduracak bir lokomotif sektör yok. Büyük bir işsizlik sorunu bizi bekliyor,” diyor ve işverenlerin 2025’te koşulların daha da kötüleşmesini beklediklerini ifade ediyor.
Bir kumaş fabrikasında tasarımcı olarak çalışan Burcu Morkan da dokunan kumaşın metrajı düşse de çalışma temposunun hiç yavaşlamadığını söylüyor.
“Pandemiden önce kumaşta en az aldığımız metraj 100 metreyken şu anda en fazla aldığımız metraj 100 metreye çıktı,” diyor Morkan.
Müşteri tercihlerinin de değiştiğini belirten Morkan, pandemiden sonra tüketicilerin devamlılığı olan ve doğal elyaflı kıyafetler giymeye başladığını söylüyor. Öte yandan firmalarından maliyetlerini düşürmek için fiyatlardan ve kaliteden ödün verdiğini ekliyor.
“Bir kumaş yaparken 40 kez maliyetini düşünerek hareket etmek zorunda kalıyoruz,” diyor Morkan.
Pazarlama sorumlusu Ömer Kuru, tekstil sektöründe yaşanılan daralmada Çin’in büyük etkeni olduğunu söylüyor ve Türkiye’de kumaş daha yüksek maliyetle üretilirken Çin’de daha uygun alternatifler bulunabildiğine dikkat çekiyor.
“Enflasyon, elektrik ve doğalgaz fiyatlarının artışı, bir sürü maliyetin artmasından dolayı sektör durgun. Son 2 yılda yüzde 50 daralma ve ihracatta azalma var,” diyor Kuru.
İstanbul Üniversitesi’nde çalışan ekonomist Enes Özkan ise Çin tekstil sektörünün pandemi döneminde önemli ölçüde kan kaybettiğini ama kayıplarını 2023 yılında toparlamaya başladığını belirtiyor.
“Fakat toparlayan şey sadece Çin tekstil sektörü değil Çin’in Kuşak ve Yol projesi doğrultusunda Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ülkelerinden başlayarak yurtdışına yaptığı doğrudan yabancı yatırımlar oldu,” diyor Özkan ve Çin’in yabancı yatırımlar ile düşük maliyetler sayesinde rekabet gücünü artırdığına dikkat çekiyor.
Çoğunlukla Ortadoğu, Rusya, Avrupa ve ABD’ye ihracat yapan Nip Tekstil’in sahibi İhsan Pekayla da müşterilerin daha ucuz piyasalara kaydığını gözlemliyor.
“Asgari ücret, elektrik, doğalgaz zamları, faizler bizim işlerimizi ciddi şekilde etkiliyor,” diyor Pekayla. “Herkes günü, haftayı, ayı geçirmeye çalışıyor. Etrafımızda duyuyoruz çekler yazılıyor, konkordatolar ilan ediliyor.”
Bir zamanlar 600 kişinin çalıştığı fabrikalarda işçi sayısının 200’e düştüğünü anlatıyor Pekayla. 2024’ün son çeyreğinde ise çoğu şirket büyük zarar yazmış.
“Bu şekil devam ederse Nisan-Mayıs’ta daha dar geçeceğini görüyorum,” diyor Pekayla.