Dini gruplarda silahlanma alarmı

Dini gruplarda silahlanma alarmı

Bireysel silahlanma hız kazandı. Silahlanan kesim 26 milyona ulaştı. Kişi başına mermi satın alma hakkı 200’den 1000’e çıkarıldı. Radikal İslamcı Selefi gruplardaki silahlanmayı ihbar eden cemaatler “İç savaş” alarmı verdi. Bakanlık harekete geçti.

Türkiye’de radikal dinci gruplar silahlanmaya başlayınca, yıllardır ürkütücü biçimde artış gösteren kayıt dışı silahlanmanın oluşturduğu tehdit görünür hale geldi.

“Selefiler” olarak adlandırılan grup ve derneklerdeki silahlanmanın “iç savaş” yaratacak boyuta ulaştığına ilişkin tartışmanın fitilini gazeteci Saygı Öztürk ateşledi. Öztürk bir televizyon programında, İsmailağa cemaatinin “sembol” ismi Cübbeli Ahmet Hoca’nın “selefi dernekler ve yapılanmalar silahlanıyor. Bunların listesini il il çıkardık” dediğini duyurdu.Haber birçok yayın organında “Cübbeli Ahmet, silahlanan tarikat ve cemaatleri savcılara açıklayacak” şeklinde yer aldı.  https://www.yenicaggazetesi.com.tr/saygi-ozturk-acikladi-cubbeli-ahmet-silahlanan-derneklerin-ismini-aciklarim-dedi-sav-302709h.htm

Tarikatlar konusunda yazdığı kitaplar ve iç güvenlik alanındaki haberleriyle bilinen Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, gelişmeleri Al Monitor’a anlattı:

“Cübbeli Ahmet Hoca’yla telefonda konuştum. Türkiye’de 2 bin civarında selefi grup ve derneğin silahlandığını, savcıların kendisini çağırması halinde en az 150’sinin ismini vermeye hazır olduğunu söyledi. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Cübbeli Ahmet Hoca’nın ifadesine başvurdu. İfadenin ardından kendisiyle tekrar konuştum. Sahip olduğu bilgileri aktarmış ama artık konuşmak istemiyor.”

Selefilerle cemaatler arasında uzun süredir devam eden tartışmalar geçen yıl İzmir’de silahlı çatışmaya dönüşmüş, Selefi Ebu Haris grubunun Menzil cemaaati mensuplarına silahla saldırı görüntüleri basına yansımıştı. https://odatv4.com/vid_video.php?id=8GC28

Bu küçük olayları daha büyük çatışmalar için “işaret fişeği” olarak gören cemaatler 1 yıl sonra kapsamlı operasyon için harekete geçti.

Cübbeli Ahmet Hoca, Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamanın ardından CNN Türk’e çıkarak “Selefi dernekler silahlanıyor. Pompalı mompalı. İç savaşa hazırlanıyorlar. Batman tarafı barut gibi” dedi. https://www.youtube.com/watch?v=h7XH1Wtel0o&ab_channel=CNNT%C3%9CRK (videonun son bölümünde)

Açıklamadan sonra İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı. https://www.haber7.com/guncel/haber/3015895-cubbeli-ahmet-hocanin-2-bin-selefi-dernek-silahlandi-sozleri-sonra-icislerinden-aciklama

You tube üzerinden yayın yapan etkili haber kanalı Medyascope’tan Ruşen Çakır, Türkiye’nin en büyük cemaatlerinden birinin selefileri hedef almasını “Beklenen savaş; Tarikatlar Selefilere karşı” başlığıyla izleyicilerine duyurdu. https://www.youtube.com/watch?v=m7WScm6qxD0&ab_channel=RusenCakirmedyascope

Son yıllarda televizyon konuşmaları ve yazılarıyla ilgi çeken ilahiyatçı Cemil Kılıç, IŞİD, Taliban, Boko Haram, El Kaide gibi radikal islamcı selefi yapıların tarikatları ve tasavvufu reddettiğini belirterek  Al Monitor’a şu bilgiyi verdi:

“Selefilik İslama asıl zararı tarikatların verdiğini düşünür ve onları hedef alırlar. Tasavvuf, türbe, şeyh, dervişe karşıdırlar. Türkiye’deki tarikatlar onlara göre radikal madikal değil, menfaat gruplarıdır. Selefiler direk şeriat devleti kurmayı hedefler. Saltanata karşıdırlar. Selçuklu ve Osmanlı’yı müslüman kabul etmezler. AKP hükümetini de İslam dışı kabul ediyorlar.”

Geleneksel olarak tasavvufa yatkın bir toplumsal yapısı bulunan Türkiye’de radikal selefi grupların nasıl güçlendiğini sorgulamak gerekiyor. Cemil Kılıç özellikle Suriyeli mülteciler, Afganistan ve Pakistan’dan gelenler arasında selefi anlayışa mensup  ciddi bir kitle bulunduğuna dikkat çekerek “mülteci meselesine bir de bu gözle bakmak lazım. Güneydoğu ve Orta Anadolu’da güçlenmeye başladılar. Çay ocakları, dernekler, vakflar açarak biraraya geliyorlar” dedi.

Peki Türkiye’de sadece selefiler mi silahlanıyor?

Umut Vakfı’nın araştırmasına göre 26 milyonu bulan bireysel silahlanmada tarikat ve cemaatlerin -selefi tehdidi altında olmalarına rağmen-  silahlanmadığını söylemek inandırıcı değil. Yaklaşık olarak her 3 kişiden 1’inin silah sahibi olduğu dikkate alınırsa, tarikatların da silahlandığı rahatlıkla söylenebilir.

Asıl sorgulanması gereken kimlerin silahlandığı değil, kayıt dışı silahlanmanın ulaştığı boyut.  Bireysel silahlanmayla mücadele için kurulan Umut Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyesi Psikiyatr Ayhan Akcan, Al Monitor’a konuştu:

 “2016 yılında bireysel silah sayısının 25 milyon olduğunu açıklamıştık. Bunun yaklaşık 4 milyonu resmi ve ruhsatlı silahlardan oluşuyor. Her yıl silahlanma sayısı yüzde 2,5 oranında artıyor. Şu anda sayının 26 milyon civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Silahların yüzde 90’ı kaçak. Yani her 10 silahtan 9’u kayıt dışı. Bunu günlük adli olaylarda kullanılan silahların kayıtlarından açıkça görebiliyoruz.”

Bireysel silahlanma tehlikeli boyutlara ulaşınca 2017 yılında CHP Meclis Araştırması açılmasını istemişti. Ancak araştırma önergesi AK Parti oylarıyla reddedildi. https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/bireysel-silahlanma-arastirilsin-onergesi-akp-vekillerin-oylariyla-reddedildi-2056207/

Belli ki Hükümet bu konuyu şimdiye kadar tehdit olarak görmüyordu. Bu yüzden silahlanmayı kısıtlayıcı önlemler almak yerine, 2018 yılında daha ileri bir adım atarak ruhsatlı silahı olanlara tanınan yıllık 200 mermi hakkı 1000 mermiye çıkarıldı. https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sivil-yurttaslarin-yillik-200-olan-mermi-hakki-1000-mermiye-cikarildi-943824

Toplumda “iç savaş endişesi” yaygınlaşırken, bireysel silahlanma ile mücadele etmek yerine kişi başına verilen mermi sayısının artırılmasını emekli tuğamiral Türker Ertürk’e sorduk.

Aşırı silahlanmanın iç barışı tehdit ettiğini, insanların birbirine karşı hoşgörüsünü kaybedip kamplaşmaya başladığını belirten Ertürk, Al Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı:

“Böyle bir hassasiyet varken, halkın geniş çapta silahlanmasına imkan sağlamak bir şekilde yangına körükle gitmek gibi. Namlu başına cephanenin her yıl ruhsatlı silah başına 200’den 1000’e çıkarılması, eğer 3 ruhsatlı silahınız varsa 3 bin mermi alabilirsiniz demektir. Bu tehlikeli bir adım. Emekli Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına 200 mermi sınırlaması devam ediyor ama ruhsat verdiğiniz diğer insanlara 1000 mermi. Bu inanılmaz. Bunun anlamı nedir? Emekli askerlere normal vatandaşlar kadar güvenilmiyor mu?”

Türkiye’de adil ve dürüst seçim ortamını bozmak için çeşitli hamleler yapıldığını belirten Ertürk “silahlanma yarışına göz yumulması da bu yüzden” iddiasını ortaya attı.

Al Monitor’un sorularını yanıtlayan Sabancı Üniversitesinden Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ise, Cübbeli Ahmet Hoca’nın açıklamasını, İçişleri Bakanlığının ve savcıların harekete geçmesini “Herhalde müdahalenin zamanı geldi. Birtakım şeyler olacak. Operasyon yeni başlıyor” diye yorumladı.

Kalaycıoğlu, şöyle konuştu:

 “Hükümet bu konuda ilk kez duyarlılık gösteriyorlar. Silahlanmaya ilişkin yapılan açıklamalar muhtemelen hükümetin bilgisi içinde olmuştur. O çerçevede bazı adımlar atmanın gerekliliğini karar verdiler. Sivillere bol miktarda silah dağıtılması 15 Temmuz sonrasında oldu. O silahların toplanacağı belirtilmişti ama bir türlü ona sıra gelmedi. Şimdi hükümetin elindeki veriler vahim bir noktaya gelindiğini gösteriyor olmalı ki adım atma ihtiyacı duyulmuş. Ancak silahlanmaya rağmen Türkiye’de iç savaş tehlikesi görünmüyor. “

Emekli Özel Kuvvetler Tim Komutanı ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar ise, silahlanmanın organize olan gruplar tarafından gerçekleşmesinin iç güvenlik açısından tehdit oluşturduğunu söyledi.

Al Monitor’a konuşan Ağar, “DEAŞ, YPG, Selefiler ve sol örgütlerin organize biçimde silahlama eğilimli yapılardır. Bu hangi seviyede olursa olsun tehdittir. Hesaplanamaz sonuçlar doğurabilir” uyarısını yaptı. 

Taktiksel bir eylemle ülkenin manipüle edilebileceğine işaret eden Abdullah Ağar, Irak’taki iç savaşı örnek gösterdi:

“Irak’ta iç savaş El Kaide ve IŞİD üzerinden çıktı. El Kaide 2006 yılında Samara’da Şiilerin 11. İmanı Hasan El Askeri’nin türbesine saldırdı. Bu saldırıdan sonra yıllar süren mezhep çatışması başladı. “

Ağar, özellikle Suriye ve Irak üzerinden PKK ve radikal gruplar üzerinden çok ciddi kaçak silah girişi olduğuna dikkat çekerek “Kaçak silah getirip dağıtanlar halkı kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendiriyorlar” dedi.

Silahlanma konusunda Meclis Araştırmasını engelleyen, mermi sayısını 5 misline çıkaran iktidarın şimdi bir cemaat mensubunun ihbarıyla harekete geçmesi şaşırtıcı. Merak edilen konu operasyonun selefilerle sınırlı kalıp kalmayacağı. Eğer sınırlı bir operasyon olursa belki tarikatlar rahatlayacak,  ama kayıtsız milyonlarca silah Türkiye için tehdit ve huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecek…

Mehmet Çetingüleç'in Al Monitör'deki makalesinin orijinal versiyonu için tıklayınız:

https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/10/turkey-syria-are-salafi-groups-taking-up-arms-civil-war.html

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.