Ortak Akıl-Antakya Platformu: Şehrin bütünü kapsayıcı bir bakışla ele alınmalı
Ortak Akıl-Antakya Platformu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre Hatay’daki yaklaşık 150 bin hak sahibinin konut ve iş yerinin inşası ivedilikle çözülmesi gereken bir ihtiyaçtır" açıklaması yaptı.
6 Şubat depremlerinde en büyük yıkımın olduğu şehirlerin başında gelen Hatay'daki son durumla ilgili açıklama yapan Ortak Akıl-Antakya Platformu, "Hatay halkı için çaba gösteren ve katkı koyan kişi ve kurumlara desteğimizi gönüllü bir şekilde sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz" dedi. Platformun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:"6-20 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Hatay’ın yeniden imarı kapsamında 30 Nisan ve 8 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen proje tanıtım etkinlikleri kamuoyunda olduğu kadar şehir planlama ve mimarlık camiasında da tartışmalara neden oldu. Bu vesileyle platformumuzun hedefleri ve afetzede vatandaşlarımızın sorunlarının giderilmesi bakımından önemli gördüğümüz bazı hususların hatırlatılmasında yarar görüldüğü için bu bildirinin kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiştir.
Kapsayıcı bir bakışla ele alınmalı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre Hatay’daki yaklaşık 150 bin hak sahibinin konut ve iş yerinin inşası ivedilikle çözülmesi gereken bir ihtiyaçtır. Ancak bu sorunun çözümü için geçtiğimiz yıllarda benzerleri defalarca denenmiş, sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz sonuçlarına tanık olduğumuz yöntemlerin dışında farklı modeller denenmesi gerektiği de açıktır. Antakya 2 bin 300 yıllık köklü tarihe sahip katmanlı bir şehirdir. Bu tarihi miras sadece Asi Nehri’nin doğusunda kalan ve bugün riskli alan ilan edilen bölge ile sınırlı tutulamaz. Şehrin bütününün kapsayıcı bir bakışla ele alınması gereklidir.
Tek seferde inşa edilmemeli
8 Mayıs tarihli tanıtımda sunulan projelerden anlaşıldığı kadarıyla Antakya’nın modern dönemde gelişen ve depremde büyük oranda yok olan yerleşim alanlarında on binlerce konut ve iş yerinin birkaç
çeşit tip bloğun tekrarına dayanarak tek seferde inşa edilecek olması meslek çevrelerinde olduğu kadar kamuoyunda da endişeyle karşılanmıştır. Geçici barınma alanlarında ve göç ettikleri şehirlerde yaşayan halkın acil ihtiyaçlarını hızla çözmek için atılan bu gibi adımların gelecekte daha büyük sorunlar doğurma ihtimalini geçmiş tecrübelerimiz bize gösteriyor.
Antakya gibi köklü bir şehrin daha ihtimamlı bir müdahaleye ihtiyacı olduğunu akılda tutmalıyız. Gülderen ve Dikmece gibi şehir merkezinden kopuk mevkilerde inşaatı devam eden deprem konutlarının kentsel donatı eksikleri, bu sitelerin şehre nasıl entegre olacağı, gerçek ihtiyaç sahiplerinin bu sitelerde yaşayıp yaşayamayacakları gibi sorular akılları kurcalarken aynı yöntemin merkezde çok geniş bir alana yayılması endişeleri artırmaktadır.
Mülk sahiplerinin bilgisi olmadan...
Öte yandan şehrin merkezinde pilot proje alanı olarak adlandırılan bölge için geliştirilen ve 30 Nisan’da davetlilere tanıtılan mimari projelerin temin edilme sürecinin de sorunlu olduğu belirtilmelidir. Söz konusu alanda yaşayan mülk sahiplerinin bilgileri bile olmadan yürütülen bir proje sürecinin arzulanan sonuçları yaratması güç olacaktır. Yasadışı yapılaşma ve gecekondu bölgelerinin kentsel dönüşüm süreçlerinde bile mahalle sakinlerinin söz sahibi olması için imkanlar sağlandığı bilinmektedir. Bu projelerin temin sürecinde ise mülk sahiplerinin ne ölçüde temsil edildiği, taleplerinin dinlendiği bilinmemektedir. Depremden önce bu alanda yaşayan kiracılardan kimsenin söz etmediğine de mutlaka işaret edilmesi gerekir. Mimari projelerin somut başarı kriteri genel geçer beğenilerle değil, bizzat o mekanları sahiplenecek kişilerin taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılamasıyla ölçülür.
Şayet bu alanın sahipleri belliyse program oluşturulurken onların taleplerini dikkate almak öncelikli görevlerden biri olmalıydı. Basına açık toplantılarda sıkça dile getirilen “1 anahtara karşı 1 anahtar” sözü mimari
programın tek kıstası olamaz. Hem pilot proje alanında hem de dıştaki halkada inşaat süreçlerinin sonucunda ortaya çıkacak konut ve iş yerlerinin ödeme koşullarındaki belirsizlikler, üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Belki de tarihimizde benzeri görülmemiş bu devasa gayrimenkul operasyonunun finansman koşulları,
sürecin nasıl denetleneceği gibi konular en az sonuçların başarısı kadar meçhul görünüyor. Hatay’ın ve Antakya’nın kamu tarafından ivedilikle karşılanması gereken çok sayıda öncelikli ihtiyacı
vardır. Geçici barınma koşullarının iyileştirilmesi, her yağmurun sele dönüşmesine neden olan altyapı sorunlarının çözümü, şehir şebekesinin yenilenmesi, yol ağının altyapıyla birlikte ihyası, sağlık ve eğitim tesislerinin yenilenmesi, sosyal bağların yeniden filizlenmesini sağlayacak spor ve kültür mekanlarının geliştirilmesi, şehrin iktisadi ve ticari canlanmasını sağlayacak desteklerin ve tedbirlerin alınması akla gelen ilk maddelerdir. Öte yandan bu tür kararları da içeren bütüncül planlama kararlarının daha sağlıklı koşullarda alınabilmesi için yerelde özerk bir şekilde çalışan, kolay erişilebilir bir planlama ofisinin kurulması da yine öncelikli ihtiyaçlardan biri olarak mutlaka dile getirilmelidir. Hatay’ın geleceği için katkı koymayı amaçlayan meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve vakıfların bu tür bir kamusal planlama ajansının varlığında daha etkin bir şekilde çalışabilecekleri açıktır."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.