İkisi de hasta: CHP'liye cezaevi, AKP'liye tahliye
Murat Çalık, cezaevinde yaşadığı ağır sağlık sorunları nedeniyle tahliyesi istenmesine rağmen cezaevinde tutulurken AKP'li Dede Yıldırım diyabet ve KOAH nedeniyle tahliye edildiği ortaya çıktı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, cezaevinde yaklaşık 20 kilo kaybetmesine ve hayat riski bulunduğu belirtilmesine rağmen henüz tahliye edilmedi.
T24'ten Gökçer Tahincioğlu yazısında AKP'li Dede Yıldırım'ın sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildiğini belirterek "İki ayrı hukuk sistemi mi var?" diye sordu.
'Ne kadar bilimsel değil mi?'
Tahincioğlu'nun yazısının ilgili kısımları şu şekilde:
"1999’da lösemi tanısı konulan, tedavi sonrası hayata tutunan Çalık, 2006’da ise lenfoma teşhisiyle tedavi gördü. Uzun süre kemoterapi almak zorunda kaldı. Ağır operasyonlar geçirdi, tükürük ve lenf bezleri alındı.
Daha gözaltı aşamasında, hastalıklarının nüksetmemesi için itinalı davranılması, yaşama koşullarına özen gösterilmesi gerektiği savcılığa anımsatıldı. Sonrasında sağlık raporları verildi. Kilo kaybı başta olmak üzere vücudunda yaşanacak değişimlerin hastalığın nüksetmesine yol açabileceği söylendi.
Buna rağmen tutuklandı. Cezaevinde fiziksel sıkıntılar yaşaması üzerine hastaneye sevk edildi. İstanbul’dan İzmir’e, İzmir’den İstanbul’a götürüldü defalarca.
En sonunda savcılık kararıyla, hastane raporları Adli Tıp’a gönderildi.
Cezaevinde kalıp kalamayacağı konusunda Adli Tıp’tan görüş talep edildi.
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniği'nin 23 Haziran ila 8 Temmuz 2025 tarihleri arasındaki yatış-çıkış evrakında kansere rastlanmadığı bildirilmişti.
Nihayet Adli Tıp Kurumu’ndan da benzer bir görüş geldi, Çalık’ın cezaevi koşullarında tutulmasında sakınca olmadığı bildirildi.
Ne kadar bilimsel değil mi!
Değil.
'Yargı mensupları sorumluluk almaktan kaçıyor'
Zira Çalık gibi ağır sağlık sorunları yaşamış, yeniden yaşama ihtimali bulunan birisi için Adli Tıp Kurumu’na da hastanelerin kurullarına da başvurmaya gerek yok.
Hatta başvurmaya o kadar gerek yok ki, savcılık, hiç kimseye sormadan, tahliye edilmesine bile karar verebilir.
Ya da cezaevinde tutulması yerine ev hapsine alınması için sulh ceza hakimliğine başvurabilir.
Savcının bunu yapması için ne rapora ne görüşe ihtiyacı var.
Fakat tıpkı menajer Ayşe Barım dosyasında olduğu gibi gözümüze raporlar sokularak sanki kanun uygulanıyormuş gibi davranılıyor.
Üstelik raporlara da bu yansıtılıyor.
Adli Tıp Kurumu raporlarında açık açık İnfaz Kanunu’nun 16. maddesi gereğince incelemelerin yapılarak görüş sunulduğu ifade ediliyor.
Nedir bu madde?
“Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi…”
Kimler için geçerli?
Hükümlüler için…
Murat Çalık bir tutuklu… Ayşe Barım gibi Çalık için de bu madde gereğince işlem yapılmasına gerek yok.
Cezalanın infazı söz konusu değil zira Çalık hakkında iddianame bile hazırlanmadı?
Hükümlü ya da suçlu olarak nitelendirilemez, sadece şüpheli, sanık sıfatı bile kazanmadı.
Yetkili makamlar bunu bilmiyor mu?
Elbette biliyor. Elbette hangi madde neden ve nerede kullanılıyor, gayet iyi biliyor.
Ancak gazetecilerin, karikatüristlerin, siyasetçilerin tutuklanması söz konusu olduğunda sorumluluk almaktan kaçınmayan yargı mensupları, nedense sorumluluk almaktan kaçıyor!
'Mahir Polat için ev hapsi verildiğinde soruşturma zarar mı gördü?'
“Adli Tıp Kurumu aksi bir açıklama yapsın, bir gerekçeyle tutukluluğu sürdürelim” diyorlar.
Zira örnek oluşturmaktan korkuyorlar.
“Barım’ı, Çalık’ı tahliye edersek ya da ev hapsine alırsak başkaları da hastalık gerekçesiyle başvurabilir, tahliye isteyebilir…”
Temel endişe bu…
O zaman şu soru gündeme geliyor:
Neden tutuklu yargılama, tutukluluk neden zorunlu, neden durmaksızın aylarca tutuklu kalınması arzulanıyor ve bu yöntem işletiliyor?
Çalık, bugün tahliye edilse ya da kötü ihtimalle ev hapsine alınsa hangi delili karartacak? Soruşturmayı nasıl etkileyecek?
Mahir Polat için ev hapsi verildiğinde soruşturma zarar mı gördü?
Neden hiçbir zorunluluk olmamasına rağmen hükümlüler için geçerli kurallar tutuklular için uygulanıyor ve kamuoyuna böyle bir zorunluluk varmış gibi sunuluyor?
Ev hapsine alındığında da bir hak kaybı yok savcılık açısından üstelik. İki günlük ev hapsi, bir günlük tutukluluğa bedel yasaya göre. İlgili şüphelinin toplam cezasından mahsup edilmesi yine mümkün.
Tablo böyleyken bu ısrar niye?
Herkes için böyle değil elbette…
'Hukuk kime, nasıl uygulanıyor görelim...'
Daha önce de söylemiştik ama basit bir anımsatma yapalım.
Hukuk kime, nasıl uygulanıyor görelim…
Dede Yıldırım, AKP’li, eski Keskin Belediye Başkanı…
Tutuklanması AKP’liler tarafından, “Bizim başkanlar da tutuklanıyor” diye örnek gösterilen isimlerden biri…
Diğer siyasetçilere benzer suçlardan 6 Ocak’ta tutuklanan Dede Yıldırım, 13 Şubat’ta iki yeni avukata vekalet verdi.
Avukatlar, sağlık durumunun kötü olduğunu, diyabet ve koah hastalıklarının bulunduğunu belirterek tahliye talep etti.
14 Şubat’ta tahliyesine karar verildi.
Elbette tahliye edilsin, hastalık çekenler elbette cezaevinde tutulmasın.
Ancak Çalık örneğine baktığınızda sormadan edemiyorsunuz, iki ayrı hukuk sistemi mi var?"
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.