Ertuğrul Özkök: Şeytan Prada giyer ama Armani bolonez soslu makarna yer mi?

Ertuğrul Özkök: Şeytan Prada giyer ama Armani bolonez soslu makarna yer mi?

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Şeytan Prada giyer ama Armani bolonez soslu makarna yer mi?" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Geçen Haziran ayında Paris’te tek başıma bir akşam yemeği yedim.

L’Oreal’in “Longevity”(Uzun yaşam) seansından çıkmıştım, beni yaşama bağlayacak bir menü istedim.

Saint Germain Bulvarının üzerindeki Armani Cafe’ye gittim.

 

LIPP VE DEUX MAGOTS’NUN YANI

EGZİSTANSİYALİZMİN KAVŞAĞI

 

Biraz ilerimde Ralph Lauren, onun hemen öncesinde Brasserie Lipp, tam karşımda Les Deux Magots ve Cafe de Flore…

Onun önündeki direkte bir tabela…

Üzerinde “Place Sartre et Simone de Beauvoir” yazıyor…

Egzistansiyalizm kavşağı yani…

 

BİRAZ İLERDE CAMUS’NUN

YABANCI’YI BİTİRDİĞİ OTEL

 

Onun tam karşısında Saint Germain Kilisesi…

Yani dinde Reform hareketlerinin başladığı yer…

Ve onun tam karşısında da kaldığım Madison Oteli…

Albert Camus’nun “Yabancı Romanının" son bölümünü yazdığı oda..

Armani Cafe tam orada işte.

Benim için Paris’in tam orta yeri burası…

 

EN İYİ İKİ VONGOLE’Yİ

NEREDE YERSİNİZ

 

Tabi İtalyan restoranı olduğu için bir kadeh Brunello ısmarladım ve menüye bakmaya başladım.

Tek tabaklık yemek yediğim zamanlarda favori yiyeceğim Pasta’dır.

Tercihim her zaman “Vongole’dir…”

Kum midyeli makarna yani…

Ama her yerde bulunmaz.

En iyilerinden biri Bodrum Maçakızı, ötekini ise Patmos’da Kyme’de yiyebilirsiniz.

Sakın ola kremalısını yemeyin derim.

Beyaz şarap soslu olanı tercih edin.

 

MENÜDEKİ KIYMALI MAKARNA’NIN

ALTINDAKİ NOTU GÖRDÜĞÜM AN “BU” DEDİM

 

Neyse, Vongole yoktu ama Bolonez makarna vardı.

En son aklıma gelecek makarnadır.

Nedense çok banal bulduğum bir pastadır.

Neticede, bildiğimiz domates soslu kıymalı makarna işte…

Ne var ki Bolonez makarna yazısının altında, parantez içinde öyle bir  bilgi vardı ki…

Hemen parmağımı onun üzerine bastım ve garsona “Bu” dedim.

 

NEE ARMANİNİN TERCİH

ETTİĞİ MAKARNA BU MU YANİ

 

Çünkü altında “Bay Armani’nin tercihi” yazıyordu.

Biraz şaşırdım, “Bay Armani gibi bir estetik senyörünün tercih ettiği makarna nasıl sıradan, bayağı bir bolonez olurdu?

1f243c58-17cb-49c4-8b26-8d6cab15641d.jpeg

Bir İtalyan arkadaşıma bunu söylediğimde aldığım cevap şu olmuştu:

“İtalyan olmadığın için böyle klişe bir önyargın var…Bolonez sos çok sofistike bir şeydir.”

İkna olmadım.

Ama madem Arman’inin tercihi..

 

ARMANİ’NİN EN BEĞENDİĞİ

MAKARNA ŞÖYLE BİR ŞEYDİ

 

Biraz sonra uzun ve derince bir tabak içinde ısmarladığım yemek geldi.

Orta kısmında biraz makarna, iki yan tarafında bol değil, bol kepçe birer kıymalı sos topu…

Adeta domates içinde yüzüyor.

Bolonez soslu makarnayı bayağı bulurdum, bu basbayağıydı…

Önceki akşamüzeri Giorgio Armani’nin ölüm haberi geldiği zaman, nedense önce o gece tek başıma yediğim bu yemeği hatırladım.

aeb8e07e-71b5-4a11-b664-49b234b6c4db.jpeg

SONRADAN GÖRME GURME’NİN

KIYMALI MAKARNAYA VERİDİĞİ NOT

 

Haklıydım…

Bolonez soslu spagetti, makarna hiyerarşisinin en altına konacak kadar sıradandı.

Bir daha ona güvenip yiyeceğim son makarna bu olurdu.

Biliyorum epey itiraz eden çıkacak, ama ne yapayım, Ayten Alpman’ın şarkısında dediği gibi “Ben Böyleyim…”

Sonradan görme böyle bir gurmelik işte…

 

ARMANİ’YE İLK KIZGINLIĞIM

ÇOK ESKİYE GİDİYOR

 

O gece Armani’ye bir defa daha kızmıştım.

İlk kızgınlığım çok yıllar önce başlamıştı.

Tarihini de ölünceye kadar unutmayacağım…

1980 yılında küsmüştüm ona.

O yıllara kadar “Güçlendirilmiş vatkalı erkek ceketi omuzları” vardı.

Omuzlarımı dik ve daha geniş gösteren şahane vatkalar.

 

19 MAYIS’LARDA HARP OKULU

ÖĞERENCİLERİNE GICIK OLMAMIN NEDENİ

 

Doğuştan çırpı bacaklı, çırpı kollu ve dar omuzlu bir çocuktum.

Buna bir de sırtımdaki deformasyon eklenince bütün ilk gençliğim, 19 Mayıs törenlerinde beni gıcık eden Hava Harp Okulu öğrencilerinin kısa kollu beyaz atletleri ile yaptığı insan kulelerine gıcık olarak geçti.

Hala kısa kollu gömlek sevmeme nedenim budur.

Çareyi Hollywood’un 1950 starları bulmuştu.

Kadife hakim yaka Beatles ceketimin omuzlarında bile güçlendirilmiş vatka vardı.

 

1980’DE BİR AMERİKAN JİGOLOSU

HAYATIMI ALTÜST ETTİ

 

Sonra o lanet 1980 yılı geldi.

American Gigolo’su  yılı…

Filmde, Richard Gere’in üzerinde öyle bir takım elbise gördüm ki…

“İşte bu benim sonumdur” dedim.

Richard Gere’in giydiği ikonik elbiseleri Armani tasarlamıştı.

Ceketlerin omuzlarındaki vatkalar azaltılmış, omuzlar, bedenin normal fiziğine, yani biraz serbest düşüşe  bırakılmıştı.

f9969d95-d837-424c-8b9e-f81a787adf33.jpeg

BİR ANDA SESSİZ SİNEMANIN GARİBAN

KOMEDYENLERİNE DÖNDÜM

 

Bu yeni ve modern çizgi, benim dar omuzlarımı kendi haline bırakmış, sırtımdaki deformasyon kendi kanunlarını uygulamaya başlamış ve bir anda kendimi sessiz sinema döneminin pejmürde elbiseleri içindeki gariban komedyenlerine dönmüş bulmuştum.

O nedenle hiç affetmeyeceğimi düşünüyordum  Armani’yi…

Buna bir de Bolonez soslu makarna eklenince…

Benim için Armani bitmiştir diyecektim…

 

AMA ARMANİ BENİM İÇİN

BİTMEDİ TAM AKSİNE BÜYÜDÜ

 

Ama diyemiyorum işte…

Çünkü büyük tasarımcıydı.

Onun özellikle kadınlara getirdiği güçlü ve özgüvenli çizgi bir tasarımcının asla silinemeyecek imzasıydı.

O kadın çizgisi benim için tasarımda bir “Opus Moderanti’dir…”

Neticede bugün geldiğim noktada Armani’yi sevmem mümkün değil.

492aea96-8853-4f97-a796-d73c8753501f.jpeg

ERKEK VE KADIN GİYİMİNE

SOFT POWER’I GETİREN ADAM

 

Tasarıma “Soft Power” dediğimiz zihniyeti getiren tasarımcıydı.

“Gerçek güç, 1950’lerin güçlü vatkaları ile yaratılan sert ve agresif  çizgi değil, bedenin en kendini bırakmış halindeki doğal yumuşak gücüdür diyordu.

New York Times’ın baş tasarım editörü Vanessa Friedman dünkü yazısında şöyle diyordu:

“Soft power (Yumuşak güç) sadece siyasal bir strateji değildir…”

 

CELEBRİTY VE İCRA KURULU

BAŞKANLARININ YENİ TARZI

 

Onun için “Şöhretli insanların” ve “İcra Kurulu Başkanlarının” tarzını ve görüntüsünü değiştiren tasarımcı deniyordu.

Yine Friedman’ın anlatımıyla; Bu imajı yaratmak için ölmüş iki rengi, Gri ve Bej’i birleştirerek yarattığı “Greige” tonuyla bu iki kategori insanın giyim tarzını bir yandan üniformaya çevirip bir yandan zırhlandırmış ve o yumuşak gücü vermişti.

 

ŞEYTANI BİLE GİYDİREN

ANNA VINTOUR’A LAFI

 

Meydan okuyan bir tasarımcıydı.

Moda denince “Şeytanı bile giydiren” Anna Vintour’la açıktan polemiğe girecek kadar kendine güvenen bir insandı.

Vintour, davet ettiği bir Armani Şov’a kendi gelmeyip, yardımcılarını gönderdiğinde çıkıp aynen şöyle demişti:

“Siz bir dişçiye gitseniz, dişçi kendisi yerine yardımcıları koltuğun başına geçirseydi ne hissederdiniz?”

 

AL PACINO, DE NIRO, CAPRIO, CLOONEY,

LADY GAGA, DAVID BOWIE, CLAPTON

 

O bir “Celebrity” tasarımcısıydı.

Kimleri giydirmedi ki…

Richard Gere…

80 ve 90’larda Al Pacino, Robert de Niro…

Leonordo di Caprio, Tom Cruise, George Clooney…

Christian Bale…

Lady Gaga…Rihanna…Beyonce..

Rock dünyasından, David Bowie, Eric Clapton…

Cool rokçılar ve bluescular yani.

 

GRİ VE BEJ GİYDİRİYORDU AMA

KIRMIZI HALININ TASARIMCISIYDI

 

Gri ve beji ölüm döşeğinden alan tasarımcıydı…

Ama dünya onu kırmızı halıların tasarımcısı olarak hatırlayacak.

Neticede…

Benim hiçbir Armani ceketim yok.

Ama eşim Tansu’nun var.

Ve giydiği zaman ölüyorum onlara…

Hem Tansu’ya... Hem Armani’ye…

Bense 78 yaşıma geldim…

Hala vatkasız ceket ve jersey tişört giyemiyorum…

Bugüne kadar hiçbir Armani ceket ve takımım olmadı.

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.