Ertuğrul Özkök: Geçen salı gününden sonra Türkiye’nin en büyük medya patronu kim oldu?
Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Geçen salı gününden sonra Türkiye’nin en büyük medya patronu kim oldu?" başlıklı yazısını kaleme aldı.
Çok değil bundan 15 yıl önce “Medya patronu” dendiği zaman akla gelen isimler şunlardı:
Aydın Doğan ve Dinç Bilgin…
Doğan medya grubu Avrupa’nın üçüncü büyük medya grubuydu.
Artık medyada yok.
Peki bugün kim?
Hürriyet-Kanal D veya Sabah- ATV’nin sahipleri mi…
Kimdir onlar?
Siz bu sorunun cevabını düşünürken ben size geçen salı günü yaşanan çok ama tarihi derecede önemli bir olayı anlatayım.
13 Mayıs Salı günü TV’de bir dönem kapandı
13 Mayıs, yani geçen salı günü…
New York’ta bir salon.
Görünüşte sıradan bir şirketin sıradan bir basın sohbeti.
Ama o küçük salonda dünya televizyonculuk ve spor tarihinin yepyeni bir dönemi açılıyor.
Konuşan kişinin adı James Pitaro.
Cornell’de İnsan Ekolojisi okumuş bir medya patronu
Dünyanın en büyük “Eğlence ve medya” kuruluşu Disney’in ESPN adlı medya kanalının başkanı.
Cornell Üniversitesi’nde “İnsan Ekolojisi” okumuş bir yönetici.
O gün yaptığı açıklama dünya televizyonculuk tarihinde bir dönemi kapatıyor.
Yani bir devrimi duyuruyor.
Sporda ‘naklen yayın” dönemi kapanıyor
Bu devrimin özeti şu:
Canlı spor yayınları artık kablolu televizyondan çıkıp, “streaming teknolojisine geçiyor.”
Bugüne kadar bildiğimiz, alıştığımız kavram neydi:
“Naklen yayın…”
Süper lig maçlarını kablolu ve paralı bir televizyon kanalından izlemek.
Artık kablo, paralı kanal ve naklen yayın kavramlarını unutun.
Türk kadın voleybol maçını kaçırdınız mı; mesele değil…
Bundan böyle streaming bir platforma abone olacaksınız.
Canlı spor karşılaşmalarını oradan seyredeceksiniz.
O yayın orada duracak.
Dışardasınız, o yanı kaçırdınız…
Hiç mesele değil.
İstediğiniz zaman canlıymış gibi yeniden seyredeceksiniz.
Aynı yayını izleyen iki kişi farklı şey seyredecek
Sadece o değil.
Aynı zamanda bir yenilik daha geliyor.
AI devrimi…
Yani yapay zekânın spor yayıncılığına girmesi.
ESPN, henüz ayrıntılarını açıklamadı ama, AI yardımıyla “kişiselleştirilmiş spor yayınları yapacak.”
Artık herkesin seyrettiği ortak kanal yerine, herkesin kendine ait içerikleri ve tercihlerine göre belirlenmiş kişisel bir streaming yayın dönemi açılıyor.
Bunun anlamı şu.
Kitle iletişimi, kitlesel yayın kavramı artık bitiyor.
Akşamları aynı evde bile iki kişi artık, aynı canlı yayını seyrederken bile aynı şeyi seyretmeyecek.
Ben canlı yayında Arda Güler’i daha çok görmek istiyorum
Mesela siz Arda Güler’le, örneğin Fenerbahçe, Galatasaray, Liverpool veya Golden States Warriors ile çok ilgili iseniz, algoritmanız bunu algılayacak ve size maç nakilleri veya saha dışında Arda Güler’le ilgili ayrıntılı bilgileri, içerikleri sunacak.
Geçen salı günü ESPN işte bu devrimi açıkladı.
Sporun Netflix’i yayına başlıyor
Bu eylül ayından itibaren ESPN sporun streaming platformu yayına giriyor.
Yani sporun “Netflix’i” yayına başlıyor.
Hemen söyleyeyim. Bu bir ilk değil.
Daha önce Warner Bros, Discovery, Disney ve Fox bir “joint venture olarak” Venu Sports’u başlattı ama yürümedi.
Bu platform 4 ay önce kapandı.
Aslında ilk adım Türkiye’de atılmıştı
Ancak bu olayı ABD’den bile önce Türkiye’de başlatan biri vardı.
Sadettin Saran’ın, SSport’u çok başarılı bir spor streaming platformu haline gelmişti.
Ama finansal gücü yetmediği için, elindeki asetler başka yere dağıldı.
Formula 1 ve Premier Leage maçları Bein’e, Avrupa kupası maçları önce Exxen sonra Tabii’ye gitti.
Bu arada bazı maçlar Tivibu’daydı.
Özellikle TRT’nin Tabii’si tam bir fiyasko oldu.
Maçların başlamasına bir saat kala bile hangi maçın hangi Tabii kanalında verileceğinin anonsunu bulabilmek meseleydi.
Buna bir de gecenin bir maçının TRT üzerinden verilmesi, para ödeyenlerde resmen “Enayi yerine konulma” duygusu yarattı.
Ama hiçbiri başaramadı ve canlı spor olayı darmadağın oldu.
Streaming’de muazzam bir savaş başlıyor
Şimdi Disney gibi bir devin, ESPN gibi bir spor devi bu işe giriyor.
Büyük bir ihtimalle dünyanın önde gelen bütün spor dallarının canlı yayın haklarını toplayabilecekler.
Ve bunu Disney Plus ve Hulu gibi iki streaming film ve eğlence kanalı ile birlikte pazarlayıp, Netflix’in karşısına güçlü bir rakip olarak konumlanmaya çalışacaklar.
Hiç kuşkusuz Netflix ve Max da bu yarışa girecek.
Yani spor artık streamingin devlerinin arenası.
13 Mayıs devriminde sadece bu hafta neler vardı?
Nedir bu “13 Mayıs devrimi?”
Size şöyle anlatayım:
Sadece bu hafta dünyada milyonlarca insanın tutkuyla izlediği canlı spor olayları vardı ve bugün de var.
Bu açıklamanın yapıldığı 13 Mayıs akşamı Şampiyonlar liginde İnter-Barcelona maçı vardı.
Ertesi akşam PSG-Arsenal oynadı.
Aynı gece NBA Playoff maçları oynanıyordu.
Tenis’in üç büyüğünden biri olan Roland Garros başlıyordu.
Fenerbahçe’nin oynayacağı Final Four maçları Abu Dabi’de sırasını bekliyordu.
Formula 1 Avrupa ayağına başlıyordu
Formula 1 yarışlarının Avrupa ayağına geçiliyordu.
Premiere Leage’de Liverpool-Manchester United maçı vardı.
Arda Güler, Real Madrid’in ilk 11’inde El Classico’ya çıkıyordu.
Galatasaray Trabzon’u yenerek Türkiye Kupası şampiyonu oluyordu.
Şimdi bütün bunları aynı platform üzerinden tek bir para ödeyerek izleyeceğimiz dönem açılıyor.
Formula 1 seyircisinin yüzde 41’i, Fener tribününün yüzde 15’i kadın
“Bu sadece erkekleri ilgilendiren bir şey” diye bakmayın.
Bir örnek vereyim.
2024 yılı itibariyle Formula 1 yarışlarının izleyicileri içinde kadınların payı yüzde 41.
NBA maçlarının dünya düzeyinde kadın izleyici oranı yüzde 42.
2019 yılında Fenerbahçe futbol takımının evindeki maçlardaki kadın seyirci oranı yüzde 15’ti.
Fenerbahçe basketbol takımının kadın ve çocuk izleyicisi neredeyse yarıya yakın.
Bu muazzam medyanın yeni Aydın Doğan’ı kim?
Şimdi 13 Mayıs devrimi ışığında soralım.
Bugün Türkiye’de medya patronu deyince aklınıza kim geliyor?
Sabah-ATV grubunun sahibi kimdir tam olarak bilemiyoruz.
Ama ortada patron olarak görünen bir isim var:
Serhat Albayrak.
Hürriyet-ATV grubu derseniz…
Demirören ailesi.
Geriye kalan kim?
Ufak tefek onlarca haber kanalı.
Sokağa çıkın kimse size bir patron ismi veremez.
Artık Türkiye’de medya alanında 4 dev patron var
Ama önümüzdeki eylül ayından itibaren biliniz ki, Türkiye’de 4 dev medya patronu olacak.
(*) Biri Disney grubu.
Yani NOW, Disney Plus ve gelmekte olan ESPN’in sahibi olan grup.
Patronu Bob Iger…

Bob Iger
(*) Öteki Netflix.
Patronu Reed Hastings…
Ve HBO-Max…
Sahibi Warner-Discovery.
Eylülden itibaren gücü azalacak katarlı patron
(*) Bir de piyasadaki durumu sarsılacak olan patron var.
Bein Connect…
Sahibi Katar Devleti.
Eylül ayından itibaren durumu gerilemeye başlayacak olan bu grup şu an için dünya spor gecelerinin en kuvvetli aktörlerinden biri.
Sadece Roland Garros’un hangi kanallardan yayınlanacağına bakarsanız bunu anlarsınız.
Ayrıca Premier Leage, Formula 1, Türkiye süper lig maçları onlarda.
Ama şunu da unutmayın.
Spor kulüpleri artık yayın anlaşmalarını bu patronlarla yapacak
Büyük bir ihtimalle spor kulüpleri artık canlı yayın anlaşmalarını Streamingin bu küresel patronları ile yapacaklar.
Tabi bu platformlar birer içerik canavarı. Onun için kulüplerle birlikte bol bol yaratıcı içerik çalışmaları yapacaklar.
Bunun ilk deneyimi Netflix dünya boks şampiyonluğu maçını vererek attı.
Kısaca…
Bundan böyle konuşan kafa bağımlıları dışındaki insanların gecelerine hâkim olacak medya patronları bunlar olacaktır.
Konuşan kafa programlarında göremeyeceğimiz şahane konular
Spor en büyük eğlence sektörü olmaya doğru gidiyor.
Lamine Yamal’ın inanılmaz performansı…
Arda Güler’in Mbabbeye asisti ve golü…
Formula 1’de Werstappen’in gerileyişi ve 18 yaşındaki yeni nesil Antonelli’nin yükselişi…
Angelotti’nin Real Madrid’den ayrılması ile artık Mourinho-Guardiola türü “Egotrenörler” döneminin kapanışı...
Yeni nesil tenisçiler…
NBA’de Alperen Şengün fenomeni ve Avrupalı basketçilerin performansı.
Bunların her biri hem eğlence hem de entelektüel bakımdan konuşan kafa programlarından çok daha ilginç ve ilerde.
Streaming hayatımızı değiştirmeye devam edecek…
Siz de beni izlemeye devam edin.
ESPN 1979 yılında spor alanında bir devrim yapmıştı.
O yıl tablolu televizyonda özel spor kanalını açmıştı.
O devrimi yapan ESPN, şimdi kendi açtığı kablolu spor yayıncılığı dönemini kapatıyor.
Tabi bu spor yayıncılığında ağırlığın artık kablolu televizyondan, streiaming yayıncılığa geçişi anlamına geliyor.
Geleneksel televizyon böylece en kuvvetli olduğu asetlerinden birini daha streaminge kaptırıyor.
Genel televizyon kanalları ilk olarak haber yayınlarını özel kanallara kaptırmıştı.
Sonra spor yayınları özel kanallara gitti.
Onu sinema izledi.
Sonra diziler yavaş yavaş ayrıldı.
Kablodan sonra ilk gittikleri yer, YouTube oldu.
Şimdiyse artık YouTube’da bazı silahlarını streaminge kaptırıyor.
Kısaca 2006 yılında Spotify’ın kurulması ile başlayan Streaming devrimi, bir yıl sonra Netflix’in de servise girmesiyle insanoğlunun eğlence ve müzik alışkanlıklarını bir daha geri dönmemek üzere değiştirdi.
Televizyon dediğimiz karasal yayın artık geçmişe ait bir teknoloji.
Bir zamanların dev medya sahipleri dönemi de kapanıyor bununla.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.