Ayşe Ateş: "Eksik İddianameyle Yargılama Yapılıyor, Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmalı"

Ayşe Ateş: "Eksik İddianameyle Yargılama Yapılıyor, Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmalı"

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, Sincan yerleşkesinde önemli açıklamalarda bulundu. Ayşe Ateş, yaptığı basın açıklamasında, yargılamanın eksik iddianameyle yürütüldüğünü ve bu durumun adaletin sağlanmasına engel olduğunu vurguladı. Ayrıca, Sinan Ateş'in cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerektiğini belirtti.

Ayşe Ateş, açıklamasında dost bildiklerinden gördüğü vefasızlık ve düşmanlarından aldığı merhametten bahsederek, hayatta tutunduğu tek dalın iyilik olduğunu vurguladı. İnsanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığını belirten Ateş, "Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan, düşman bildiklerimizin gösterdiği bunca merhametten ve şefkatten sonra hayatta tutunduğum tek dalın iyilik olduğunun, insanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığımın altını da bir kez daha çizmek istiyorum," dedi.

Eksik İddianame ve Adalet Arayışı

Ateş, Sincan'da görülen davanın eksik iddianameyle yürütüldüğünü ve bu nedenle hukuki olarak eksik kararlar alındığını ifade etti. "Bu yüzden biz Sincan’daki bu yargılamaya eksik iddianameyle görülen yarım mahkeme diyoruz," diyen Ayşe Ateş, iddianamede eksiklikler ve delil karartma şüphesine dair detayları paylaştı.

FETÖ Suçlamaları ve Tehditler

Ayşe Ateş, FETÖ suçlamalarıyla sürecin nasıl manipüle edildiğini ve kendisinin sosyal medyada aldığı tehditleri dile getirdi. Özellikle Burak Bekiroğlu'nun tehditleri ve Mustafa Özcan'ın azmettirici olarak suçlanması gibi konuları vurgulayan Ateş, bu suçlamaların delilsiz olduğunu belirtti. "Müdafilerin duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesi sosyal medyada belirli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsıyordu," diyen Ateş, bu iddiaların ciddiye alınmadığını belirtti.

Meclis Araştırma Komisyonu Çağrısı

Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in cinayetinin tüm yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerektiğini vurguladı. "Bir daha bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir 'Meclis Araştırma Komisyonu' kurulması gerekliliği açıkça ortadadır," dedi.

Ateş, açıklamasını "Sinan’ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır," diyerek bitirdi ve Meclis'teki milletvekillerine bu konuda irade göstermeleri çağrısında bulundu.

Ayşe Ateş'in açıklamalarının tamamı şöyle:

Öncelikle sizlerden şu anda burada dudağımdan dökülecek her sözün kanayan bütün vicdanlar için adalet dilenen birer yoksulluk olarak kayda geçmesini talep ediyorum. Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan, Düşman bildiklerimizin gösterdiği bunca merhametten ve şefkatten sonra Hayatta tutunduğum tek dalın iyilik olduğunun, insanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığımın altını da bir kez daha çizmek istiyorum. Değerli Basın Mensupları, Sincan yerleşkesinde beş gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan, basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Malumunuz olduğu üzere kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki bağlantılar ve ihtiva ettiği deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan iki ayrı dosya var. Bu yüzden biz Sincan’daki bu yargılamaya eksik iddianameyle görülen yarım mahkeme diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararı da hukuki olarak eksik bulduğumuzu aziz milletimize beyan ediyoruz. Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse; Bildiğiniz üzere bir emniyet mensubu tarafından Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınmış olmasına rağmen tutanakların değiştirildiğine dair bir suç duyurusu yapıldığı basına yansıdı. Diğer taraftan, önceki dönemde dosyaya bakan savcılar hakkında FETÖCÜ oldukları gerekçesiyle HSK’ya suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar ise bugün beğenmez oldu. İddianamenin, hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen, Meclis kürsüsünden yapılan “İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı!” çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu. Hatırlayınız: Çok değil, birkaç hafta önce sosyal medyada Burak Bekiroğlu isimli bir şahıs, yapmış olduğu paylaşımda beni etiketleyerek “Eğer bir daha konuşursan seni FETÖ’ye öyle bir monte ederim ki 100 avukat tutsan kurtulamazsın. Seni Pensilvanya’ya gömerim.” şeklinde tehditlerde bulunmuş, bu cinayeti de firari FETÖ İmamı olduğu bilinen Mustafa Özcan’ın azmettirdiği iddiasını ortaya atmıştı. Üstüne bir de zihnimi okuyarak “Bu gerçeği sen de biliyorsun.” demişti. Ben, tehditlerine ilişkin avukatlarım aracılığı ile kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Kendisi ise bu cinayeti firari FETÖ İmamı Mustafa Özcan’ın azmettirdiğine dair bilgi ve belgeleri henüz savcılığa teslim etmedi. Peki, sonra ne oldu? Müdafiler bu cıvık iddiaları ısıtıp duruşma salonunda önümüze koydular. Bulgu ya da belge sunmadılar. Tıpkı Sinan’ı çocukluğu Selman’ın öldürdüğüne dair kiralık katil beyanını esas alarak konuşanlar, bu beyanlarla aklandığını iddia edenler gibi… Müdafilerin duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesi sosyal medyada belirli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsıyordu. Dün X hesabım üzerinden bununla ilgili belgeli bir paylaşım yaptım. Gerçekleri görmek isteyenler oraya bakabilirler. Ayrıca dün sabah yaptığım basın açıklamasında da duruşma esnasında maruz kaldığımız bu saldırıya dikkat çekmiştim. Hemen akabinde karanlık gücün satılık kalemleri “Ayşe Ateş, FETÖ İmamı’nı savundu” şeklinde tezvirat yapmaya başladı. Çünkü "Bu olayı FETÖ yaptı” diyerek kapatmak istiyorlar. Tezgâhı açmışlar, Aksi beyanlarınızı “FETÖ’yü, FETÖCÜleri, FETÖ İmamı’nı savunmak” olarak pazarlıyorlar. Aslında diyorlar ki biz ne diyorsak onu kabul edecek, çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkmayacaksın. Çıkarsan seni mahvederiz. Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Çizdiğiniz çerçeveyi de paramparça edip ayaklarınızın altına atacağım! Değerli Basın Mensupları, Müşahede ettiğimiz süreç bizi şu sonuca ulaştırdı: Hem katledilmeden hemen önce resmî hesaplar üzerinden hem de katledildiği andan itibaren açılan sahte hesaplar aracılığıyla Sinan’la alakalı olarak yürütülen karalama kampanyalarının, FETÖCÜ iftiralarının merkezinde, kurgulanan ve içinde bulunduğumuz süreçte sergilenen bu tiyatro varmış. “Biz bunu öldürdükten sonra savcı, emniyet mensubu; ana, bacı, eş demeden karşımıza kim çıkarsa FETÖCÜ ilan eder. Sinan da FETÖCÜ’ydü. Bu bizi hedef almak için gerçekleştirilmiş örgüt içi infaz, der ve elimizdeki gücü kullanarak da üzerini bu şekilde kapatırız.” şeklinde bir plan yapılmış. Bunu iddia etmiyorum. Bu senaryoyu karanlık gücün satılık kalemleri ve trol hesapları sosyal medyada ve basında her gün yazıp çiziyor. Bu organize kötülüğü sizler de müşahede ediyorsunuz. Lafı daha da uzatıp hem sizlerin hem de bizlere kulak veren aziz milletimizin değerli vaktini çalmak istemiyorum. Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor. Çünkü her gelişme bir kez daha kamuoyu önünde cereyan ediyor. Saygıdeğer Basın Mensupları, Bir daha bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir “Meclis Araştırma Komisyonu” kurulması gerekliliği açıkça ortadadır. Çünkü Ankara’nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin dibinde, kameraların önünde ve güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Buradan alınan cesaretle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarih; bu ve benzeri acı tecrübelerle doludur. Sinan’ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Şüphesiz ki kurulacak olan bu komisyonla birlikte ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak yeni bir sürecin ilk adımı da atılmış olacaktır. Bu kapsamda Yüce Meclis’imizdeki her bir milletvekilimizden bu hususta ortaya bir irade koymasını rica ediyorum. Teşekkür ederim.

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.