Tevfik Kızgınkaya
İnsan Hakları ve Eylem Planı
“Hukuk ve Ekonomi alanlarında reform” yapacağız derken…
Sorunlarımızın çözümü için “yeni Anayasa” yapmalıyız demeye başlanmışken…
Şimdi de çare budur diyerek karşımıza “İnsan Hakları Eylem Planı” çıkartıldı.
Bu öyle büyük bir plan ki, “yıldızlara erişmemizi sağlayacağı” bile iddia edildi.
Tıpkı, uzaya çıkacağımız ve Ay’a gideceğimiz gibi…
*****
RTE-AKP 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşan “İnsan Hakları Eylem Planı” ile…
19 yıldır dile getirdikleri siyasi amaçlarını, Demokratik Laik Cumhuriyet yerine ılımlı İslam Devleti kurma hedeflerini ve bu yoldaki faaliyetlerini terk ettikleri algısı yaratmanın çabası içine girdiler. Bir anlamda da iktidarlarını ve uygulamalarını inkar etmiş oldular.
Ziya Paşanın sözüyle “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyelim ve yaşadıklarımızı birbirimize anlatmayı bir tarafa bırakıp konumuza gelelim.
Ve soralım;
- Adaletin kalmadığını, yargı bağımsızlığının yok edildiğini söyleyenleri…
- Halkın işsizlik ve yokluktan ekmeğe muhtaç olduğunu dile getirenleri…
- Hazinenin (halkın) 128 milyar dolarının nereye harcandığını soranları…
- Haklarını arayan gençleri…
- Demokrasiye ve hukuka aykırı uygulamalara karşı dik duranları…
Vatan haini, terörist, edepsiz... diye ilan edenler, ne oldu da bir anda reformcu ve insan hakları savunucusu oldular?
- Yıllarca ülkemizin kaynakları ile besledikleri, karşılığında da siyaseten beslendikleri yabancı sermayenin “adalet ve demokrasi yoksa yatırım da yok, biz gidiyoruz” tavrını değiştirmek için mi?
- ABD’nin yeni yönetimiyle ilişki kurabilmek, AB’ye de kriterlere uyuyoruz mesajı vererek desteklerini yeniden alabilmek için mi?
- Boşalan hazine ve tıkanan ekonomi ile Türkiye’yi yönetemeyeceklerini gördükleri için mi?
- Beşliye verilen garanti ödemeleri yapamayacakları için mi?
- Din, iman söylemiyle işsizliğin, yokluğun ve yoksulluğun üstünü örtemedikleri için mi?
- Uzaya çıkmanın bile Halkı siyaseten kandırmaya yetmediğini gördükleri için mi?
- Bu koşullarda 2023 seçimlerini kaybedeceklerini anladıkları için mi?
- İktidarı kaybettiklerinde 19 yılın hesabını veremeyeceklerini bildikleri için mi?
- Yoksa İnsan Hakları, “Eylem Planımızın nihai amacı, yeni ve sivil bir anayasadır” diye dile getirdikleri gerçek hedeflerine ulaşmak için bir araç mı?
Bu olasılıkları çoğaltabiliriz, yanıtlarını ise yaşayarak göreceğiz.
73 yıl önce “insanı insandan korumak” üzere imzalanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini kıskandıracak içerikte bu İnsan Haklarının altına imza atmamak elde değil.
Ancak bir de işin “eylem” bölümüne bakmak gerekiyor.
“Öyle her çiçeğe su vermeyeceğiz…”
Alkışlayanlar “çiçek”, karşı çıkanlar “diken.”
Adı da İnsan Hakları!
*****
Pekala, insan hakları sadece bu kadar mı?
Soruya yanıtı yaşamın içinde arayalım.
Doğan her bir bireyin kimliği İNSAN’dır.
Türkiye Cumhuriyetinde doğan insanların bir diğer ortak kimliği ise YURTTAŞ olmaktır.
İnsanın doğduğu andaki temel hakkı “YAŞAMAK HAKKIDIR” ama “SAĞLIKLI YAŞAMAK”.
Doğan insan sadece o ailenin bir çocuğu değil, ülkenin yeni bir yurttaşı ve insanlığın yeni bir bireyidir. Ülkemizin neresinde olursa olsun her yurttaşın sağlıklı bir ortamda dünyaya gelme ve sağlıklı yaşama hakkını sağlamak Devletin görevidir.
Son 40 yıldır ise;
- Devletin “Halkçı” kimliği yok edilmiş,
- Neo-liberal politikalarla sağlık kamu hizmeti olmaktan çıkartılmış,
- Sağlık, piyasalaştırılarak parayla satın alınan bir meta haline getirilmiş,
- Devletin, yurttaşların sağlıklı bireyler olması ile ilgili sorumluluğu ve görevi terk edilmiştir.
Bugünkü sağlık politikasının özü;
Paran kadar sağlıklı ol, paran kadar yaşa…
Sonuçta temel insan hakkı olan sağlıklı yaşama ve sağlık hizmetlerine bedelsiz ulaşma hakkı yok edilmiştir.
*****
İnsan, anne rahminde yaşamaya başladığı andan itibaren ve doğum sonrasında beyin ve vücut gelişimi için doğru beslenmeli (süt, peynir, et vb) ve yeterince protein almalıdır. Bunun için de ailenin bir işe ve yeterli gelire sahip olması gerekir. Her yurttaşın bir işi ve geliri olmasının koşullarını sağlamak ise devletin görevidir. Kimliği “Halkçı”, niteliği de “Sosyal” Devlettir.
Son 40 yıldır ise;
- Karma ekonomik model terk edilerek serbest piyasa ekonomisine geçilmiş,
- Tüm üretim tesislerimiz ve fabrikalarımız özelleştirme adı altında satılmış,
- Devlet üretim ekonomisinden uzaklaştırılmış,
- Devletin yurttaşına çalışma ve emeğinin karşılığında bir gelire sahip olma hakkını sağlama niteliği ve görevi terk edilmiş,
- Sosyal devlet niteliği iktidarın oy kazanma aracı haline getirilmiştir.
Bugün uygulanan ekonomi politikasının özü;
Paran kadar beslen, paran kadar geliş…
Sonuçta, yurttaşlarımızın insan hakkı olan çalışma, bir gelire sahip olma ve yaşam koşullarını iyileştirme hakkı yok edilmiştir.
*****
İnsan en önemli özelliği olan düşünme özelliğini kazanması ve geliştirmesi 5-6 yaşlarında başlar. Düşünebilmek için bilgiye gereksinim vardır. Bilgi sahibi olabilmenin yolu ise eğitimdir ve temel insan hakkıdır.
Nerede yaşıyorsa yaşasın tüm yurttaşların eğitim hakkını sağlamak devletin görevi ve sorumluluğudur.
Son 40 yıldır ise;
- Devletin bilime dayalı laik eğitim sistemi terk edilmiş,
- Eğitim piyasalaştırılmış ve para ile satın alınan meta konumuna getirilmiş,
- Temel eğitim zorunlu olmaktan çıkarılmış,
- Eğitimin maliyetini karşılayamayan ailelerin çocukları imam hatip okullarına yönlendirilmiş, tarikatların eline düşürülmüştür.
Bugün uygulanan eğitim politikasının özü;
Paran kadar oku, paran kadar eğitimli insan ol…
Yurttaşlarımızın bilime dayalı laik eğitim alma ve eğitimli ve bilinçli yurttaş olma hakkı yok edilmiştir.
*****
19 yıllık iktidarlarında Halkın sağlık, çalışma ve eğitim gibi temel insan haklarını yok eden RTE-AKP’nin “İnsan Hakları Eylem Planı” adıyla süslenmiş bir vitrinin arkasına saklanarak iktidarını sürdürme çabası içinde olduğu açıktır.
İnsan Haklarını gerçek anlamda var etmek için;
- Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk Devleti tüm kurum ve kurallarıyla var olması,
- Devletin Halkçı kimliğini yeniden kazanması,
- Siyasetin, ayrım gözetmeksizin herkesi “insan ve yurttaş” ortak kimliğiyle görmesi,
- Her bir yurttaşın yaşamın her aşamasında var olan insan hak ve özgürlüklerine sahip olması gerekmektedir.
Nasıl mı?
Kuruluşunda her türlü yokluğa karşılık 40 bin köyde yaşayan yurttaşlarının;
- Sağlığı için salgın hastalıklarla mücadele eden,
- Hıfzıssıhha Enstitüsü kurarak aşı ve ilaç üreten,
- Koruyucu sağlık politikasıyla sağlıklı yaşama hakkını sağlayan,
- Sefaletle mücadele için “Toplu Kalkınma Hamlesi” ilan eden,
- Üretime dayalı karma ekonomik modelle ülkemizin dört bir köşesinde üretim tesisleri ve fabrikalar kuran,
- Nerede yaşarsa yaşasın herkesin bir işe ve gelire sahip olma hakkını sağlayan,
- Cehaletle savaş için Toplu Eğitim Seferberliği ilan eden,
- Bilimin ve bilginin köye ulaşmasını ve tüm yurttaşlarımızı aydınlanmasını hedefleyen,
Cumhuriyetin felsefesinde olduğu gibi…
Helikopter kazasında yitirdiğimiz askerlerimize rahmet diliyorum.
Ulusumuzun başı sağ olsun.
06.03.2021
M. Tevfik KIZGINKAYA