Halkın Sayfası
AKP HÜKÜMETİ SEDAT SADAT “kızıl elma” mız."
SADAT kendisini "savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren şirket" olarak tanımlamış
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, başında eski Cumhurbaşkanı Başdanışmanı emekli asker Adnan Tanrıverdi’nin bulunduğu SADAT’la ilgili, iddialarda bulundu.
İlk mesajında kendisinin de içinde olduğu, gazetecilere yönelik “suikast” iddiasıyla gündem olan Peker, “Benim de içine dahil olduğum bir ölüm listesinden bahsediliyor. Bazı muhalif gazetecileri de benim açıklamalarımı haber yaptıkları için bu listeye eklemişler. Eli silah tutan adamlar, kalem tutanları niye öldürmek isterler? Hem açıklamaları yapan benim, gazeteciler değil ki. Eğer büzüğünüz yetiyorsa beni öldürün. SADAT'çılar, kartelciler, mafyacılar; kimin büzüğü yetiyorsa bekliyorum. Lan düşkün Abdulkadir, seni de bekliyorum. Çakmasınız lan siz. Dindar görünümlü, aslında şeytan olan Sadatçılar, sizi de biliyoruz. Görüşeceğiz” dedi.
Peker, sonraki mesajında SADAT iddiasına;
''Korku iklimi için “Sedatçılar” ve “SADATçıların” lazım olduğunu belirten Peker, “Korku iklimi için bir SEDAT’ÇILAR bir de SADAT'çılar vardı. SEDAT’ÇILAR artık yok. SADAT'çıları da zaten tanıyoruz. Bu yüzden bir sıkıntı yok. Gönlünüz rahat olsun kardeşlerim” ifadelerini kullandı. Peker’in bu mesajı, ''kendisinin hangi korku iklimi nedeniyle, nerelerde ve nasıl görevlendirildiği sorusunu da beraberinde getirdi.'' diyerek ilginç bir de itiraf ekledi.
Peker, daha sonra paylaştığı mesajlarında ise SADAT’la ilgili iddialarını detaylı bilgilerle donatan
“sadatın güvenlik şirketi olduğuna bizi inandırmak isteyen şeytanlar, hangi güvenlik şirketi dünyanın en özel timlerinden biri olan Rusya’nın Alfa timlerindeki kişilerle anlaşıp en yetenekli personeline kayıt dışı özel eğitim verdirtir? Alfa timlerinin uzmanlığı hem istihbarat hem de suikast neticeli operasyonlardır. Kimi kandırıyorsunuz? Unuttunuz mu, biz eski dostuz. Ancak rotayı bana ve benim söylemlerime değer verenlere çevirmenin neticesini göreceksiniz” cümlelerini kurdu.
1972 Münih Katliamı’nın ardından 1974 yılında KGB bünyesinde kurulan görevlerinin terörle mücadele olduğunu belirten, Rusya’nın ve eski Sovyet ülkelerinin gizli servislerinde de bulunduğu belirtilen Alfa Grubu; Rusya’nın Sovyetler Birliği döneminde Devlet Güvenlik Komitesi’ne ve daha sonra Rusya’da Federal Güvenlik Servisi’ne bağlı özel kuvvetlerdir diye tanımlanabilir.
Peker, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ı da gündeme getirerek, “Ordudan mecburi emekli edilen Üsküdar Üniversitesi rektörü Nevzat Tarhan’ın uzmanlık alanı psikolojik harptir. Nevzat Tarhan’la çalışmalarınız ne üzerine? Güvenlik şirketiyiz diyorsunuz. Nevzat Tarhan’ın sizin için yaptığı psikolojik harp çalışmalarının sebebi nedir? Anlaşılan o ki sizinle işimiz uzun” diyerek çarpıcı açıklamalarının süreceği sinyalini de verdi.
Belli ki daha önceki iddiaları hatta delillendirmeleri kayda alınmayan Peker'in söyledikleri bence en azından bir soruşturmayı hak eder nitelikteydi, aynı nitelikteki SADAT iddiaları da soruşturulmalı diye düşünüyorum doğal olarak, ancak bu yapılır mı, sanmıyorum, bu durumda Suriye'deki El Nusra örgütüne silah taşıdığı iddia edilen SADAT'ı biraz anlatmak gerekir değil mi?
28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve 23 emekli subay ve astsubay tarafından kuruldu SADAT.
Şirketin kuruluş içeriğinde, uluslararası alanda askeri ve iç eğitim, savunma danışmanlığı ve mühimmat alımı tanımlamalarına rastladım.
Şirketin kurucu üyeleri, Savunma Danışmanlık'ın kısaltması 'SADAT'ın aynı zamanda Arapçada "seyitler" anlamına geldiği için bu ismi seçtiklerini de söylüyor.
SADAT'ın resmi internet sayfasındaki, ''misyonumuz'' kısmında kurumun kuruluş sebebi;
"Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yeri almasına yardımcı olmaktır" diye anlatılıyor.
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Dairesi ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'nda 30 yıla yakın görev yapmıştır ve Kara Harp Akademisi'nde eğitmen olarak derslere giren Tanrıverdi’nin öğrencilerinden biri de bilin bakalım kimdir?
Hulusi Akar!
Tuğgeneralliğe kadar yükselen Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde bence 15 temmuz yaşanmasın! amacıyla dini devlet işlerine karıştıranlar kapsamında askeriyeden uzaklaştırıldı ve ''kadrosuzluk!'' tan emekli edildi.
Tanrıverdi askeri kariyerinden sonra, kendisi gibi emekli edilen askerler ile kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’ne katıldı ve 5 yıl boyunca kurumun genel başkanlığını yürüttü.
Derneğin yedi kurucu üyesinin tamamı TSK`dan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla irtica gerekçesiyle emekli edilmiş personeldir.
ABD'de askeri strateji alanında danışmanlık yapan Amerikalı özel şirketlerin işleyişlerini inceleyen Tanrıverdi'nin, Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği adın altında TSK’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik fikirleri gündeme gelmeye başladı.
1994'te Recep Tayyip Erdoğan İstanbul belediye başkanı seçildiğinde, asker kanadından çok az destekçisi vardı ve Tanrıverdi de onlardan biriydi.
Erdoğan adaylığı sırasında İstanbul Maltepe’de Tugay Komutanı olarak görev yapan Tanrıverdi ile ortak bir tanıdıkları vasıtasıyla tanıştıkları, ilişkilerinin zamanla dostluğa dönüştüğü iddaları; Ağustos 2016'da Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atanmasıyla doğrulanan Tanrıverdi, özellikle savunma alanında, Erdoğan'ın en önemli danışmanlarından biri haline geldi.
Tanrıverdi'nin Aralık 2019’da İstanbul'da düzenlenen bir kongrede yaptığı konuşma "Mehdi’nin gelişine hazırlanmamız gerekiyor" sözleri büyük tepkilere neden olmuştu. Öyleki bu tepkiler Ocak 2020’de hem başdanışmanlık hem de Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerinden alınmasına kadar gitti.
Tıpkı fetö gibi laikliğe karşı şeriatı öngörmesine karşın, Fetö / Erdoğan kavgasında Erdoğan'ın yanında saf tutan SADAT'ın 15 Temmuz Darbe girişimini püskürtmede rol oynadığı iddia ediliyor. Hatta SADAT'ın öncülüğünde sivillere çok sayıda ağır silah dağıtıldığı, bu silahların şu an kimlerin elinde olduğunun bilinmediği de iddialar arasında.
Söz konusu iddiaları kesin dille reddeden Tanrıverdi ise "Sizce 10'dan az danışmanı olan bir şirket, darbe girişiminin bastırılmasında rol oynamış olabilir mi?" diyerek SADAT'ın böyle bir misyonunun olmadığını söylemişti.
SADAT'ın internet sitesinde ifade edildiği üzere faaliyet alanı başta Türkiye ve Müslüman nüfusun yüksek olduğu ülkeler, ancak SADAT'ın kurucusu Tanrıverdi, Ocak 2018'de Kübra Par'a verdiği röportajda, SADAT'ın Türkiye'de hiçbir faaliyeti olmadığını,
"Tekrar söylüyorum. SADAT, yurtiçinde emniyet teşkilâtına, TSK’ya ve başka hiçbir kuruma, örgüte veya sivil şahsa danışmanlık ve eğitim hizmeti vermemektedir" cümleleriyle ifade etmiş, kendi internet sitelerindeki açıklamaları yalanlamıştı.
Fransız İstihbarat Araştırma Merkezi adlı kuruluşa göre ise SADAT hali hazırda en az 22 Müslüman ülkede askeri danışmanlık faaliyeti yürütüyor. Bu açıklamanın internet sitesindeki açıklamayla örtüştüğü gözden kaçmış değil.
SADAT’ın Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği hatta Libya'daki aktif rolü sayesinde, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı Libya ordusu, Halife Hafter güçlerine karşı sahada kazanımları olduğu iddaaları da var.
Putin yönetimine yakın Federal Haber Ajansı, Özgür Suriye Ordusu militanlarının SADAT ekipleri tarafından Libya'ya götürüldüğünü iddia etmişti. TSK güçlerinin Libya’ya gitmesini sağlayacak tezkere Meclis’ten geçirilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan' da "Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak" biçiminde açıklama yapmıştı.
15 Temmuz'dan sonra biz Fetö gitti, Metö geldi derken 28 Şubat'ta emekliliğe sevk edilen Tanrıverdi'nin SADAT'ı ile ilgili en çarpıcı iddia; harp okullarına öğrenci alımındaki mülakatları yaptığı!
SADAT bu iddiayı da yalanladı.
2014'te ortaya çıkan MİT TIR'ları skandalına bir yenisi eklendi. Türkiye'den silahların, MİT tarafından Suriye'de faaliyet gösteren silahlı radikal örgütlere yollandığı iddiasının üstüne, Sedat Peker'in;
"Mit tırları yakalandığında içindekilerin (silahların) Türkmenlere ihtiyaç için gittiğini düşünüyordum. Fakat bu silahların yollanması meselesini TSK'nın ve MİT'in değil, SADAT'ın içindeki bir ekip organize etti. Kendi üzerinden gönderilen bu malzemelerin Türkmenlere değil, El-Nusra'ya gönderildiğini..." iddiası eklendi.
Peker, kamuoyunda MİT tırları olarak bilinen Suriye’ye silah gönderilmesiyle ilgili şunları söyledi: “MİT tırları yakalandıktan sonra oraya toplumun duygularını yükseltmek hem de oradaki kardeşlerime destek olmak için oradaki Bayırbucak Türkmenlerine ve oradaki diğer savaşçılara yetecek kadar. Telsizlerden tutun çelik yeleklere kadar TIRlarca bir projeyi düşündük. Bu projeyi o milletvekili arkadaşımız iletmesi gereken yerlere illetti. Bizim TIRlar Sedat Peker yardım konvoyu diye gidiyor. Basına da resimler veriyoruz, halk şey yapıyoruz.
SEDAT;
''Bütün ekipmanları yolluyoruz. Benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyordu. Ama biz o araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Ama biliyoruz içinde silah var. Saf çocuk değiliz. Bu da normal. Bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. Bu SADAT tarafından organize ediliyor. O SADAT’ın içindeki ekip tarafından.”
Bunların hepsini ben kendi paramla alıyorum. Onlar hariç. Benim adıma gidiyor, işlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direk gidiyor. Ben yüklü miktarda göndermeye başlayınca oradaki savaşçılar bize de biraz verir misin dediler. Ben de tamam dedim. Türkmenler her yerden videolar teşekkür ediyorlar. Bir iki tanesi Arapça konuşuyorlar. Arapça konuşmalarında sorun yok. Oradaki Türkmen arkadaşlardan birisi dedi, bunlar El Nusracı. Diğer arkadaşlar da bana diyor ki, gidenler El Nusra’ya gidiyor diyor. Evet benim üzerimden gidiyor. Ama ben yollamadım SADAT’çılar yolladı.”
Peker, Suriye ile ticaret yapmanın izninin Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’dan alınan izinle yapıldığına işaret ederek, şunları söyledi: “Bir bölüm var. Suriye’de ticaret yapmanız için ne yapmanız gerekir biliyor musunuz? Metin Kıratlı bey var. Tam makamıyla söyleyeyim: Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı. Külliyede. Şimdi ona gideceksiniz. Birkaç kamyon alışverişleri söylemiyorum. Büyük şeyleri söylüyorum. Kaçak ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır, ikinci el araba. Bunlar milyarlarca dolarlık şeyler. Büyük para.” dedi.
SADAT' ''İftira sahiplerini iftiralarını ispatlamaya çağırıyoruz'' diyerek iddiaları reddetti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2018 yılında
"Son dönemde üniformalar uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var" diyen Akşener, "Örneğin Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum"
Bugüne kadar iddialara yönelik herhangi bir hukuki soruşturma açılmadı.
Meclise
– Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içinde ya da yurt dışında, SADAT’tan askeri alanda ve/veya iç güvenlik alanında eğitim hizmeti almış mıdır? Aldıysa detayları
nedir?
– Türk Silahlı Kuvvetleri SADAT’tan askeri alanda, iç güvenlik alanında ve/veya bakım onarım kapsamında donatım hizmeti almış mıdır? Aldıysa detayları nedir?
– Türk Silahlı Kuvvetleri, SADAT’tan herhangi bir hizmet ve/veya eğitim paketi almış mıdır? Aldıysa detayları nedir?
– Türk Silahlı Kuvvetleri, cephanelik sistemleri, mobil simülasyon sistemleri ya da poligon sistemleri SADAT tarafından geliştirilmiş/tasarlanmış birtakım ürünler almış mıdır? Aldıysa detayları nedir?
-Türk Silahlı Kuvvetleri, cephanelik sistemleri, mobil simülasyon sistemleri ya da poligon sistemleri SADAT tarafından geliştirilmiş/tasarlanmış birtakım ürünleri almış mıdır? Aldıysa detayları nedir?”
biçiminde verilen önerge yanıtlanmadı oysa İçtüzüğe aykırı ama İçtüzüğü uygulayacak olan meclis başkanının AKP'li olmasının bir etkisi yoktur ya da olmamalıdır değil mi?
Bana en ilginç gelen yanıt Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar'dan ''konumuz değil'' açıklaması oldu. İyiymiş dedim ne diyeyim var demek ki işleyişte kaçacak bir '' delik'' ! Desem suç ya da hakaret olur mu bilemedim.
SADAT'ın gücünün "abartıldığını" ileri süren Tanrıverdi'nin
"Gülüyorum … Böyle bir şey mümkün değil. Çok saf, temiz duygularla İslam ülkelerine, Silahlı Kuvvetler’ imizin tecrübelerini nakletmek istedik. Hepsi bu... Ayrıca İslam ülkelerinin birlik olmasını istiyoruz, bu bizim “kızıl elma”mız." biçiminde açıklamalarını da vermeden olmaz.
Olmazda tüm bu iddaalar ve açıklamaları hatta yaşananları anlatırken tarafsız kaldım desem inandırıcılığı Tanrıverdi'nin açıklamalarıyla yarışır inandırıcılık konusunda...
Bu işe başlarken söyledim tarafsız değilim diye, tarafım çünkü.
Laikliğe, yani insan onurunu korumaya tarafım....
SELMA ŞENEL SEVİNÇ
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.