Halkın Sayfası

Halkın Sayfası

Bilgi giriş aygıtı fare ile kemirgen, memeli hayvan fare arasındaki farkı bilmek gerek öncelikle...

İslam ülkeleri geri kalmış ülkeleridir; hıristiyan ülkeleri gelişmiş ülkelerdir. Bu kanı doğu batı farkını ortaya koyan kanıksanmış yaygın bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşımın gerçekliğinin nedeni islam ve hıristiyanlık olarak gösterilmektedir oysa geri kalmışlığın nedeni dinin kendisi değildir. 

İslam geri bırakıyor olsaydı, Türkiye'yi de diğer islam ülkeleri kadar geri bırakıyor olması gerekmez miydi?

Atatürk'ün kurduğu, halkının çoğunluğunun müslüman olduğu Türkiye'nin ''Laik'' Cumhuriyet olması onu diğer islam ülkelerinden ayırmıştır.

İslam, ülkeleri geri bırakmaz tıpkı Hıristiyanlığın ülkeleri ileri götüremeyeceği gibi. Batı ülkeleri kiliselerin egemenliğinden kurtulmamış olsalardı bırakın ileri gitmeyi, çıkabilirler miydi orta çağın geri kalmışlığından bakın, bakalım.

Avrupa dinini devlet işlerine alet ettirmediği için ilerleyebiliyor yani Hıristiyanlık bu ilerlemeyi sağlıyor değil.

Dini devlet işlerine sokarsanız insanları teba yaparsınız, baskı altına alırsınız dolayısıyla sömürmeniz kolaylaşır. Avrupa ülkeleri de islam ülkelerinin islamı, devlet işlerine alet etmesini örtülü bir şekilde destekliyor ki, geri kalmışlıkları, kargaşaları sürsün, onlarda sömürü düzenlerini sürdürebilsinler.

Peki islam ülkeleri liderleri neden, buna çanak tutuyor? Tamamen aynı nedenlerle, üretimi adaletli bir biçimde paylaşmamak için vatanlarına ihanet ediyorlar, hem vatanlarına, hem dinlerine... 

Maalesef son dönemde tıpkı diğer geri kalmış islam ülkelerine yapmış oldukları gibi, Atatürk'ün kurduğu Laik Cumhuriyet'e saldırılar da gösteriyor ki, o karanlığa Türkiyeyi de gömme girişimleri artıyor. 

Burada başrol elbette Erdoğan'ın bile sık sık sözünü ettiği dış güçlerin, yardımcı başrol malum; Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın sadece bir suflör olduğunu söylememe gerek yoktur heralde.

Muharrem İnce Memleket Partisi Kurultayında yaptığı konuşmada ne dedi?

 ''Türkiye'nin hali içler açısı, gençler işsiz, emekli perişan. Bir sözde din adamı, yakasında bir tek iktidarın rozeti eksik. Her gün meydanlarda fetva veriyor. Günaydını konuşuyor, karidesi, kalamarı konuşuyor ama yurtlarda tecavüze uğrayan çocukları konuşmuyor. Haramı konuşmuyor.''

Sen din adamı değil misin bırak insanlar ister Günaydın, ister Tünaydın, ister Selam desin iyi niyet bildirsinde ayrışmasın kucaklaşsında... 

Sen bak bakalım haram yiyen var mı, hakça paylaşım mı var yoksa üçer, beşer maaş alanlar mı var?

İnsanlar aç açıktayken saraylarda oturup milletin kafasına çay falan atılıyor mu? 

Sana ne kalamar karidesten, bak bakalım din adına gidilen okullarda, kalınan yurtlarda çocuklara tecavüz ediliyor mu, iktidardan bir kereden bir şey olmaz falan diyen var mı? 

Din adamıysan gördüğün gibi hak yoluna yapacak çok şey var, suflörlük bunlara dahil değil.

Ne diyor İnce;

''Dindarlarla derdimiz yok. Dindar geçinen ve dinden geçinenlerle derdimiz var bizim. sen Tayyip Erdoğan’ın şeyhülislamı mısın, Diyanet İşleri Başkanı mısın?''

Bu soru çok yanıt bekliyor gibi gelmedi bana ya, neyse...

İnce'nin selamı da var, din adamı olarak paylaşabilir misin, alabilir ya da verebilir misin bu selamları? Çekinme Günaydın' dan, Tünaydın'dan bahsetmiyorum. 

 

''Evladına okul kıyafeti alamayan babalara selam olsun. Türkü söyleyen dillere, bağlamada sevda büyütenlere, memleketin adı güzel, sesi güzel insanlarına selam olsun. Selam olsun kalem tutan ellere, bilim üretenlere. Selam olsun Boğaziçi'nde direnen hocalarıma, öğrencilerime. Selam olsun cahille sohbeti kesenlere, Youtube'da dislike butonunu çökerten gençlere. Namusu ile batan esnafıma selam olsun. Atanamayan öğretmenlerime, işsiz gençlere selam olsun. Filenin Sultanlarına selam olsun. Mersin Erdemli'de açığa alınan trafik polislerine, İkizdereli kadınlara; kula kulluk etmeyenlere, pandemide ‘önce halk sağlığı’ diyen doktorlarımıza, hemşirelerimize selam olsun. Vatan toprağının kıymetini bilenlere, ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ diyenlere selam olsun.''

Çekinme dedim ama; evladına okul kıyafeti alamayan babalar, namusu ile batan esnaf, atanamayan öğretmenler, işsiz gençler,  Pandemide ‘önce halk sağlığı’ diyen doktorlar, hemşireler, e çekinir insan, ya sen, sende çekinir misin?

Türkü söyleyen diller, bağlamada sevda büyütenler, memleketin adı güzel, sesi güzel insanları.. Basbayağı sanatçılar! Suflörlükte zor zanaat.

Kalem tutan eller, bilim üretenler? En korktuğun mu? Anladım kork, bence de kork...

Boğaziçi'nde direnen hocalar, öğrenciler. Üniversite, üstelik Boğaziçi, öğrenci hem de Boğaziçili üstüne direnen, sanırım bu selam işi gittikçe zorlaşıyor; hocaları hiç söylemiyorum bu dönemde hoca ol birde kalk diren, bir suflörün anlayabileceği şey mi, yok yok bu selam işi buradan çıkabilir hiç görünmüyor.

Filenin Sultanları; bir kere kadın, üstüne zafer kazanan kadın. Şimdi bunlar şort falanda giymiştir, ''yok onlara selam falan'' mı dedin? Ben sana ne diyeyim...

Birde Youtube'da dislike butonunu çökerten gençler vardı, bak burada sonuna kadar haklısın, kesinlikle hak veriyorum, zor bir kere bu selam.

Bilgisayar ekranındaki imlecin hareketlerini kontrol eden, bilgi giriş aygıtı fare ile, kemirgen memeli hayvan fare arasındaki farkı bilmek gerek öncelikle...

Vatan toprağının kıymetini bilenler; bak hassas nokta burası, küçük ortağın kırmızı çizgisi olabilir, olamaz mıydı yoksa, bende çok emin olamadım haklısın. Vatan toprağı, Türkiye yani, TC'nin kurumlardan kaldırıldığı,  'Ne mutlu Türküm'' denemediği, yok yok Suriyeliler ve Afganlarda sorun yok; Türkiyeli, Türklerin yaşadığı, alevi, sunni, arnavut, muhacir, laz, çerkes, kürt, hepsini saymadığım, hepimiz işte, bilemedin mi? Bak şimdi bileceksin, halkının turist gelecek, corana bulaştırmayalım diye aşılandığı, hah! Bildin bak; birde çıkarılan gömlek var tabii, şu milli gömlek, evet bu selam pek bir karışık .... 

Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyenler, işte burada hiç kargaşa yok; açık, seçik selam yok! Bildim mi? 

Sen kalk Ülkeyi işgalden kurtar, saltanatı devir, koskoca Padişah kaçsın, Cumhuriyeti kur, tebayı halk yap! bizde o günden beri halkı teba yapmaya uğraşalım duralım mı dedin? dişlerin arasındaki tıslama, anlayamadım  2023 mü? 

Bakmayın suflörden bahsettim durdum diye, kastım başrol ve başrol yardımcısı tabiiki.

Yoksa suflör nedir ki bu gün Ali yarın Veli; 

'' Diyanet İşleri Başkanı baştan sona yanlış. Bir de görev süresini uzattılar. 30 Ağustos’ta bu ülkenin kurucusuna bir Fatiha'yı çok gören adam, adam bile değildir benim gözümde. Adil Öksüz’ün doktora tezinde imzası olandan ne beklenir?'' dedi Muharrem İnce. 

Al bendende o kadar!

Demem o ki;

Gençler yurt dışına çıkmak istiyor haberlerini görüyoruz. Gençler hiçbir yere gitmiyoruz. Bu memleket bizim başka memleket yok, başka yere gidiş de yok. Bu ülke bizim. Sokaklarını biz temizlemezsek kimse temizlemez. Terk etmek yok. Ormanlarını biz koruyacağız, yollarını biz süpüreceğiz, umutlarınızı yaşatın hiçbir yere gitmek yok.

Kadın arkadaşlarım, size bir şey söylemek istiyorum. Çevrenize bir bakın. Afganistan'a bakın. İran'a bakın, Arabistan'a bakın. Araba kullansın mı, kullanmasın mı, aynı sırada otursun mu oturmasın mı? Gör, gör, gör. 1930'larda kadınlar İngiltere'de yürüyüş yapıyor, "Biz Türk kadını kadar değerli değil miyiz?" diye pankart açıyor. Haklarınızı savunun. Çıkmazsanız bin sene daha hakkımızı versin diye Atatürk beklersiniz.

Kürt sorununu biz çözeceğiz. Biz imparatorluk kalıntısı bir ülkeyiz. Kimimiz burada bulunuyordu. Kimimiz Rumeli'ndeydi, Hicaz'daydı. Kimimiz Türk'üz, kimimiz Kürt'üz. Kimimiz Sünni'yiz, Alevi'yiz, Şafi'yiz. Hepimiz bir milletin, Türk milletinin parçasıyız. Kürt sorununu polisiye tedbirlerle değil, demokrasi, özgürlüklerle çözeceğiz. Biz evrensel kulları uygulayarak çözeceğiz.''

dedim ve İncenin söylemini paylaştım, çünkü;

''Biz makamların, rütbelerin adamı değiliz, tertemiz eller; dünya kuracağız. Gençler, kadınlar için yapacağız. Geçmişte hangi partiye oy verirsen ver, bu kutuplaştıran siyaseti bırakacağız. Hep birlikte mücadele edelim, geleceğimizi geri alalım. Gel kolumuza gir ki geleceğin tarihini birlikte yazalım.''

diyen Muharrem İnce'nin söyledikleri, benim yaşam şeklimi, insanlık, kadınlık onurumu koruyor, ülkemi koruyor.

Başta söylediğim gibi emperyalist güçlerin yaptıklarına bakarak içte ve dışta İslamın ülkelerin ilerleyişine engel olduğunu söylemek kolaycılıktır.

Doğu, islam, geri kalmış ülkeler; batı, hıristiyan, ileri gitmiş ülkeler; bu bir doğru sınıflandırma olabilir, ancak.

Neden sonuç ilişkisinde İslam ve Hıristiyanlık yüklem değildir. 

Anahtar sözcük laikliktir, sömürgeci ister ülkeyi yöneten olsun, ister dış güçler, yani hakça paylaşıma karşı olanlar, teba ister, itaat ister, din sömürüsü yapmak ister; din ve devlet işleri birbirinden ayrılınca, hakça paylaşmak gerekir, insanca yaşam başlar, tebalık biter, halk olur; saraydan insanların kafasına çay atılmaz, insanlar hakları olan kazançlarıyla, çaylarını alırlar.

1923'de kazandıklarımızdan, 20 yıldır kaybettiklerimizi geri almanın zamanı 2023 olacak ya da bir kaç ay öncesi...

SELMA

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.