Erol Çevikçe
CHP Ne Yapmalı-2
Covid-19 Aşısı, 2021 yılının politik gündeminin de ilk sırasında olacağı anlaşılıyor. Çünkü partiler 2021 yılını "seçime hazırlık" yılı olarak görüyorlar. Karşı propaganda açısından da Tek Adam yönetiminin Korona Virüs salgınındaki bocalamasını güncel tutmak istiyorlar.
Ancak, seçimin ne zaman ve hangi koşullarda yani nasıl bir -seçim ve partiler yasası- ile olacağı ise henüz bilinmiyor. Sanırım 5 0cak günü AKP’li (Partili) Cumhurbaşkanı, MHP Genel Başkanını özel ziyaretinde bu konuyu görüşmüş olmalı.
Çünkü o yasalarda bir değişiklik yapılmadan son seçimdeki ittifak sistemi ve HDP’nin girebileceği bir (demokratik) gizli oy-açık sayım seçiminde Cumhur İttifakının yüzde 50’nin üzerinde oy alması hiçbir koşulda olası değil olduğunu, iki Devlet Başı da görüyordur.
O nedenle, salgının getirdiği olumsuz etkilerin yanı sıra AKP'nin, 19 yıllık iktidar yıpranmasını da dikkate alarak kendisinin en avantajlı çıkacağı seçim sistemi değişikliğini yaparak seçime gideceği de, kulislerin repliklerinde.
Diğer yandan, son seçimde Millet İttifakı altında CHP öncülüğünde bir araya gelen parti Genel Başkanlarının da, sırf AK Sarayı yıpratma propagandası amacıyla dillerinden düşürmeseler de, erken seçimin olmayacağını bilip-gördükleri, gözlerinden okunuyor.
Ayrıca millet ittifakının ayakta kalmasına tek inananın ve isteyenin CHP Genel Başkanı olduğunu da herkes görüyor ya da seziyor. Başta İYİ Parti olmak üzere diğer merkez sağdakilerin, HDP konusunda AK Saraya benzer konuşmalarındaki dikkatleri, CHP’den uzak durma hesaplarına işaret ediyor.
Saadet Partisinin Millet İttifakı konusundaki durumunu da, Partili Cumhurbaşkanının son ziyaretini yorumlayan Parti Sözcüsünün açıklaması ortaya koyuyor: “Biz kutuplaşmaya karşıyız, herkesle oturup konuşuruz”.
HDP, eğer ayakta kalırsa ve seçime girebilirse(!) hangi -ittifakta- yer alacağına, bakalım kimler karar verecek?
Elbette ki bu kararın öncelikli sahibi AK Saray olacak. Ya “2. Çözüm Süreci” vaadiyle yanına almaya çalışacak (Bahçeli’nin sert zikzaklarına güvenerek ikna edeceğine güveniyor), ya da bir yolunu bulup seçime sokmayarak, bölge oyunun çoğunluğunu taşıyacak bir yeni partiyle ittifakı genişletecek.
CHP’nin, kendi içinde bile konuşmaktan kaçındığı HDP konusunda Millet İttifakının en güçlü ortağı İYİ Partinin kapıları açması, hiç olası değil.
Özetle, millet ittifakı ayakta kalsa da, nasıl şekilleneceği büyük ölçüde, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve nasıl belirleneceğine bağlı olacak. Genel Başkan Akşener’in 2018’den daha fazla iddialı olduğu seziliyor…
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yeni merkez sağ iki parti ile millet ittifakını genişletme çabası sürse de, 2018 seçimlerindeki gibi muhalefet bloğunun aday üzerinde uzlaşamaması durumunda, İYİ Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi'nin içinde yer alacağı üçüncü bir ittifakın kurulması da beklenebilir.
Böyle olduğu için daha önce “CHP Ne Yapmalı-1” yazımdaki önerimden etkilendiğini sandığım CHP’nin bazı Aklı-Evvelleri, “seçim zamanı geldiğinde şartlara göre değişik konumlanmalar oluşabilir. Yeni ittifaklar da kurulabilir. Bizim CHP olarak asıl derdimiz, demokrasi ittifakıdır" değerlendirmesi yaptılar.
İşte benim ilk kez -haber-yorum- biçimindeki bu yazımın nedeni, o önerimi yinelememin gerekçesi oldu: “Bütün bunlardan CHP’nin çıkarması gereken iki ders var: AK Sarayla kişisel sözlü çatışmadan (çekişmeden) uzak durmak ve halkın gerçek derdi Aş-İş gündeminin üzerine gitmek. İkincisi ve daha önemlisi ortak aday çıkarmak için sadece millet ittifakına bel bağlamanın yetmeyeceğini bilmek.
Zaman (ortam), cumhurbaşkanlığı adaylığına endeksli bir merkez sağ millet ittifakı için olduğundan daha çok, tek başına ya da daha geniş tabanlı bir sosyal demokrasi ittifakı için akıl ve uğraş harcama zamanıdır.
Yeter ki, inançlı, özgüvenli ve halkı ‘kendinden olduğuna’ inandıracak uygar bir muhalefet yapılsın”.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.