Erol Çevikçe
BAŞLIKSIZ?
Aş-iş konusunda içine düştüğü durum dolaysıyla Partili Cumhurbaşkanının (Tek Adamın) demokratik bir seçimi kazanma olanağının kalmadığını içerde dışarda görmeyen kalmadı.
Ancak ülke açısından asıl tehlike, yılbaşından beri gerçekleri ters-düz eden önlemler aldıkça ekonominin kontrolünün tümüyle elinden kaçıran Ak Sarayın, düşünme ve karar almakta özgüvenini yitirmiş olması. Ülke sahipsiz kaldı.
Nefret suçu işlercesine gerçek düşünce ve hesapların açığa vurulduğu ve devlet gücünü kullanan adeta karşıtlarını yok etmeye dönük bir vesayet baskısı yaşanıyor.
Birlik ve dirlik yerine, ayrışmayı ve çatışmayı sıradanlaştırarak, tehditkâr bir tavırla haklılığını(!) kabul ettirmeye çalışan bir inat, aklı ve sağduyuyu esir almış durumda.
Değiştirdiği seçim yasası ile de sonuç alamayacağını görmüş olmalı ki, seçimin gündemini karartmayı ve hatta ertelemeyi ya da sandıklarda açık sayımı engellemeyi göze aldığı işaretleri, yüksek sesle tartışılıyor.
İYİ Partinin, Abdülhamit istibdadını* çağrıştırarak yaptığı demokratik “başkaldırı”, CHP’nin SADAT dolaysıyla başlattığı “kavga”, bu tehlikeli gidişatı engelleme amacına dayalı olmalı!
Ak Sarayın bu planları konusundaki kaygılarımı bir yıldan buyana hemen her yazımda ben de yineliyorum. İttifak sistemini uygulanabilir olmaktan çıkaracağını ve demokratik bir seçimi engellemek için yasa-masa dinlemeyeceğini yazdım durdum.
İYİ Partiyle ilgili konuşmak benim görevim de haddim de değil. Ancak, partide eylemli olduğum zamanlardaki sorumluluğumu bugün de eksizsiz taşıyor olduğum için CHP’nin izlediği ve izleyeceği politikayı tartışmayı, görevim sayıyorum;
CHP Genel Başkanı bir süredir daha önce hiçbir genel başkanda görmediğimiz bir tekil görev anlayışıyla seçmenin duygularını uyarıcı gece yarısı video mesajları yayınlaya başladı.
Bu mesajlarla doğrudan Partili Cumhurbaşkanını hedef alıyor ve karşısına da Tek Kurtarıcı(!) olarak kendini koyuyor. Adeta seçmen, partiler arası bir seçime değil de, ringdeki boksörler arasında bahse çağrılıyor. Böyle olduğunu da sanki pekiştirmek ister gibi CHP Genel Başkanı açıkça “kavga edeceğim” diyor.
İKİSİ arasında tırmanan bu “kavga” en çok AK Saraydan kurtulmak için her türlü özveriyi göstererek bir şeyler yağmak isteyen aydın ve sağduyulu kamuoyunu kaygılandırdı. Adı üzerinde gereksiz eleştiri ve tartışma yarattı.
Üstelik yukarıda herkesin gördüğü AK Sarayın tuzakları ve önceki seçimler göz önüne alındığında, CHP Genel Başkanının bu yaklaşımının, CHP’nin dolaysıyla Millet İttifakının değil, seçmenin -bilinen tinsel baskı altındaki geleneksel yapısı nedeniyle- Cumhur ittifakının çıkarına sonuç vereceği bir gerçek.
Bütün bunlardan önce CHP’nin çıkarması gereken iki ders var: İlkel sözlü çatışmadan (kavgadan) uzak durmak ve halkın gerçek derdi aş-iş gündeminin üzerine gitmek. İkincisi, duygusallığı ağır basan aday belirlemekten önce, halkı ana derdi AŞ-İŞ sorununu çözebileceğine inandıracak deneyimli ve donanımlı ve Kürt kökenli yurttaşın da desteğini alabilecek bir BİLİNENİ, millet ittifakının ortak adayı olarak öne çıkarmak.
İstibdat: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm (TDK).
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.