Ergün Aydoğan
Simit olmazsa yarım ekmek yeriz! Veya kuzu keseriz!
Yöneten karar vericilerin ekonominin bilimsel gerçekliklerin aksine ‘inançsal’ gerekçeleri öne sürerek aldıkları kararlar sonrası Türkiye tarihi ekonomik kriz sürecini dibine kadar yaşarken krizden etkilenmeyen tuzu kuru çevreler, sorunların altında ezilen kitlelere akıl ötesi tavsiyelerde bulunuyorlar. Biri gerekirse simit yeriz, biri yarım ekmek yeriz en son bir siyasetçi aynı zamanda BBP Genel Başkanı, Cumhur İttifak ortağı Mustafa Destici tasarruf için kasaptan yarım kilo kıyma almayla uğraşmak yerine bütün kuzu kestirmeyi önerdi.
5-6 nüfuslu bir aile 3 TL’lik simit yemeye kalksa altından kalkabilmesi mümkün değilken, çeşit çeşit pastane simitlerini deniz manzaralı yalısında veya marka bir kafede tüketebilen Hülya Avşar’ın ‘gerekirse simit yiyeceğiz’ iktidara destek-yağcılık mesajından sonra…
İktidara bir destek-yağcılık açıklaması da ses sanatçısı Ahmet Özhan’dan ‘gerekirse yarım ekmek yeriz’ açıklamasıyla geldi. Elbette Ahmet Özhan o yarım ekmeği boş yemeyecek, hangi egzotik ortamlarda içinde kim bilir hangi tür peynir, kavurma, salam veya sucuklu yiyecektir bütçe kısıtlaması olmadığından neyle yiyeceğini bilemeyiz. Destek açıklamasından sonra yılbaşı programı yaptığı kanallardan aldığı yüksek ücretlerle yarım ekmek yeme seanslarını egzotik ülkelerde bile deneyebilir.
Yiyin kardeşim ister simit, isterse yarım ekmek yiyin veya kuzu çevirin, sırça köşklerinizde, deniz manzaralı yalılarınızda ne yerseniz yiyin ama milletle dalga geçmeyin.
Millet aç, perişan, ne yapacağını bilmez halde her gün yağmur gibi gelen zamlar altında inlerken!
Sırça köşklerinde millete ahkam kesen Hülya ve Ahmetgillerin, siyasilerin pazarlarda fiyatların ucuzlaması için akşam üzerini bekleyen alt gelir grubundaki insanların halini, akşamüzeri pazar artıklarını toplamak için pazarın dağılmasını bekleyenleri görmeleri ve bilmeleri beklenmemeli. Yine o insanların lüks fırınlardan çeşit çeşit yok tam buğday, yok çavdarlı yok bilmem neli ekmek seçeneği olmadığını bilmeleri…
Artan üretim maliyetleri sonrası zamsız satışı devam eden 250 gramlık normal ekmeği Halk Ekmek kuyruklarında 1,25 TL’ye alabilmek için kar kış soğuk demeden metrelerce kuyruklarda beklemelerini fotoğraf çekmek, film çekmek olarak görürler. Ekmek kuyruklarında bekleyen vatandaş beklemeden ekmek alacak olsa aynı ekmeği 3 TL’ye yani iki katından fazla fiyata alacak. 4 nüfuslu bir aile günde en az 5-6-10 ekmek tüketecek olsa günlük en az kazancı 7,50, aylık kazancı 225 TL olacaktır. Tabi gerekirse simit yeriz, yarım ekmek yeriz, kuzu kestiriyoruz diyenler bu paraları akşam yemeğe gittikleri lüks restoranlarda bahşiş olarak vereceklerinden bu ince hesabı anlamaları beklenemez.
Sizler iktidara yakınlıklarınız sonucu işleriniz açılmış, yüksek gelirlerinizin karşılığı minnet duygularınızı iletme ihtiyacı içinde olabilirsiniz, sunacaksınız, sunmalısınız ama bunun yolu kitlelere ‘yarım ekmek, simit’ edebiyatı yapmak değildir. Halkın yoksulluğu üzerinden siyasi rant devşirmek değildir.
İktidara yağcılık yapmak için milletin duygularını sömürmeyin yeter.
Çalışanlar artan enflasyon karşısında şaşkın, çaresiz; bugün aldığını, yarın aynı fiyattan alamıyor.
Esnaf derseniz o daha bilinmezlikler içinde bugün sattığını yarın aynı fiyattan yerine koyamamanın şaşkınlığı içinde. İşletmeler ayakta kalabilme derdinde, kalamayan kapatmak zorunda kalıyor. Vadeli/opsiyonlu satışlar devri sona ermiş, her şey peşin hale gelmiş.
Millet ekonomik krizi atlatma derdine düşmüşken Bakan Nebati gözlerindeki ışıktan sonra piyasalara şirinlikler yapmayı ‘’büyüme çift haneleri rakamlara doğru gidiyor, ülkede çarklar dönüyor, her şey çok güzel’’ olacak vaadini sürdürüyor.
Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ ‘’ekonomik sıkıntı çekebiliriz, ayda iki kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz, iki kilo domates yerine iki tane alırız, biber alacağız; iki tane, üç tane alırız, zaten kış günü turfanda sağlığa zararlı’’ diyor. Haksızlık etmemek lazım yokluktan değil milletin sağlığını düşündüğünde kilo kilo tüketmeyi değil, birer ikişer tüketmeyi tavsiye ediyor.
En üsttekilerin alttakilere ‘yoksulluk ve tasarruf’ tavsiyesinde bulunurken, AKP döneminde sermaye transferinden en yüksek payı alan muhafazakar yeni zengin sınıf varsıllıklarını toplumun gözüne sokuyor. En son dolaşan videoda ‘’Boğaz’da lüks restoran katı kapatılmış, lüks kıyafetlerle türbanlı kadın merdivenlerden ağır adımlarla çıkarken Prada ayakkabı, çok taşlı bileklik, dev ‘seni seviyorum’ yazısı, kuş sütü eksik donanımlı yemek masası’’ hangi mekan, hangi marka alırsanız alın, nasıl yaşayacaksanız yaşayın; milletin gözüne sokmak zorunda mısınız? Yoksulluk yoksulluğunu saklayacak, iktidar varsılları varlıklarını toplumun gözüne sokacak!
Tarikat ve Cemaat yurtları sorun olmaya devam ediyor!
Birçok kez ‘taciz, tecavüz’ ve aşçının genç bir öğrencinin ‘kafasını kesmesi’ tartışmalarından sonra Tıp öğrencisi Enes Kara’nın intiharı denetimsiz cemaat yurtlarını tekrar gündeme getirdi. Ailenin tavrı; bugüne kadar cemaatin bir zararını görmedim açıklamasıyla şaşırtmıyor. Şaşırtmayan bir şeyde iktidarın duyarsız açıklamaları, konunun özüne girmek yerine etrafından dolaşıyorlar; olanlar sanki onların yönettiği ülkede yaşanmıyor.
Muhalefet mi, oy kaygısı onları da söylenmesi ve yapılması gerekenleri yapmaktan alıkoyuyor. İktidar ve muhalefet oy kaygısından cemaatleri denetimsiz bıraktığı, devlet yapması gereken; eğitim, barınma gibi asli görevleri cemaat ve tarikatlara bırakırsa, bu ve benzeri acı olaylar daha çok yaşanır.
Mareşal Fevzi Çakmak ‘’Cemaat ve tarikatlar Haçlıların Anadolu’da kurdukları ileri karakollardır…’’
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.