
Ergün Aydoğan
Silivri'den mesajlar var...
Türkiye’nin ağır aksak işleyen demokrasisi CBH (Cumhurbaşkanlığı Hükümet) sistemiyle her geçen gün daha fazla yara almakta, daha fazla gerilemektedir. Kuvvetler birliği yöntemiyle bütün kuvvetleri elinde bulunduran irade seçimlerle elde edemediği yönetme yetkisini araçsallaştırdığı yargı eliyle veya kayyım uygulamasıyla kaymakam ve valilerle belediyeleri yönetmektedir.
Seçim iptallerinden sonuç alamayan iktidar bu kez ‘terör ve yolsuzluk’ iddialarıyla olmaz denileni yaparak İstanbul’un birçok belediye başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Silivri Cezaevine attı. Muhalefetin 19 Mart darbesi dediği sürecin insani ve siyasi ağır sonuçları devam ediyor…
Tutuklanan belediye başkanları ile ilgili savcılık iddianameleri henüz hazır değil, ne zaman hazır olacağı, duruşmaların ne zaman başlayacağı da belli değil. Aylar önce ilk tutuklanan Esenyurt Belediye başkanı Ahmet Özer iddianamesi aylar sonra nihayet kabul edildi; hakim karşısına çıkması bekleniyor! Bütün yargılamaların tutuklu yapılması ve tutuklamanın cezaya dönüşmesi; adalet duygusunu zedeliyor!
Gelelim siyasi toplama kampına dönüşen Silivri’ye…
Başta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere bazı belediye başkanlarımızı ziyaret ettim. Başkanlarımızın morali, kendilerine olan inançları oldukça yüksek. Yapılan operasyonların siyasal amaçlı olduğu inancındalar. Her biri bizler hesap vermekten imtina etmeyiz, hesap vermekten korkmayız ama sadece CHP belediyelerine yönelik bu operasyonların siyasi hedefli olduğunu biliyoruz diyorlar.
Mesela iktidarın sesi rolünü üstlenen, suç ithamlarında bulunan gazeteci Nedim Şener’in ortaya attığı iddiaların hiçbirinin gerçeklikle bir ilgisi olmadığını, itibar suikastı yapıldığını ‘her zaman hesap vermeye’ hazır olduğunu iddia ediyor Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık. Buradan Nedim Şener’e bir çağrı yapalım iktidar merkezli, kulaktan dolma, gizli tanık ifadeleri üzerinden algı oluşturacağına belediye başkanlarını ziyaret edip birde muhataplarından dinlesin ve gazeteciliğin temel kuralını yerine getirsin.
İmamoğlu dosyasının boş olduğu, AKP’li önemli bir ilçe belediye başkanı T.G, eski M.V ve yeni bazı bakanlardan oluşan ‘delil toplama’ heyetinin dosyayı zenginleştirme çalışmaları yaptıkları iddiaları var!
EKREM İMAMOĞLU OLDUKÇA MORALLİ…
19 Mart darbesi olarak tanımlanan sürecin esas hedefinin iktidar için en büyük ‘tehdit’ oluşturan Ekrem İmamoğlu olduğunu bilmeyen yok!
Ekrem İmamoğlu biraz kilo vermiş haliyle spor ayakkabı, spor kıyafet, üzerinde avcı yeleğiyle oldukça dinç ve moralliydi. Tutuklanmasının hemen ardından rant ‘cinayet ve ihanet’ ve ‘çılgın proje’ proje olarak tanımlanan ‘Kanal İstanbul’ projesinin apar topar hızlandırılmasını tutuklanma sebeplerinden biri olarak görüyor. Kanal İstanbul, en son gelen tepkiler nedeniyle 2019 yılında yerel seçimlerde proje ortadan kaldırılmıştı. Projenin yaratacağı ekolojik tahribatı ortaya koyan raporların yanı sıra rezerv alan ilanı ve çevre düzeni planı kararlarını Aralık 2024’te iptal etmişti.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının hemen ardında 24 bin konutlu proje hız kazandı…
Evet, İmamoğlu daha önce ‘’Beni hapse atabilirler ama milyonlarca Ekrem’i ne yapacaklar? Benimle birlikte yol arkadaşlarımı hapse attılar. Şunu unutmasınlar; ben hapishaneye sığmam’’ dediği gibi hapishaneye sığmıyor, her şeye kafa yoruyor. Aday olması için oy veren milyonlara yeni milyonlar katlanarak ‘’adayımı yanımda, sandığı önümde’’ istiyorum diye imza veriyor.
Ekrem İmamoğlu yazdığı mesajda ‘’Ülkemizin çok güzel günler göreceği nettir ve kesindir. Adalet, demokrasi vazgeçilmez prensiplerimizdir. Kalkınma, üretmek ve adil paylaşmak milletimiz için idealimizdir. Güçlü demokratik ve parlamenter bir sistem bugün oluşmuş otoriter aklı, sistemi yerle bir ederek, milletin önüne ışık gibi doğacak.’’
Diyerek geleceğe dair umutlarını ve parlamenter sistem hedefini paylaşmış olması mücadelesinin her koşulda devam edeceğinin bir göstergesidir.
Tabi esas mesele şu, Latin Amerika ülkeleri, Güney koni ve cunta dönemleri dışında normal demokratik süreçlerin işlediği ülkelerde bu kadar çok siyasi tutuklunun olması demokratik süreçlere ne kadar uygundur, normal midir? Milli iradenin bir şekilde yok sayılması, demokratik seçimler için büyük bir tehdit değil de nedir?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.