Ergün Aydoğan
Seçim kararı tamam, hayırlı olsun!
Beklenen oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce ilan ettiği gibi 10 Mart’ta, Anayasa’nın 116’ncı maddesinin verdiği yetkiyle 18 Haziran’da yapılması gereken cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin 14 Mayıs’ta yapılması kararını ‘Anayasal yetkisini’ kullanarak imzaladı. Alınan seçim kararı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak 14 Mayıs’ta yapılması kesinleşti.
İktidar seçimi erteleme kararını YSK üzerinden uygulayacak iddialarının ‘YSK, 11 ilde seçmen hareketliliği ve bazı fiili imkansızlıklar sebebiyle seçimi yapamayacağı’ kararını almazsa seçimler 14 Mayıs’ta yapılacak.
Bu iddialar bir kenara bırakılacak olursa 13’ncü Cumhurbaşkanlığı ve 28’nci dönem milletvekili seçimleri ülkemize, milletimize hayırlı olsun…
Ve tabi anayasaya göre bir kişi en fazla iki kez aday olabilir ancak ikinci döneminde meclis seçimleri yenileme kararı aldığında süresi tamamlanmamış sayılacağından ‘bir kez’ daha aday olabilir hükmüne rağmen Anayasa açıkça ihlal edilerek, üçüncü kez adaylık ilanı açıkça bir meydan okumadır. Muhalefetin itiraz etsek ne olacak, itirazımız nasılsa bir şeyi değiştirmeyeceğinden, kararı YSK vereceğinden, YSK’nın da şimdiye kadarki ‘sicili’ ortada olduğuna göre evet ‘anayasaya aykırı’ ama Erdoğan’a yeni bir siyasi mağduriyet yaratmayacağız diyerek süreci kabullenmesi oldukça manidardır!
Tek satırlık, tek imzayla seçim kararı alınma ‘töreninde’ sözde ‘birlik beraberlik’ mesajları verilerek, müziksiz-sessiz bir seçim kampanyanın olacağı, seçimin hızlıca tamamlanıp depremin yaralarını sarmaya odaklanılacağı mesajı verilmek istendi.
Asrın ekonomik krizini, yapıl(a)mayanlara mazeret oluşturmak için asrın felaketi olarak tanımlanan deprem gölgede bıraktı. Polisiye tedbirlerin çare olmadığı hayat pahalılığının serbest yükselişe geçtiği, geçim derdi depremin gölgesinde kalınca, depremin çaresizliğini azaltmak için de ‘asrın felaketi’ tanımlaması yetmeyince bu sefer depremin sorumlusu da yine muhalefet olarak görüldü.
Erdoğan muhalefetin aday belirleme sürecinde kendi içinde yaşadığı ‘kriz sürecine’ vurgu yaparak deprem bölgesinde yaşanan sorunlara eğilmediklerini. Yani, muhalefeti deprem bölgesindeki insanları unutarak kendi içindeki adaylık kavgasına odaklanmakla suçladı!
Anlayacağınız 21 yıldır ülkeyi muhalefet yönetiyormuş da haberimiz yokmuş! Her zaman olduğu gibi yönetenler yine sorumlu değilmiş, onlar her daim olduğu gibi kusursuz yönetiyorlarmış! Demokratik ülkelerde yönetenler sorunlar karşısında çaresiz kalınca ‘istifa’ denilen mercii harekete geçirirken bizde ise ‘kentlere, ormanlara, çevreye ihanet ettik affedin veya hakkınızı helal edin’ diyerek hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmek istedikleri gibi bizi yeniden seçin diyorlar.
Bir taraftan ‘birlik beraberlik’ mesajları verilmek istenirken bir taraftan ‘senin belediyen, benim belediyem’ deprem bölgesinde ‘sen yoktun, ben vardım’ ayrıştırması tüm hızıyla devam ediyor. Depremin ilk iki üç günü gerektiği gibi yanınızda olamadık hakkınızı ‘helal edin’ diyen Erdoğan’ın aksine AKP’li Mehmet Özhaseki ‘AK belediyeler olarak imkanlarımız neyse seferber ettik oysa halk belediyeleri ortada yoktu’ diyerek deprem istismarına aynen devam ediyor.
Oysa hakkınızı helal edin ilk birkaç gün gelemedik denilen o ilk günler göçükler altından canların kurtarılacağı en önemli saatlerdir.
İktidar çevrelerinin tüm karşı çıkışları ve itirazlarına, yok saymalarına rağmen başta İstanbul ve Ankara olmak üzere muhalefetin bütün belediyeleri tüm olanaklarıyla deprem bölgesindeydiler. Ve halen bütün imkanlarını seferber etmeye devam ettikleri halde yok sayılıyorlar.
İlk iki günde olamadığınızı kabul ettiniz ama hala oralarda çadır, konteynır, su, gıda ve can yakıcı sağlık sorunları aynen devam etmektedir. Hala enkazlar ve enkaz altındaki ‘varlıklar’ çıkarılmayı bekliyor. İktidar çevreleri sanki başkasının göreviymiş gibi, sürekli olarak yaptıklarından bahsediyor tamam yaptınız ama yeterli değil bir o kadarda yapmanız gerekip de yapmadıklarınız veya yapamadıklarınız var, esas mesele de bu yapamadıklarınızdır. Can kayıplarının kesin sayısı bile bilinmiyor Erdoğan ‘’47 binin üzerinde insanımız vefat etti’’ diyor, ne kadar üzeri, kesin sayı hala belirsiz…
Ezcümle seçim kararı alındı seçime altmış küsur gün kaldı. Bu kısa sürede iktidar bütün haşmeti, devletin bütün olanaklarıyla muhalefeti baskı altına almaya çalışıp, kendisinin sorunları çözeceğine, muhalefetin ise çözemeyeceğine inandırmaya çalışacak.
Kısaca asrın ekonomik kriziyle asrın felaketi olarak tanımlanan depremin belirleyici olacağı seçimde seçmenin tercihi aynı zamanda tek akılla veya ortak akılla mı yönetilmek istendiğine karar verecek.
‘’Yoklar doymadığında, varlar ağlamıyorsa bu dünya tez yıkılır’’ Pir Ahmet Yesevi.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.