Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

İnancın siyasallaşması; camide siyaset

                                    

Ekonomik kararlar bile dini terminolojiye göre belirlenirse her söz ve eylemin din üzerinden değerlendirilmesi kaçınılmaz hale gelir. Bir taraftan dini görünürlük yükselirken yapılan anketlerde özellikle gençler arasında ‘deizmin’ (Din, peygamber veya vahiy aracı olmaksızın bireyin akıl ve gözlem yoluyla Tanrı’ya olan inancını esas alan felsefi görüş) yükseldiği görülmektedir.

Gün geçmiyor ki siyasetçi, sanatçı, gazeteci veya herhangi bir meslek mensubu bir söz veya eyleminin karşısında ‘dinsizlik’ suçlamasına muhatap olmasın, linçe uğramasın. Özellikle iktidar çevrelerinden en büyük ‘dinci’ biziz, bizim dışımızdakiler ‘dinsiz’, ‘din’ alanını da biz belirleriz ruh hali içindeler.

En son bir zamanlar FETÖ ile ‘aynı menzile farklı yollardan’ yürüdükleri gibi, 2010 referandumunda ve çözüm sürecinde birlikte yürüdükleri Sezen Aksu’yu hedefe koydular. Neymiş Sezen Aksu’nun 5 yıl önce yazdığı şarkı sözlerinde ‘Âdem ve Havva’ ya hakaret varmış.

Bir dönem methiyeler düzülen Sezen Aksu’nun dilinin kopartılacağı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Çamlıca Camiinde kitleler önünde dile getirildi. Dil kopartma uyarısı, şeri hukuk kuralını çağrıştıran ‘kısasa kısas’ söylediğini beğenmezsem, suç teşkil ediyorsa cezasını modern hukuku beklemeden biz veririz; dilini kopartırım! Siyasilerden güç alıp Aksu’nun evinin önünde gösteriler yapıldığı unutulmamalı.

Peki inanç değerleri ve dini kutsallar sadece belli bir siyasi grubun tekelinde mi, din alanını onlar mı belirliyor, onlar istediği gibi dini istismar edebilir, inançlar üzerinde siyaset yapabilir mi?

Temel soru şu olmalı, iktidar mensuplarının dini değerlere hakaret etmesi serbest mi?

-Ben her Cuma Bakara suresinden bir ayet sallıyorum ‘Bakara makara’ diyen Egemen Bağış ödül olarak Prag Büyükelçisi yapılması…

-AKP eski Bursa milletvekili Hüseyin Şahin’in ‘bence cumhurbaşkanına dokunmak bile inanın ibadettir’ demesi...

-AKP Düzce milletvekili Fevai Aslan’ın ‘‘Allah’ı talanın bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir lider Sn Recep Tayyip Erdoğan var’’ demesi...

-AKP Elazığ milletvekili Tolga Ağar ‘bize cumhurbaşkanı dediğin zaman çok korkunç bir şey Allah gibi geliyor’ demesi...

AKP il başkanı Hakkı Eser ‘’eğer son peygamber Hz. Muhammed olmasaydı ondan sonra peygamber gelecek olsaydı o işte Recep Tayyip Erdoğan’dı…

Demeleri ‘Dine’ hakaret, Allaha şirk koşma sayılmıyor, yapılan hatalardan bile ‘bunları biz yapmıyoruz Allah yaptırıyor’ denilerek sorumluluk Allaha yükleniyorsa…

Biz sözü İlahiyat Profesörü Mustafa İslamoğlu’na bırakalım, Mekke tipi dindarlıktan elimizde ne kaldı;

‘’Bu ülke ölçeğinde her biri 10-20-50-100 milyonlarca liraya mal olmuş 100.000 aşkın cami 100.000 bin civarında kadrolu, maaşlı, dini üniformalı, lojmanlı ‘memur’ neyi ifade eder, hangi katma değeri katar, ne değer üretir mesela, bu soru büyük soru. 16 milyar 89 milyon 550 bin liralık dev bütçesiyle Diyanet ne yapar, bu parayı nerde harcar. Olmasa bu ülkenin insanlık, ahlak, akıl vicdan kalitesinden ne eksilir? Bunlar olduğu için insanımızın hangi erdemi arttı, hangi kalitesi arttı? Ülkeyi abad edecek bu dev masrafa rağmen elde kalan ne? İnsan-insan, insan-çevre, insan-mahlukat ilişkisine katkısı ne? Bütün bu devasa bütçenin, devasa kitlenin, devasa harcamanın, İçimizdeki ve dışımızdaki barışa katkısı, yani İslam’a ne? Yoksa bu toplumu ayrıştırıp birbirine mi düşürüyor? Bu mu katkısı. Çoğalıp azalan ne?

Ağzımdan yel alsın: koca bir hiç mi, hiçlik mi kaldı?

Elimizde ne var kılınan namazlar ve kesilen kurbanlardan? İnsanlığımıza, ahlakımıza, aklımıza, kalitemize, vicdanımıza ne ekledi? Kılınan namazlar, kesilen kurbanlar. Yoksa kibrimizi, gururumuzu, sahtekarlığımızı, hadsizliğimizi mi artırdı? Namaz kılan hırsız ve arsızlar, kurban kesen gösterişçileri mi artırdık?

Eskiden ‘ateistler, laik ülkeler’ diye atıp sıkan cümleler kurardık ya coğrafyamızda dincilik artarken azalan mutluluk, huzur ve iyiliğe ne demeli? Artan kötülük, adaletsizlik, arsızlık, hırsızlık, utanmazlığa ne demeli? Kudüs mitinglerinde ne de güzel sloganlar atardık, değil mi? Değil mi ama ya’’ diye soruyor İlahiyat profesörü Mustafa hoca…

Kendileri her türlü dini argümanı siyasete alet ederken, kutsal inançları siyasallaştırırken karşıdakilerin en küçük bir hata yanlış veya dini söylemine tahammül edemeyen siyaset eşrafı; kendileri kutsallara yönelik her türlü şeyi siyaset adına, iktidarlarını sürdürebilmek adına söyleme hakkını kendilerinde görüyor olmalılar.

Seçimler yaklaştıkça, yönetenler sorunları çözemediği sürece en kolay istismar edebilecekleri alan ‘Din-inanç, milliyetçilik, vatan millet’ üzerinden siyasi tahakküm kurma anlayışı daha da yükselecektir.

Ne diyelim ‘Din tüccarları’ birazda Mustafa İslamoğlu hocaya kulak versinler…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum